Mesajı Okuyun
Old 11-03-2007, 20:14   #2
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Öğrenmek istediğim acaba bizim için önemli olan bizim haklı çıkmamız mı? Yoksa doğruya ulaşmaya çalışmamız mı? Herkes Tabiki doğruya ulaşmamız diyecek ama bunu yapıyor muyuz?

"Doğru" dediğiniz kime göre?

Doğru, tek mi ki?



Alıntı:
-Sofist: Şimdi bu davayı ben kazanırsam, açtığım alacak davasını kazandığıma göre alacağım olan parayı alırım..eğer kaybedersem yine ben alacaklıyım: Zira sözleşmemize göre öğrencim topluluk önünde ilk tartışmasını kazandığında bana kalan borcunu ödeyecekti öyleyse davayı kazandığında topluluk önünde ilk tartışmasını kazanmış olacak bana yine kalan borcunu ödemesi gerekli...


-Öğrenci: Efendim şimdi ben davayı kazansam dava kazandım demekki borçlu değilimki davayı kazandım o zaman borçlu değilim... Para ödemem. Davayı kaybedersem, Yine para ödemem çünkü Sözleşmemize göre topluluk önünde tartışma kazanamadığım için kalan borcumu ödememem gerekli...


Bu alıntının içinden iki ardışık (hukuk dışı, inanca dayalı olanlar-kişisel doğrular) cümleyi alırsanız, o zaman muhteşem "iddia ve savunma" zaten çöküyor:

Alıntı:
Sofist: ... eğer kaybedersem yine ben alacaklıyım: Zira sözleşmemize göre öğrencim topluluk önünde ilk tartışmasını kazandığında bana kalan borcunu ödeyecekti öyleyse davayı kazandığında topluluk önünde ilk tartışmasını kazanmış olacak

-Öğrenci: ... Davayı kaybedersem, Yine para ödemem çünkü Sözleşmemize göre topluluk önünde tartışma kazanamadığım için kalan borcumu ödememem gerekli

Her ikisi de yargılamanın sonucu menfaatlerine uygun düşmezse, kişisel doğrularına sarılıyor, kişisel doğrularından medet umuyor.

Doğruların sübjektifliği, göreceliliği, işe geldiği takdirde kullanılırlığı nedeniyle "hukuk" var. Yazılı kurallara göre dağıtılan adalet ise "tektir".

Binlerce farklı kişisel doğru tanımının/iddiasının yaşadığı yeryüzünde, kişisel doğrulara ulaşmak değil, adalete ulaşmak önemlidir. Adaletin doğrusuna yaklaşabilmek de, binlerce kişisel doğrunun çarpıştığı yeryüzünde, yazılı kuralların varlığını zorunlu kılmıştır.

Hukukta beşerin izafi (zaman ve mekanda kendi içinde bile çelişebilen) doğruları değil, beşerin beşeri kurallar içerisinde doğruluğu esastır.

Hukuk tam da sofistle öğrencisinin inatlaşmaları benzeri örnekler için zorunludur. Kişisel ve kaygan doğruların tespit ve teslimi için değil; kurala uygun davrananı tespitle, hakkını teslim edebilmek için.

Saygılarımla...