Mesajı Okuyun
Old 09-02-2010, 18:37   #6
halit pamuk

 
Varsayılan

Aşağıdaki içtihat sizin olayınıza benzer bir durumda olacağı için emsal teşkil edebilir.



Yargıtay 14. Hukuk Dairesi
Esas : 2006/1362
Karar : 2006/3038

YARGITAY İLAMI

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.3.2004 tarihinde verilen dilekçe ile sınır ve mera aidiyetinin tespiti istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 29.11.2005 tarihli hükmün Yargıtay'ca tetkiki davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı, davalı köy ile aralarındaki sınırın 1981/566 Esas, 1984/368 s. kararla tesbit edildiğini ancak, bu kararın yetersiz olduğunu, kendi köylerine ilişkin 1 ve 73 parsel s. meraların bir kısmının davalı köy sınırları içerisinde kaldığını ileri sürerek, iki köy arasındaki sınırın yeniden tespiti ile 1 ve 73 parselde sınırlandırılan meraların kendi köylerine aidiyetine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, kesin hüküm sebebiyle davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, kesinleşmiş ilamla köyler arasındaki sınırın saptandığı, davacı köy sınırlarında kalan meralarda da davalının hak iddia etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmü, davacı temyiz etmiştir.

Dava, sınır tespiti ve meraların aidiyetinin tespiti isteğine ilişkindir. Taraf köyler arasındaki sınırlar Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleşen Siverek Asliye Hukuk Mahkemesinin 1981/566 Esas, 1984/368 s. kararı ile saptanmış olduğundan mahkemece yeniden sınır tespiti isteminin reddine karar vermesinde bir usulsüzlük görülmemiştir.

31.5.1965 günlü ve 4/2 s. İçtihadı Birleştirme Kararı ile "...tek başına bir köye ilişkin bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı sağlamayacağı ve ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanacağı..."öngörülmüş olup, bu karar 4342 s. Mera Yasasının 29. maddesi ile de kanun hükümü haline gelmiştir. Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içerisinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır.

Davacı da kendilerine ilişkin mera parsellerinin kadastral sınırları belirlenerek bu meraların kendilerine ilişkin olduğunun tespitini istemiş, ancak mahkeme davalı köyün davacı köy sınırlarında kalan meralar üzerinde hak iddia etmediği kendi sınırları içerisinde kalan meralarda hak iddia ettiği gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Az yukarda değinildiği gibi, bir köyün bir başka köy içerisinde meralarının bulunacağı, bu durumda, 1 ve 73 parsel olarak davacı köy adına sınırlandırılan meraların kadastral sınırlarının saptanarak, davalı köy idari sınırlarında kalan kısım var ise bu yerlerde davacı köyün kullanım hakkının bulunduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile açıklanan gerekçelerle davanın reddi doğru değildir, karar bozulmalıdır.

SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA peşin alınan temyiz harcının istem halinde yatırana geri verilmesine, 16.3.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.


Yargıtay 14. Hukuk Dairesi
Esas : 2006/1994
Karar : 2006/3697

YARGITAY İLAMI

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 22.8.2003 tarihinde verilen dilekçe ile yaylaya müdahalenin ve muarazanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; mahkemenin görevsizliğine dair verilen 19.10.2005 tarihli hükmün Yargıtay'ca tetkiki davacı belediye ve davalı Yeşilyurt köyü vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı Akpınar Belediyesi vekili, sınırları içerisinde bulunan ve belediyeye ilişkin Büyükoba (Gozoyca) yaylasına davalı Ocaklı ve Yeşilyurt köylerinin yaylada hak iddia ederek ve yayla evi yapmak suretiyle elattıklarını, belediye hudutları içerisinde kalan yaylaya vaki müdahalenin ve muarazanın önlenmesini istemiştir.

Davalı köyler, dava konusu yaylanın kendi köy hudutları içerisinde olduğunu ve bu sebeple Maçka Asliye Hukuk Mahkemesinin davaya bakmakla yetkili olduğunu, sınır ihtilafı ile ilgili sorunu idari yargıda çözelmesi gerektiği ve davacının yaylasına müdahalelerinin olmadığını, köy sınırları içerisinde bulunan kadim yaylalarını kullandıklarını savunmuşlardır.

Mahkeme, taraflar arasındaki çekişmenin idari sınır ihtilafı olduğunu belirterek İdare Mahkemesine görevsizlik kararı vermiştir. Hükümü davacı Belediye vekili ve davalı Yeşilyurt köyü vekili temyize getirmiştir.

Davacı belediye vekili yargılama aşamasında verdiği beyanlarda taraflar arasında kesinleşmiş olan hudutlara bir itirazı olmadığını, belediye hudutları içerisinde bulunan Buyukoba (Gozoyca) yaylasına elattıklarını ve bunun önlenmesini istediklerini bildirmiştir. Mera ve yaylaya elatmanın önlenmesi davalarında köy hudutlarının uygulanması zorunluluğu 31.5.1965 gün ve 4/2 s. İçtihatları Birleştirme kararıyla kaldırılmış olduğu gibi bir köyün başka bir köyün sınırları içinde müstakil merası, yaylası olabileceği veya o köy ile müşterek yararlandığı otlakiyesi de bulunabileceği kabul edilmiştir. İçtihat doğrultusunda davanın nitelendirilmesi yapıldığında her iki taraf dava konusu Büyükoba yaylasında müstakiliyet iddiasında bulunduğuna göre hangi tarafın hudutları içerisinde kaldığına bakılmaksızın öncelikle yaylanın aidiyetini belirlemek ve sonucuna göre elatma var ise bunun giderilmesi yönünde bir karar vermek gerekir. Bunun için öncelikle taraf delillerini toplamak, dava konusu yaylaya ilişkin tahsis vs. bulunup bulunmadığı yetkili merciiden araştırılmak ve mahallinde yapılacak keşifde de davacı taraf dava konusu ettiği yeri açıkça gösterip bu yerin fen bilirkişinin düzenleyeceği ölçekli ve miktarı belli krokiye bağlatmak, taraflar ile ilgisi olmayan, yöreyi bilen yaşlı bilirkişiler ve tarafların göstereceği tanıklara dava konusu yaylanın kullanım şekli hakkında beyanlarına başvurulup, ziraat bilirkişisinden de taşınmazın niteliği hakkında rapor almak gerekir. Bütün bu deliller toplandıktan sonra yapılacak değerlendirme ve sonucunda dava konusu yaylanın müstakilen veya müştereken aidiyeti belirlendikten sonra sonucuna göre bir karar vermek gerekir iken hatalı niteleme ve eksik inceleme ile görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmediğinden hüküm bozulmalıdır.

Kabule göre de; davanın görevsizlik sebebiyle reddine karar verilmesi halinde, yargılama giderleri ve vekalet ücretine dair istemlerin de görevsizlik kararı veren mahkemece hüküm altına alınacağı 25.4.1945 tarih 1944/7-1945/9 s. İçtihadı Birleştirme Kararı gereği olup, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7. maddesine göre kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmemesi de bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, her iki tarafın temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve kanuna aykırı hükmün BOZULMASINA, istem halinde temyiz harcının yatırana iadesine, 30.3.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.