Avukat Hanım;
Konu ile alakalı bir noktada size katılmadığımı belirtmek isterim. "...Sözleşmeli personel olarak devlet memuru statüsündedir" demişsiniz ki bu hatalı bir tanımlama.Zira, memurluk asli ve sürekli bir görev olup kadro karşılığı çalışan ve maaş alan kişilerdir.
Sözleşmeli personel ise "yönetmelikte de" ifade edildiği üzere sözleşme karşılığı çalıştırılan devlet memuru dışında kalan personel olarak tanımlanmaktadır.
657 sayılı devlet memurları kanununda da tanımlama bu şekilde yapılmıştır.
Gelelim sorunuzun cevabına;
1-...bu meblağın "iki katından fazla olmamak kaydı ile" her bir görev alanı için, görevin hiyerarşideki yeri, önemi ağırlığı ve güçlüğü ile kuruluşun "bütçe imkanları" gözönünde bulundurularak, oda ve borsalarda meclisler, Birlik'de ise "Yönetim Kurulu tarafından tesbit olunur".
2-... her statüdeki personele, ödeme tarihleri bütçe durumuna göre belirlenmek suretiyle, derece/kademe aylığı, taban aylığı, kıdem aylığı, ek gösterge, ödenek, özel hizmet tazminatı dahil, yılda "4 brüt aylığa" kadar veya brüt sözleşme ücreti tutarında "ikramiye verilebilir"
16. madde de sözleşmeli personele verilecek aylık ücretin nasıl hesaplanacağı ve yetkili makamın (meclis ya da yönetim kurulu) hangi sınırlar içerisinde takdir yapma yetkisinin bulunduğu ifade edilmektedir.
28. madde de ise verilebilecek ikramiye tutarı düzenlenmiş olup bu maddeye istinaden personele ikramiye verilmesi bir zorunluluk olarak düzenlenmemiştir. Takdir yetkisi yine yetkili organlardadır. Zaten kurumun ikramiye ödemesi yapmaması için herhangi bir mazeret bildirme mecburiyeti de bulunmamaktadır. Kaldı ki, geçmiş dönemde ikramiye ödenmesi bahse konu kişi açısından kazanılmış hak olarak da değerlendirilemez.
Bu noktada yapılması gereken "ikramiye" yalnızca sözleşmeli personele ödenmiyorsa diğer personel bu hakdan yararlanıyorsa, gerekçesinin bir dilekçeyle idareden sorulması ve alınacak cevaba göre idare mahkemesinde dava açılması yönünde olması gerektiği kanaatindeyim.
Kolay gelsin.