Mesajı Okuyun
Old 09-12-2013, 15:41   #21
ersintoker

 
Varsayılan Turuncu fenerler

Kestanecinin önünde durmuşlar, elele,,, ikisi de konuşmadan bakıyor sadece,,, lastik tekerlekli arabanın üzerini sarı bir fener ışığı aydınlatıyor,,, sıcak sac üzerinde, ıslak kabuklarında çizilen çentiklerinden dışarı fırlamış kestane içinin kırışık yüzlerinde hafif bir karamsarlık tablosu,,, kestaneci onları elindeki küçük maşayla birer birer alıp küçükkesekağıdının içine dolduruyor,,, erkek ve kadının elleri elerinde ısınmış olsalar da, birazdan gelecek ateşli sıcağı şimdiden hissediyor gibiler,,, nedense birbirlerinin yüzüne hiç dönmüyorlar kendilerini…

Bir kadın ve bir erkek yürüyorlar,,, mesafeli ve ağır bir yürüyüş bu,,, fazla yakın değiller birbirlerine,,, iç taraftaki elleri kabanlarının cebinde,,, konuşurken dış taraftakini kullanıyorlar, vurgu yapılacak yerlerde,,, konuşan kadın,,, “bilemiyorum ki” diyor,,, “aslında” diyor, “benim için pek de fark etmez,,,” erkeğin yüzü iki adım ötesinden üzerlerindeki kaldırımı tarıyor, ciddi bir mütebessümiyet haliyle,,, yeni tanışmışlar besbelli,,, belki de o gün, biraz önce, akşam çayı zamanı, gün batmak üzereyken tam,,, birbirlerini anlamaya açılmışlar sonra,,, ufaktan ufaktan yoklamalarla,,, her söylenen sözü altını çizip, ceplerine koyacak kadar dikkatliler,,, birbirlerine yüzleriyle değil sözleriyle bakıyorlar,,, şimdilik…

Kadın masada tek başına,,, garson ayrılır ayrılmaz, yemek listesini eline alıp, ilk sayfayı açıyor, öylesine,,, aslında sipariş vermeye niyeti yok,,, belki hiç,,, ya da en azından bir süreliğine,,, yoldan gelip geçenlere veya yan masalarda oturanlara bakmak istemiyor,,, ona yöneltilen bakışları fark ediyor ama,,, gözünün ucuna gelip takılıyorlar,,, bu durum onu pek rahatsız etmiyor şimdilik,,, üstükapalı bir hoşluk duygusu bile yaratıyorlar hatta,,, ama onun gözkapaklarını açıp kapama süresini uzatan asıl, masanın üzerinde sessiz bir karanlık içinde hareketsiz kalakalmış telefonu,,, sessize alınmış bir titreşime kilitli kalmış…

Kadın yemek listesini kapatıp masadan kalkıyor,,, hemen yan taraftaki büyükçe bir ağacın altına yayılmış kafeye geçiyor,,, ağacın dallarından turuncu fenerler sallanıyor, gün batımı niyetine ve mavi yeşil balondan heykeller,,, yol kıyısındaki masalardan birine oturur oturmaz, garsonun gelmesini beklemeden uzaktan sesleniyor,,, bir sütlü kahve lütfen!... yan tarafında oturan, bardaklarındaki çayları yarılamış çifte gülümsüyor,,, onlara değil,,, masalarının üzerindeki küçükkesekağıdından dışarı taşmış kestane kabuklarına,,, o sırada gözü pencere kıyısında, çiçekli bir saksının yanındaki masada oturanlara takılıyor,,, adam, iskemlesini çekip kadının yanına biraz daha yaklaşıyor,,, “benim için de fark etmez” dediğini onun, duymuyor ama…