Mesajı Okuyun
Old 24-08-2008, 19:28   #8
hciyiltepe

 
Varsayılan Islah

Islah, tarafların yargılama sırasındaki usuli bir işlemin kısmen yada tamamen değiştirilmesi yada yeni bir usuli işlem yapılmasıdır. Islah yargılama sırasında bir defa başvurulabilecek bir yol olup karşı taraf yada mahkemenin kabulüne de tabi değildir.

Müddeabihin ıslah yoluyla değiştirilmesi 1999 yılında Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu karar ile mümkün hale gelmiştir.

Yargıtaya göre müddeabihin ıslah ile değiştirilebilmesi için:
1. Eksik harcın tamamlattırılması
2. Fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmuş olması gerekmektedir.

Fazlaya ilişkin hak saklı tutulmamış ise ıslah ile müddeabihin arttırılması mümkün değildir. Konuya ilişkin emsal bir karar aşağıdadır :
__________________________________________________ _
19. Hukuk Dairesi
2003/6887 E.N , 2004/4721 K.N.
İlgili Kavramlar
o FAZLAYA İLİŞKİN HAKLARIN SAKLI TUTULMASI
o ISLAH
o MENF
İ TESBİT, İSTİRDAT ÇEK İPTALİ
Özet
(1086 S. HUMK. M. 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90)

İçtihat Metni
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı vekili, müvekkilince davalıdan satın alınacak römorklere karşılık avans olarak 12.210.000.000. TL toplamında nakit ve çek ile ödeme yapıldığını, teslim alınan 28 adet römorkun bedelinin 7.912.000.000. TL olduğunu ve ayrıca davalının elinde 3.000.000.000. TL tutarında 3 adet çekin teminat olarak bulunduğunu iddia ederek çekler ile ilgili talep ve dava haklarının saklı kalarak 4.298.000.000. TL'nın tahsilini talep ve dava etmiş, yargılamanın devamında 9.7:2002 tarihli harcını ikmal ettiği dilekçesi ile terhinat çeklerinin iptalini ödenmesi halinde istirdatını talep ve dava etmiştir.
Davalı savunmasında, davacının yapmış olduğu ödemeler karşılığı malların teslim olunduğunu sonradan dava konusu edilen 3 adet çekin ise eski borçlar için verildiğini beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece çeklerin iptaline ilişkin istemin ayrı bir dava konusu olduğu bu nedenle istirdat davasında ıslah ile devam edilemeyeceği gerekçesiyle çeklere yönelik istemin ve ıslah isteminin reddine, davalı yanca fazladan tahsil edilen ve karşılığında mal verildiği kanıtlanamayan 875.000.000. TL'nın istirdatına karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle davalı tarafın kendi defter ve kanıtlarına göre davacıdan teslim ettiği mal bedelinden fazla tahsilat yaptığının anlaşılmasına göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davacının temyizine gelince; davacının temyizi ıslah yolu ile iptalini dava ettiği çeklere yöneliktir.
Davacı yan, menfi tesbit ve istirdat davası açarken 3 adet çekin bedelsiz olduğunu ve davalıya akdi ilişkinin teminatı olarak verildiğini ileri sürerek bunlar ile ilgili talep ve dava haklarını saklı tutmuştur. Yargılamanın safahatında davalıya borçlu olmadığını belirterek teminat vasfını yitiren çeklerinde iptalini fazlaya ilişkin hakları çerçevesinde ıslah yolu ile talep etmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 20.7.1999 tarih 1999/1 esas, 1999/33 karar sayılı kararı ile "Islah yolu ile müdeabihin artırılması mümkündür". Bu nedenle mahkeme davacının ıslah yolu ile yaptığı talebinin araştırılarak varılacak uygun sonucuna göre karar verilmek gerekirken yazılı gerekçe ile reddi doğru görülmemiştir.
Sonuç : Yukarıda (1) sayılı bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) sayılı bentte açıklanan nedenle hükmün davacı yararına (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 26.4.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.


4. Hukuk Dairesi
2003/5894 E.N , 2003/11400 K.N.
İlgili Kavramlar
o FAZLAYA İLİŞKİN HAKLARIN SAKLI TUTULMASI
o ISLAH
Özet
ISLAH DİLEKÇESİYLE FAZLAYA İLİŞKİN HAKLARIM SAKLI TUTMAYAN DAVACININ GERİYE KALAN ZARARI İÇİN YENİ BİR ISLAH DİLEKÇESİYLE TAZMİNAT İSTEMESİ OLASI DEĞİLDİR.


İçtihat Metni
Davacı Meryem vekili tarafından, davalı TCDD Genel Müdürlüğü aleyhine 28.5.2001, 1.3.2002 ve 28.2.2003 gününde verilen dilekçeler ile haksız eylem nedeniyle uğranılan zararın tazmininin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 26.3.2003 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, haksız eylem nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Yerel mahkemece dava kısmen kabul edilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava haksız eylemden kaynaklanmıştır. Davacı, ilk dava dilekçesi ile 28.5.2001 tarihinde açtığı davada fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuş ise de, 1.3.2002 tarihli ıslah dilekçesinde geriye kalan zararını istemiş ancak, bu defa fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmamıştır. Davacının istemini artırdığı bu dilekçe her ne kadar Islah olarak nitelendirilmiş ise de, yeni bir dava niteliğinde olup, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 195. vd. maddelerindeki düzenlemeye tabidir. Davacı taraf bu ıslah dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığına göre daha sonra 285.2003 günlü dilekçe ile yeniden istemde bulunamaz. Yukarıda da açıklandığı üzere bu tür istemler ıslah olarak nitelendirilse de birer davadır. Bu bakımdan, ıslah deyimi kullanılmak suretiyle daha önceki bir davada yeralmayan bir husus varmış gibi bir sonuç doğuramaz. O halde davacı ıslah dilekçesiyle fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığından geriye kalan zararı için yeni bir ıslah dilekçesiyle tazminat istenemeyeceği halde, mahkemece son ıslah dilekçesinde belirtilen alacağın da hüküm altına alınması usul ve yasaya aykırı görüldüğünden kararın bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda 2 nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı yararına (BOZULMASINA) diğer temyiz itirazlarının yukarıda 1 nolu bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 9.10.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.


