Mesajı Okuyun
Old 03-05-2018, 09:16   #4
Av. Ayşegül Okçu

 
Varsayılan

Ben konuya şöyle yaklaşıyorum:

Öncelikle “yerleşim yeri” sürekli kalma “niyetiyle” oturulan yerdir. (TMK 19) Kısıtlının zorunlu olarak sağlık ve bakım gerekçesiyle bulunduğu yerde sürekli kalma niyeti olmadığını düşünüyorum. Zira aslında bakımevinde kalmak, bir niyetin-isteğin değil bir zorunluluğun neticesinde doğmuştur.

Ayrıca vasi olan eşin yerleşim yerini ve ortak ikameti değiştirdiğine ilişkin bir durum da söz konusu değildir. Vasi olan eş halen ortak ikamette yaşamakta ve ortak ikametin vesayet makamına gerekli bildirimleri kolayca yapmaktadır. Hem T. M.K. hem de H.M.K. daki usul ekonomisi gereğince vesayet makamının değişmesinin kişilere külfetten başkaca bir yararı olmayacaktır. Hele hele yargının ağır işlediği şu durumda vesayet makamının değişmesi bakımevi giderlerinin zamanında ödenmemesine dahi neden olabilecektir.

Sayın Ufuk Bozoğlu’nun sunmuş olduğu kararda ikametle bir ilgi kalmadığı için yerinde olduğunu ve eldeki olaya da farklı bir açıdan ışık tuttuğunu düşünüyorum. Bakımevi, huzurevi gibi yerlerin yerleşim yeri olarak kabulü için önceki ikametle ilişkinin kesilmesi, kiraya verilmesi vs. gibi işlemlerin yapılmış olması gerektiğini açıklıyor. Oysaki eldeki olayda ikametle ilişkinin kesilmesi söz konusu değildir. Aksine vasi olan eş ikamette yaşamaya devam etmektedir.

Saygılarımla.