Mesajı Okuyun
Old 07-05-2006, 23:38   #31
Gemici

 
Varsayılan Yorumsuz

Türk Polisine birşeyler olduğu, Türk Polisinin kimlik arayışı içinde olduğu bir gerçek. Böyle olmamış olsaydı konu hakkında söz söylemek istiyenlerin sayısı bu kadar çok olmazdı gibime geliyor. Polise bir kimlik yakıştırmaya çalışan çoğu katılımcının, polise neredeyse mahkemelerin yetkisi alanına girebilecek bazı haklar tanımaya kadar gidebilen görüşleri, demokrasi adına kaygı verici.

Oyuncağı elinden alınmış çocuk somurtkanlığında gösterilen Türk Polisi, gerçekte yazıldığı gibi yetkisiz'de değil.

Polisin yetkilerini tartışırken, polis teşkilatına mensup kişileri kötülemek, onlara hakarete kadar varabilecek sıfatlar yakıştırmak doğru değil benim görüşüme göre. Olaya ancak içinde yaşadığımız toplumun bir fenomeni olarak yaklaştığımızda doğru tahlillerde bulunabiliriz. Unutmamamız gereken şey Polisin iyi ve kötü yanlarıyla toplumun bir kesiti oluşudur. Toplum iyi, polis kötü, kötüler polis oluyor demek benim düşünceme göre olanaksız. Polisi belirli davranışlarda bulunmaya iten toplumdur. Eğer toplumun bir kesimi, polis sert davranırsa herşey güllük gülüstanlık olur düşüncesindeyse, polisin'de bu düşünceyi kendisine mal edip, sert davranırsam asayişi sağlarım, eskiden durum çok iyiydi eskiye dönmek, o zamanki yetkilerimi yeniden elde etmek isterim demesi kaçınılmazdır.

Alıntı:
'Polis kanunları okumadığı için kendini yetkisiz zannediyor'

Savcılar kanunları gerektiği kadar okumayan polisin yetkilerini bilmediği için kendisini 'yetkisiz' zannettiğini iddia etti.

'Ceza Hukukunda Alternativ Uyuşmazlık Çözüm Yolları ve Polis Gözetimi Semineri' için İstanbul'da bir araya gelen polis ve savcılar arasında yetki tartışması yaşandı. Polisler 'Yeni kanunla kolluğun savcı izni olmadan işlem yapammamasından' yakınırken, savcılar, polis ve jandarmanın gerekli yetkilere sahip olduğunu, kanunları okumadığı için yetkilerini bilmediğini ileri sürdü. ...Emniyet Genel Müdürlüğü 1. Hukuk Müşaviri Osman Karakuş, yeni kanunla kolluğun savcı izni olmadan işlem yapamamasından yakındı. İki bakanlığı bağlı kolluğun çalışma şartlarının zor olduğunu vurgulayan Karakuş, savcılardan polisin psikolojisini anlamalarını, hoşgörü ve anlayış göstermelerini istedi. Karakuş'un sözlerine savcılar tepki gösterdi. Ankara suçüstü savcısı Ahmet Adil Kubat, kolluk kuvvetlerinin Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ve Jandarma Teşkilat Kanunu ile özel olarak artırıldığını savundu. Polisin kanunları okumadığını iddia eden Kubat, İçişleri Bakanlığını'ndan polise ilgili kanunların yer aldığı bir kitapçık göndermesini istedi. Eyüp Cumhuriyet Başsavcısı Vuslat Dirim de CMK'da gerekli hallerde polise kendiliğinden hareket etme yetkisinin verildiğini belirtti. Polisi yetki konusuna tek taraflı bakmakla suçlayan Kocaeli Cumhuriyet Savcısı Mesut Öztürk, suçüstü hallerinde halin icabına göre polisin müdahale etmek zorunda olduğunu, burada savcı iznine gerek duyulmadığını vurguladı. . İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ise 2005 Haziran'ından beri polisin 'silindiğini' öne sürerek, arama yetkilerinin de kısıtlandığını belirtti. Hakim kararı alınana kadar 24 saat geçebileceğini ifade eden Cerrah, bu sırada işlenen terör suçunun sorumlusunun 'polis mi hakim mi' olacağını sordu. Cerrah, gözaltı süresinin az olmasının terör su.larıyla mücadele etmelerini zorlaştırdığını da svunarak şu öneriyi getirdi: 'Bu konuda eskisi gibi delillere bakabilmeliyiz. Mesela gözaltı süresi 4 günden fazla olsun. Londra'da gözaltı süresi 28 gün'

Zaman, 07.04.2006, Büşra Erdal

Alıntı:
'Sağ omuzumda sızı var...'

...Önceki günkü resimlere baktım: İstanbul
Üniversitesi
'nin yemekhanesinin
'özelleştirilmesini' istemiyen öğrencilerin
protestosunu polis bastırıyor.
Bir çocuk yerde.
Dört Polis birden tekmeliyor.
Sonra yüzünü gösteriyorlar, bir kan çanağı ve
üniversiteli ağlıyor.
*
Sizin hukukunuz böyle midir?
İstanbul'
u çeteler aldı.
Kadınlar sokaklarda çantalarını taşıyamıyorlar.
Yanındaki karısının çantasını boynuna asmış,
yine de korka korka yürüyen erkekler
görmüştüm ortaköy'de.
Yağmalandı, tükendi İstanbul.
Hırsızlara teslim ettiniz koca uygarlıklar kentini.
Polis?...
Yok.

Ama Üniversiteli çocuklar kendi
yemekhanelerindeki yemeğin kalitesine tepki
duydular diye yiğitçe abandınız üzerlerine,
kahramanca dövdünüz, yüzlerini kan içinde
bıraktınız ve huzuru sağladınız.
Öyle mi?..
*
Bekir Coşkun
Onuncu Köy

Yazıya başlarken sadece iki alınıtıyı aktarıp, kendimden bir katkıda bulunmamayı istiyordum. Bu yüzden'de en başa 'Yorumsuz' diye yazmıştım. Sonunda yorumsuz dememe rağmen bir yorumda bulundum. Siz en iyisi alıntıları bir daha okuyun ve ona göre konu üzerinde düşünün. Benim yorumlarıma kafanız takılmasın.

Saygılarımla