15. Hukuk Dairesi
2003/2474 E.N , 2003/5468 K.N.
İlgili Kavramlar
o BAYINDIRLIK İŞLERİ GENEL ŞARTNAMESİ
o ESER SÖZLEŞMESİ
o HAKEDİŞLERE USULEN İTİRAZ
o ISLAH
Özet
HAK EDİŞLERE USULEN İTİRAZ EDİLMEMİŞ İSE DAVA TÜMDEN REDDEDİLMELİ, İTİRAZ EDİLDİĞİNİN KABULÜ HALİNDE İSE, KESİNTİLERİN HAKLI NEDENLERE DAYALI YAPILDIĞI VE İŞİN AYIPLI OLDUĞUNA DAİR SAVUNMALAR ÜZERİNDE DURULUP, BİLİRKİŞİLERDEN EK RAPOR ALINARAK, GEREKTİĞİNDE KEŞİF YAPILMAK SURETİYLE SONUCA GİDİLMELİDİR.
DAVACI TALEBİNİ, FAZLA HAKKINI SAKLI TUTMADAN SINIRLANDIRARAK BUNUN BİR MİKTARINI DAVA ETMİŞ İSE, ISLAH YOLUYLA ANCAK SINIRLANDIRDIĞI MİKTARIN KALANINI İSTEYEBİLİR.


İçtihat Metni
Mahalli mahkemesinden verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davalı vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
1- Davacı şirket vekili kararı temyiz etmiş ise de 11.10.2003 tarihli dilekçesi ile temyiz isteminden feragat etmiş olup, dosyada mevcut Ankara 30. Noterliğinin 4.8.2003 gün 16586 nolu vekaletnamesinde temyizden feragata yetkisinin bulunduğu anlaşıldığından temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
2- Davalının temyiz itirazlarına gelince;
Yanlar arasında imzalanan sözleşmenin 46. maddesinde Bayındırlık işleri Genel Şartnamesi sözleşmenin eki olarak kabul edilmiştir. Şartnamenin 39. maddesinde hak edişlere ne şekilde itiraz edileceği belirtilmiştir. Hak ediş üzerinde görülen miktarlara bir itiraz varsa hak ediş raporunun itiraz kaydıyla imzalanması ve itiraz sebeplerinin hakedişe aynı tarihte eklenecek dilekçe ile belirtilmesi gerekir. Müteahhidin hakediş raporunu imzalamasından sonra tahakkuk işlemi yapılıncaya kadar yetkililer tarafından hakediş raporunda yapılabilecek düzeltmelere bir itirazı olursa hakedişin kendisine ödendiği tarihten başlamak üzere en çok 10 gün içinde bu itirazını dilekçe ile idareye bildirmek zorundadır. HUMK.nun 287. maddesi uyarınca itirazlar bu şekilde bildirilmediği takdirde hakedişi olduğu gibi kabul etmiş sayılır.
Mahkemece hakedişlere usulen itiraz edilip edilmediği konusunda rapor alınmış ise de alınan rapordaki açıklamalar ve dosyada mevcut belgeler hakedişlere yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda itiraz edilip edilmediğini denetlemeye yeterli bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece dava konusu edilen alacak kalemleri 19, 20, 21 ve 22 nolu hakediş raporlarında yer aldığından bununla ilgili tüm belgeler merciinden istenerek itiraz dilekçelerinin sürede verilip verilmediği ve hakedişin yüklenici tarafından imzasından sonra düzeltmeler yapılmış ise ödemeden sonra 10 gün içinde kesintiye itiraz edilip edilmediği üzerinde durulmalı usulen itiraz edilmemiş ise dava tümden reddedilmelidir.
Hakedişlere usulen itiraz edildiğinin kabulü halinde ise kesintilerin haklı nedenlere dayalı olarak yapıldığı ve işin ayıplı olduğuna dair davalı savunmaları üzerinde durulup bu konuda bilir kişilerden ek rapor alınarak ve gerektiğinde mahallinde talimat yolu ile keşif yapılmak suretiyle alınacak rapor doğrultusunda sonuca varılmalıdır.
Yine davacı 19 nolu hakedişteki asma tavanla ilgili talebini fazla hakkını saklı tutmadan 4.494.936.000 TL. olarak sınırlandırdığı ve bu miktardan davada 2 milyar TL. istediği ve bu haliyle ıslah yoluyla ancak 4.494.936.000 TL. nın kalan kısmını dava edeceği halde fazlaya hükmedilmesi yine 20 nolu hakedişte istenen miktarda aynı şekilde ıslah yoluyla fazla miktarda hüküm altına alınması keza 21 nolu hakedişteki istenen miktarın üzerinde alacağa hükmedilmesi HUMK.nun 74. maddesine aykırı bulunmuştur.
Açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekir.
Sonuç : Yukarıda 1. bentde açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının reddine, 2. bentde açıklanan nedenlerle temyiz eden davalı yararına (BOZULMASINA), 275.000.000 TL. duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak vekille temsil olunan davalıya verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, 13.11.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.