Mesajı Okuyun
Old 02-06-2002, 10:51   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan İtirazın iptali- Maddi anlamda hüküm

Uygulamada ne yazık ki hiç bir dayanağı olmadığı durumda bile, bazen reklamasyon adı altında, bazen vade farkı bazen de kur farkı adı altında talepler görülmektedir.. Oysa gerek vade farkı için gerekse kur farkı talebi için, bu yönde taraf anlaşması şarttır . Bilindiği üzere, temerrüt faizi ile vade farkı alacağı farklı kavramlardır.

Olayınızda:

İcra takibi vade farkı faturasına dayalı yapılmıştır. Alacaklı (A)' nın talebi vade farkına ilişkindir.

Borçlu (B) vade farkı borcum yoktur, yada takip konusu borcum yoktur demiş olmalıdır..

İtirazın iptali davasında, genel mahkeme itirazı iptal etmekte yahut kabul etmektedir.. Dava konusu, itiraz ve itiraza konu alacak talebi ile sınırlıdır. Mahkeme, vade farkı alacağının olup olmadığına karar verecektir. Çünkü icra takibinde sebep belirtilmiş ve vade farkı faturasına dayanılmıştır..

Mahkemeler taleple sınırlı inceleme yaparlar. Bu bilinen genel usul kuralıdır.

Bu açıklamalar ışığında, şunu söyleyebilriiz ki; Bilirkişi incelemesi ve raporu istenenin dışına çıkmış olmakla hatalıdır..

Şöyle düşünebiliriz: Bilirkişi , mahkemenin talebi gibi vade farkı alacağı olup olmadığını, varsa tutarını saptamakla görevlendirilmiş ise;bilirkişi sadece bu konuda cevap verip, ''hayır vade farkı alacağı doğmamıştır'' deseydi, mahkeme nasıl ki davayı reddecek idiyse, aynı durum, vade farkı alacağı yoktur ama kur farkı alacağı vardır demesi halinde de geçerli olmalıdır.

Mahkemenin kararı bana göre doğrudur. Çünkü, itiraza konu edilen icra takibindeki ''vade farkı alacağının olmadığı'' ortaya çıkmıştır.

Selam ve saygılarımla..