Mesajı Okuyun
Old 02-04-2010, 09:27   #3
Av.Yüksel Eren

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan advocate19
Müvekkil taşıma kooperatifinin, üyesi bir şoför taşımacılık işleri ile uğraşan bir şirketten bir nakliye işi alıyor.Şoför ile nakliye şirketi arasında taşımaya ilişkin herhangi bir sözleşme yapılmıyor.Şoför nakliye şirketine müvekil kooperatifin faturasını düzenleyip veriyor.Taşımaya konu mallarıda kontrol etmeden araca yükletiyor ve nakliye yapacağı ile götürüyor.Söz konusu malları teslim sırasında araç üzerindeki malların bir kısmının ıslak olduğu ve hasar gördüğü tespit ediliyor.Hasar tutanakları falan düzenleniyor ve nakliyeci şirket taşımalara ilişkin sigorta yaptırdığından sigortadan hasar bedelini alıyor ve malları zarar gören firmaya ödemeyi yapıyor.Daha sonra da sigorta şirketi müvekkil kooperatifin üyesi olan şoför ve kooperatif adına rücu davası açıyor.Şoförün yalnızca müvekkil kooperatifin faturasını düzenlemiş olmasından dolayı kooperatfinde burada bir sorumluluğu olur mu.Taşıma işi eğer taşıma şirketinin kendi nakliyecileri tarafından yapılmış olsa sigorta şirketi hasar bedelini ödedikten sonra rücu için müracaat edemeyecekti ama firmanın anlaştığı müvekkil kooperatafin üyesi şoför tarafından taşındığı için rücu davası açıyor.Bu durumda sigortanın herhangi bir fonksiyonu olmamış oluyor.Şoför tarafından düzenlenmiş fatura yük seneti yerine geçer mi?Sigortanın nakliye şirketine rücu hakkı yokken şoför ve müvekkil kooperatife rücu hakkı var mıdır?Bunların sorumluluklarıyla ilgili örnek yargıtay kararı olan var mı?

advocate19,

TTK 781/ md. gereğince taşıyıcı eşyanın kendisine teslim edildiği tarihten gönderilene teslim olunduğu tarihe kadar geçen müddet içinde; uğradığı zıya ve hasardan mesuldür.

Yine TTK 772. md. gereğince de taşıyıcı, taşınacak eşyayı taşıma senedine veya ayrı bir kağıda, teslim aldığı zamandaki durumu hakkında ihtirazi bir kayıt koymadan kabul edecek olursa, dış görünüşü itibariyle hiçbir kusuru olmadığını kabul etmiş sayılır.

Sayın Malik Eskişehirli'nin de belirttiği üzere şoförün taşınacak malları kontrol etmeden araca yükletmesi sonucu TTK 772. md. uyarınca malları sağlam ve eksiksiz teslim aldığının kabulü gerekir. Ancak 772 / 2. cümledeki "şu kadar ki; eşyayı kayıtsız kabul etmiş olsa bile dışından anlaşılması kabil olmayan noksanların vücudunu iddia ve ispat edebilir." hükmü gereğince aksini ispat yükümlüğü taşıyıcıdadır.

Somut olayda sigorta şirketinin kooperatif ve araç sürücüsüne rücu hakkı vardır.

Örnek Yargıtay kararları:

HD 11 <> E: 2001/1032 <> K: 2001/3048 <> T: 12.04.2001

* İHTİRAZİ KAYIT
* TAŞIYICININ SORUMLULUĞU

Ambalajlama, yükleme ve istif, göndericiye ait olsa bile, taşıyıcının basiretli bir tacir gibi davranarak nezaret görevini yerine getirmesi kuraldır. Doğacak bir zarardan sorumluluğun olmaması için taşıyıcının, ihtirazi kaydını, taşıma sözleşmesine şerh düşmesi gerekir.

(6762 s. TTK. m. 772)

Taraflar arasında görülen davada Ankara Asliye 7. Ticaret Mahkemesince verilen 9/3/2000 tarih ve 19898/911-2000/65 sayılı kararın Yargıtay´ca incelenmesi duruşmalı olarak davalı vekil tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 10/4/2001 günde taraf avukatları tebligata rağmen gelmediğinden tetkikatın evrak üzerinden yapılmasına karar verildikten temiyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve dava dosyası için Tetkik Hakimi Harun Kara tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkili şirket tarafından nakliyat rizikolarına karşı sigortalanmış emtianın dayalılarca Özbekistan´a gerçekleştirilen taşınması sonunda hasarlı olarak alıcıya ulaştırıldığını, olay nedeniyle sigorta ettirene tazminat ödendiğini ileri sürerek, (1.862.200.000) liranın reeskont faizi ile davalılardan rücuen tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı S....... Petrol Nak. A.Ş. vekili satışın FOB. esasına göre yapılmış olup, gönderici olan sigortalının ve dolayısıyla halef olan davacını böyle bir dava açamayacağını, istifleme ve yükleme göndericiye ait olduğundan bu nedenle doğan hasardan taşıyıcının sorumlu tutulamayacağı savunarak davanın reddini istemiştir.

Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece, iddia ve savunmaya, toplanan delillere, bilirkişi raporuna nazaran, sağlam olarak davalıya teslim edilen emtianın alıcısına hasarlı olarak ulaştırıldığının sürücü imzasını içeren tutanak kapsamı ile sabit olduğu, davalının, hasarın ambalaj ve istifin kötü olduğundan kaynaklandığı yönündeki savunmasının kanıtlanmadığı, taşıma sırasında meydana gelen hasardan davalıların sorumlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalı S....... Petrol Nak. San. A. Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, itirazların reddine karar vermek gerekmiştir.

2- Ancak, dava, taşıma sırasında meydana gelen hasar bedelinin sigorta ettirene ödenmesi nedeniyle taşıyıcıdan rücuen tazminine ilişkin olup, taşıma sözleşmesinde de yazılı olduğu gibi, ambalajlama ve yüklemenin göndericiye ait olduğu hususunda bir çekişme bulunmamaktadır. Ambalajlama, yükleme ve istif göndericiye ait olsa bile, taşıyıcının basiretli bir tacir gibi davranarak nezaret görevi olduğu ilke olarak doğrudur. Bu sebeple doğacak bir zarardan sorumluluğun kalkması için taşıyıcının bu yöndeki itirazı kaydını taşıma sözleşmesine şerh düşmesi gerekir. Ancak, taşıyıcının hiçbir itirazı kayıt ileri sürmeden taşımayı gerçekleştirmesi, yükün tam ve sağlam alındığı hususunda karine teşkil eder ise de, ambalajlama ve istifleme yönünde müterafik kusurunu teşkil eder. Taşımayı fiilen gerçekleştiren arcın taşıma süresinde herhangi bir trafik kazasına karıştığı yönünde herhangi bir belge yoktur. Bu durumda mahkemece, taşınan yükün özelliği ve cinsi de nazara alınarak, elektrik mühendisi bir bilirkişinin de dahil edileceği bilirkişi heyetinden yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde, davalı itirazlarını da karşılayacak rapor alınarak elde edilecek sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yazıl şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.

SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, davacı vekili duruşmaya gelmediğinden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 12/4/2001 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

HD 11 <> E: 2006/8135 <> K: 2007/10477 <> T: 09.07.2007

* TAŞINAN EMTİANIN ZARARA UĞRAMASI
* KAYIP VE HASAR
* RÜCUAN TAHSİL

Taşıyıcı, kural olarak eşyanın kendisine teslim edildiği tarihten gönderilene teslim olunduğu tarihe kadar geçen süre içinde meydana gelen kayıp ve hasardan sorumludur. Ancak, zarar gönderen veya gönderilenin fiilinden yahut verdikleri emir ve talimattan kaynaklanmış ise taşıyıcı sorumluluktan kurtulur.

Yükleme ve istifleme gönderene ait olsa bile taşıyanın nezaret etme yükümlülüğü vardır. Aksi halde, müterafik kusurunun varlığı kabul edilmelidir.

(6762 s. TTK. m. 781, 785)

