Mesajı Okuyun
Old 16-02-2009, 19:22   #131
Engin Özoğul

 
Varsayılan

Alıntı:

Bu kararda diğer kararlarla çelişen bir yönden ziyade, diğer kararlarda irdelenmeyen bir husus incelenmiş olduğundan dolayı önemlidir.

O da şudur: Kararda Malik, malik olmayan kiralayan ve kiracı üçlüsü ele alınmış, malik'in rızası olmadığı halde ona ait bir taşınmazın kiraya verilmesi halinde bu durumun kiralayan ile kiracıyı bağlayacağını ancak rıza göstermedikçe malik'i bağlamayacağı ve kira akdinden kaynaklanan talep ve hakların malik'e karşı ileri sürülemeyeceği açıkça hükme bağlanmıştır. Bunun anlamı şudur, malik taşınmazını kullandırtmayacaktır ve bu durumda ne kiracı ne da kiralayan hukuki temelde malike karşı hak ileri süremeyecektir.

HGK kararında da aynı durum yok mudur?

Alıntı:
Kiralayan, kira akdinin konusu olan kiralanaın kullanımını kiracıya kira müddeti boyunca sağlama yükümlülüğünü, "Malik izin vermeyeceği için" (Müdahalenin men'i ve isthkak davaları nedeniyle) yerine getiremeyecektir.

Orada da Hazine ecrimisil talep etmiş ve almış. Dolayısıyla müdahalenin meni davası yerine ecrimisil talebi var. Yani malikin izni yok. Ama hem 6. Daire hem de HGK tahliye davası açılabileceğine karar vermiş.

Alıntı:

Bu nedenle Malik, taşınmazı üzerindeki haksız müdahaleyi engelleyecektir ve bu nedenle kiralayan, kira akdinin gereğini yerine getirememiş olacağından akdin geçerli olmasının malik'e karşı bir tesiri olmayacaktır.

Malike karşı kira sözleşmesinden kaynaklanan bir talep yöneltileceği bu forumda hiç söylenmedi diye hatırlıyorum.

Söylenen şey kiralayanın, kiracıya karşı ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açabileceğiydi.

Alıntı:

Müdahalenin Men'i yetkisi mutlak etki gösterir ve haksız tecavüz derhal giderilir. 6570 sayılı yasa çerçevesinde Tahliye davası açıp, tahliyeyi sağlamak koşullara bağlıdır ve zordur. Bu anlamda daha az değerlidir.

Burada kast ettiğim şuydu esasında: Malik müdahalenin meni davasını her zaman açabilir. Bu mülkiyet hakkının doğal sonucudur. Ancak kiralayana tanınan "ihityaç nedeniyle tahliye davası açma" hakkı içtihaden tanınmış ekstra bir imkandır. Bunu yazmamın nedeni de şuydu: Kimse malikin elinin kolunun bağlı olduğunu iddia etmemişti


Bkz:

Alıntı:
Yazan Mr. Ergin

Sorunun zor ve zekice olan tarafı burasıdır. Kiralayanın dava hakkı mutlaktır. Yasadan kaynaklanmaktadır. Kiralayan olmayan malikin dava hakkı yasayla değil; içtihaden belirlenmiştir. Mülkiyet hakkına dayalıdır.

Hem malik olmayan-kiralayan hem de kiralayan olmayan-malik ayrı ayrı kendileri veya oğulları için, dava açarsa mevzuata göre malik olmayan-kiralayana üstünlük tanımak gerekecektir. Yargıtay bir kararında, kiralayan-malik mecuru 3. kişiye satmış olsa bile, ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açabileceğini belirlemiştir.

Bana göre, yasa hazırlanırken sanki tüm kiralayanların aynı zamanda malik olacağı kabul edilmiş gibi kaleme alınmıştır. Aslında malik olmayan-kiralayanın dava açabilmesi için malikin onayının da aranması gerekmelidir. Aksi takdirde hakkaniyete aykırı durumlar sözkonusu olabilecektir.

İki kardeş düşünelim. Birisi Almanya'da yaşayıp ülkemizde dükkan/ev satın almış olsun. Türkiye'deki kardeş kiralayan sıfatıyla taşınmazı kiralamış olsun. Daha sonra kendi oğlunun ihtiyacı için tahliye davası açsa ve davanın sonunda kazansa ve oğlu taşınmazda oturmaya başlasa, hukuki sıfatı ne olacaktır? Yani malik olan amcası kendisine tahliye davası açabilecek midir? Bence hayır. Peki fuzuli işgalden dolayı açabilecek midir?

Konu fuzuli işgalden devam etseydi müdahalenin meni davasının açılabileceği zaten oybirliği ile kabul edilecekti O yüzden Yargıtay'ın bu kararında yeni bir açılım olduğunu düşünmüyorum.