Mesajı Okuyun
Old 16-05-2008, 23:52   #10
hakarar

 
Varsayılan

Yukarıda belirtilmiş olan Hukuk Genel Kurulu Kararı ile birlikte, bir kısım Daire kararlarında da değinilmiş olan
"sonradan öğrenme" unsuru, bence çok da iyi ifade edilmemiş bir tanımlamadır ve manevi zarara neden olabilecek haksız eylemlerle, sonuçlarını anlatmada yeter-
sizdir.
Bana göre; önceden varolupta, mağdur tarafından sonradan öğrenilen bir haksız eylemin ya da sonradan gerçekleşen ve sonradan öğrenilen bir haksız eylemin varlığından ziyade; manevi zararı veren haksız eylemden dolayı uğranılan zararın, süreç içerisindeki yansımasının ne olduğu önemlidir.
Her haksız eylemin zararı, gerçekleşitiği anda bilinebilecek bir zarar vermeyebilir; ya da eylemin mağdurunda, söz konusu eylemin gerçekleştirdiği zarar, haksız eylem ve giderek dava tarihinden çok sonraki bir tarihte ortaya çıkabilir veya öngörülmediği şekilde artmış olabilir.
Örneğin; bir trafik kazasından dolayı kocasını kaybetmiş kadın ve babasını kaybetmiş olan çocuk için, zararın o anda ya da davanın açıldığı sırada kesin olarak bölünemeyecek biçimde belirlenmiş olduğu ileri sürülebilir mi?


Bir başka pencereden bakmak gerekirse; Yargıtayımızın Daireleri ve Hukuk Genel Kurulu, manevi zarar gibi son derece tartışmaya açık ve psikoloji tekniğiyle ilintili böylesi bir konuda, kaç kez uzman psikiyatrinin görüşüne başvurulması yönünde yerel yargıyı yönlendirmiş ya da kaç kez böylesi raporlara dayanarak bu karara varmışlardır?

Bu parantezden sonra, tekrar, az önceki örneğime dönmek istiyorum. Buna göre; olayın hemen üzerine davanın açıldığını, bu tazminat davasının dokuz yıl sürdüğünü ve bu süreç içerisinde, hem sağ kalan eşin ve hem de çocuğun salt ölen eş ve babanın bu kaybından dolayı gitgide artan bir psikolojik bunalıma düştüğünü,bu durumun akut olmaktan çıkıp kronik hâle dönüştüğünü ve bu süreç içerisindeki tüm psikolog ve psikiyatristlerin bunu destekler türde görüş bildirdikleri ve raporlar düzenlediklerini varsayalım. Böylesi bir durumda, dokuz yıl öcesinde dava dilekçesinde belirtilmiş bulunan manevi tazminat rakamı, bu iki mağdur insanı bağlayacakmıdır; ya da onların manevi zararlarının bölünemezliğinden söz ede-
bilecek miyiz; ya da dava açarken, ileride bu kadar acı duyabileceklerini ve perişan olabileceklerini kendileri ya da avukatları tahmin edemediği için onları cezalandıracak mıyız... v.s v.s.

Belirttiğim nedenlerden dolayı; Yargıtayımızın bu konuda hem ifade eksikliği hem de teknik olarak yetersiz ölçüler kullandığı kanısındayım.
Tüm katılımcılara esenlikler dilerim.