Taraflar arasında görülen davada (İzmir Dokuzuncu Asliye Hukuk Mahkemesi)'nce verilen 16.03.2006 tarih ve 2003/1037-2006/92 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, yapılan anlaşma üzerine davalının müvekkilinin müşterisine ait emtiayı İzmir'den İstanbul'a taşıdığını, emtianın araç içinde devrilerek hasarlandığını, sigorta şirketinin müvekkiline karşı dava açtığını, bu davada sulh yoluna başvurarak ödemede bulunduğunu, davalının asıl taşıyan olarak sorumlu olduğunu ileri sürerek, 15.000.000.000 TL'nin faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacının dava dışı sigorta şirketiyle aralarındaki davayı ihbar etmediğini, esasen hasarın yükleme hatasından kaynaklandığını, davacının yüklemeyi gereği gibi yapmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, mürekkep emtiasının İzmir'den İstanbul'a taşınması işinin alt taşıyıcı sıfatıyla davalı tarafından yerine getirildiği, emtianın hasarlı taşındığı, hasarlı taşımaya ilişkin davalının katılımıyla tutanak düzenlendiği, üst taşıyıcı olan davacının dava dışı sigorta şirketine 15.000.000.000 TL ödeme yaptığı, rücu hakkının doğduğu, emtianın taşınmak üzere ihtirazı kayıtsız alındığı, hasarın taşıma sırasında meydana geldiği, yüklemeye ilişkin de bir çekincesinin ileri sürülmediği, esasen zararın yükleme hatasından kaynaklandığının ispat edilemediği, zararın belirlendiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 13.213.184 TL'nin yasal faiziyle tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Dava, taşınan emtianın zarara uğraması dolayısıyla ödemede bulunan üst taşıyıcının, ödediği tazminatın alt taşıyıcıdan rücuan tahsili istemine ilişkindir. Ancak, hüküm yeterli araştırma ve incelemeye dayanmadığı gibi, esas alınan bilirkişi raporu da uyuşmazlığı çözmeye elverişli değildir. TTK.nun 781. maddesi uyarınca taşıyıcı, kural olarak eşyanın kendisine teslim edildiği tarihten gönderilene teslim olunduğu tarihe kadar geçen süre içinde meydana gelen kayıp ve hasardan sorumludur. Ancak, kayıp veya hasarın, anılan maddede sayılan nedenlerden birinden kaynaklandığını ispat etmesi halinde de bu sorumluluktan kurtulması mümkündür. Açıklanan nedenlerden biri de hasarın, gönderen veya gönderilenin fiilinden yahut verdikleri emir ve talimattan kaynaklanması halidir. Öte yandan, alt taşıyıcı hasar ve ziyadan dolayı ancak gerçek zarar ile sorumludur. Üst taşıyıcının taşıtana veya onun sigortacısına ödediği tazminat miktarının, rücu edilebilecek üst sınır dışında bir etkisi yoktur.

Somut olayda, davalı alt taşıyan vekili, hasarın istif ve yükleme hatasından kaynaklandığını, müvekkilinin sorumluluğunun olmadığını savunmuştur. Gönderen firmanın personeli davacı tanığı yüklemenin usulüne uygun yapıldığını açıklamıştır. Yükleme ve istifleme gönderene ait olsa bile davalı taşıyanın yükleme ve istiflemeye nezaret yükümlülüğü mevcut olup, bunun ihlali halinde müterafik kusurunun varlığı kabul edilmelidir. Ancak, hükme esas alınan bilirkişi raporunda hasarın yükleme hatasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususu irdelenmemiştir.

Öte yandan, TTK.nun 785. maddesi uyarınca ziyadan doğan tazminat, taşıma senedine geçirilen değere, taşıma senedinde değer gösterilmemiş ve fakat taşıyıcıya bildirilip onun tarafından kabul edilmiş bir değer mevcut ise ona, böyle bir değer bulunmadığı takdirde aynı cins ve vasıftaki eşyanın gönderilene teslim edileceği yerdeki değerine göre tayin olur. Şu kadar ki; tazminatın piyasa değerine göre tayin edildiği hallerde zıya dolayısıyla ödenmemiş bulunan gümrük resmi, taşıma ücreti ve sair masraflar piyasa değerinden indirilir.

Hasardan doğan tazminat ise, ancak eşyanın gönderilene teslim edileceği yerde hasardan önceki değeri ile hasardan sonraki değeri arasında mevcut farka göre tespit edilir.

Davalının imzasının bulunduğu tutanakta matbaa mürekkeplerinin devrik ve hasarlı olduğunun açıklanması ile yetinilmiş, ayrıca bu haliyle bulunduğu kaplar fotoğraflanmıştır. Mürekkep emtiasının bu haliyle tamamının zayi olduğunun kabul edilip edilmeyeceği, sovtajının olup olmayacağı incelenmemiş, tazminatın tutarı anılan madde hükmüne göre değerlendirilmemiştir.

Bu durum karşısında, yükleme ve istifin gönderene ait olduğu kabul edilip, emtiadaki kaybın yükleme ve istif hatasından kaynaklanıp kaynaklanmadığının tespiti, şayet bu nedenden meydana geldiği tespit edilirse gerekli uyarı ve denetleme görevi yapmayan davalının müterafik kusur oranının belirlenmesi, davalının sorumlu olduğu zarar tutarının TTK.nun 785. maddesi hükmü dikkate alınarak değerlendirilmesi yönlerinde bilirkişi kurulundan ek rapor alınması veya yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 09.07.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Saygılar,

Av. Yüksel Eren