Mesajı Okuyun
Old 22-03-2010, 00:53   #7
umutlaw

 
Varsayılan

Bu davada zaten Sayin Hakime hanimin verdigi karar birazdan da cok dusundurucu bir karar. Cunku adli tip kurumunun uzman olmayan kisilerce verilen raporuna, adli tip kurumu uzman olmayan kisilerinin verdigi raporda her hangi bir kusurunun belirlenemedigi halde bunu gerekce gosterilmesine ve yine ozel bir hastanedeki professorun olaydan 19 sonra verdigi kanaatlaeri delil olarak sayip, hasta ve doktor arasindaki vekalet ve sadakat iliskilerine dikkat etmeyerek hastanin hekime geri donmeyerek zararin buyumesine sebep oldugu gerekcesiyle asagidaki kanuni duzenlemeler isiginda temyiz ettik:
Gerrekcelerimiz:
BK. m. 98/f. 2’nin yollaması ile BK. m. 44/f.1 gerekçesiyle,
BK. m. 90
 HUMK. m. 275 uyarınca "Mahkeme, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez".
 Yine HUMK. m. 281/f. 2 gereğince "Raporun, tarafların ad ve soyadlarını, bilirkişinin çözümü ile görevlendirildiği hususları, inceleme konusu yapılan maddi vakıaları, gerekçeyi, sonucu, bilirkişiler arasında anlaşmazlık varsa bunun sebebini düzenlendiği günü ve bilirkişilerin imzalarını taşıması gerekir".
 Ve nihayetinde HUMK. m. 286 uyarınca "Bilirkişi raporunda belirtilen görüşler ve varılan sonuç hakimi bağlamaz.

Bütün bu kanun maddelerinden çıkan sonuç; bilirkişinin konunun uzmanı olması gerektiği, bilirkişinin raporunu gerekçeli bir şekilde hazırlaması zorunluluğu ve bu şekilde hazırlanmış olmasına rağmen bilirkişi raporunun mutlak olmadığı ve hakimin bununla bağlı olmadığıdır.