Mesajı Okuyun
Old 15-08-2007, 08:28   #1
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan Erkeklere veryansın !

Kanımca kadın hareketinde yer alan birçok kadının düştüğü en kötü tuzak “erkeklere veryansın” tavrıdır.

“Sorun”u dışsallaştırma, kendimizde neler olduğuna bakmama, kurulu düzende kendi “suç ortaklığımızı” hafife alma ve hatta inkar etme eğilimi bizi bir yere götürür mü? Bu tavrın gideceği yol, olsa olsa bir çıkmaz sokaktır. Bu çıkmaz sokakta toslayacağımız duvar da erkek düşmanlığı yaftası olsa gerek.

Feminist hareket erkek düşmanı değildir, ataerkil yapının ve bu yapının çerçevelediği tüm iktidar ilişkilerinin en sadık eleştirmenidir. Bu eleştiride izlenecek birden fazla yöntem elbette olacaktır. Ancak ortak duruş, mesafeli ve soğukkanlı olmaktır ki, bir eleştirmenin en önemli hasleti de bu olsa gerektir. Aksi halde öfke dolu sıfatlar kullanarak sarfedilen sözlerden ibaret yazılarla, konuşmalarla ne yazık ki hezeyanlarımızı ifade etmekten bir adım öteye geçemeyeceğiz.

Demiyorum ki, kimseye kızmayalım, hiddetlenmeyelim. Diyorum ki, önce kendimize dönüp bir bakalım. Kızdığımız bu düzeni kendimizden sonra gelenlere ne kadar aktardık? Çocuklarımıza, kardeşlerimize, anne ve babalarımıza neler anlattık? En beteri, kendimize hangi yalanları söyledik? Bu söylediklerim elbette, olasılıkları daha fazla olan kentli kadınlar için geçerli. Kırsalın dinamikleri ve gerçekleri çok başka. Dolayısıyla çözümleri ve soruları da...

Kaçımız, bizi istemeye geldiklerinde hanım kız eteklerimizi giyip kahve pişirdik? Bunun yerine neden ben erkekler arası rıza değiş tokuşunun nesnesi değilim, ne demek beni babamdan istemek gibi bir cümle kurmadık? Kızımıza akşamları sokağa çıkma etraf tehlikeli demedik mi? Bunun yerine neden sokağa dökülüp eylem yapmadık, sokaklar güvenli hale getirilsin demedik? Kaçımız erkek arkadaşını babasından sakladı, annesini “ayarlayıp” babaya yalanlar söyledi? Kaçımız yaşı bilmemkaç olmuşken sevgilisine kırılgan, sözde-sevimli çocuk sesiyle konuşup ondan birşeyler istedi? Kaçımız istediği olmadı diye susup, gerçekte ne istediğini ifade etmeyip eşini, sevgilisini yatakta cezalandırdı? Kaçımız, kızı regl olduğunda artık bir kadınsın, kutlarım demek yerine, aman bu çok kötü fena ayıp , bu bir hastalık dedi? Kaçımız yalandan histeri krizleri geçirdi? Kaçımız, karşısındaki erkek kendini daha iyi hissetsin diye aptal “ayakları” yaptı? Kaçımız kendisini gerçekten geliştirmeye uğraştı? Kaçımız, ay benim eşim evde çok yardımcıdır, salatayı hep o yapardan bir adım öteye gitti? Kaçımız ben artık mağdur kahramanı oynamak istemiyorum dedi, bu role alışmak ve avantajlarını sömürmek yerine?

Hep aynı terane : Ayna ayna söyle bana benden daha güzel var mı?