Mesajı Okuyun
Old 18-05-2017, 14:39   #1
R.K.A.

 
Varsayılan Genel Kredi Sözleşmesinde Kefilin Durumu - Bankanin Bilgi Gizlemesi

Merhaba Kıymetli Meslektaşlarım,

Müvekkil, ortağı olduğu şirketin banka ile imzaladığı genel kredi sözleşmesine kefil olarak imza atmıştır. Sözleşmenin imzalanması sırasında şirkete ve kefillere tanzim ve ödeme tarihi olmayan sadece bedel yazılı bir bono imzalattırılmıştır. Aradan 2-3 yıl geçtikten sonra müvekkil şirket ortaklığından ayrılmış ve fakat ayrıldığı tarih itibariyle bankadan kullanılan kredi ya da herhangi bir borç bulunmadığından bankaya ortaklıktan ayrıldığına ve kefaletinin sonlandırılmasına dair bir bildirim yapmamıştır. Müvekkil ortaklıktan ayrıldıktan sonra şirket, bankadan kredi kullanmaya başlamış ve banka ile şirket arasında (müvekkilin kefil olduğu) ilk sözleşmeden sonra birkaç defa yeni genel kredi sözleşmesi yapılmıştır. Sonradan yapılan bu sözleşmelerde müvekkilin kefaletine ilişkin imzası yoktur.

Alacaklı banka, şirketin borçlarını ödememesi nedeniyle şirkete ve diğer kefil ile müvekkile ihtarname göndererek borcun 24 saat içinde ödenmesini ihtar etmiş, bu 24 saat dolmadan müvekkilin de kefalet imzasının bulunduğu sözleşmenin imzalanması sırasında imzalatılan bonoya istinaden ihtiyati haciz kararı alınmış ve karar icra edilmiştir.

Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin hem eski hem de yeni kararlarında “sonradan yapılan genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan kredilerden, eski sözleşmedeki kefilin sorumlu olmayacağına” dair kararları bulunmaktadır. Bir başka ifadeyle; eski sözleşme döneminden kalan borç yok ise yeni sözleşme dönemindeki krediden, yeni sözleşmede imzası bulunmayan eski kefilin sorumluluğu olmaz, çünkü yeni sözleşmede kefilin imzası olmadığından eski sözleşmedeki kefaleti sona ermiştir diyor Yargıtay.

Elimizde müvekkilin kefil olduğu sözleşmeden sonra yapılmış olduğunu düşündüğümüz ve müvekkilin imzasını taşımayan tarihsiz bir sözleşme fotokopisi ve bu sözleşmeye istinaden şirketin verdiği bir vade ve tanzim tarihsiz bir bono fotokopisi var. Bu sözleşmede banka adına atılmış bir imza da yok. Banka ile yaptığımız görüşmelerde; sonradan sözleşme yapıldığı için eski sözleşmedeki kefalet sona ermiştir desek de banka sonradan sözleşme yapılmadığını, tek sözleşmenin müvekkilin imzasını taşıyan sözleşme olduğunu iddia ediyor.Şirket ve yeni sözleşmedeki kefilden tahsilat imkanı bulamayacağını bilen banka, ortaklıktan yıllar önce ayrıldığını bildiği halde tahsilat imkanı bulabildiği müvekkili de bu borçtan sorumlu tutmaya çalışıyor.

Sorunumuz şu:
Açmayı düşündüğümüz menfi tespit davasında dayanacağımız deliller banka kayıtları ve müvekkilin imzasını taşıyan sözleşmeden sonra yapılan sözleşmeler olduğundan, bankanın bu kayıt ve sonradan yapılan sözleşmeleri mahkemeden gizlemesi ihtimaline istinaden ne yapılabileceğidir?

Biraz uzun oldu, kusura bakmayınız lütfen..

Değerli fikirlerinizi ve önerilerinizi paylaşmanız dileğiyle.

Teşekkürler.