Mesajı Okuyun
Old 19-11-2008, 20:09   #3
av.alpay yıldız

 
Varsayılan

meslektaşıma katılıyorum. ancak iştirakçilerden sadece biri kendi adına miras hissesi oranında talepte bulunuyor ise kararıda tek başına temyiz edebilir görüşündyim Madde 32 - Kadastro mahkemesi kararları Tebligat Kanunu hükümlerine göre resen taraflara tebliğ olunur. Bu kararlara karşı kanun yollarına asliye mahkemelerindeki usule uygun olarak başvurulur."
E:2003/5042
K:2003/5860
T:14.05.2003
• ELBİRLİĞİ MÜLKİYETİ
• TAPU İPTALİ VE MURİS ADINA TESCİL
• MİRAS ŞİRKETİ
• ZORUNLUDAVA ARKADAŞLIĞI
• MURİS MUVAZASINA DAYALI TAPU İPTALİ VE TESCİL

ÖZET : Elbirliği ( İştirak )halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.
M.K.nun 701-703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin ( ortaklığın )tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, M.K.nun 701. maddesinde ( ... Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır. )biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği ( İştirak )halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği ( iştirak )halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların ( iştirakçilerin )oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.
Bütün mirasçıların elbirliğiyle dava açmaları gerekir.
Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği ne var ki, davaya devam edilebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanarak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Taraflar arasında görülen davada; davacı, miras bırakanı Sadrettin Demirkol'un dava konusu 24 parsel sayılı taşınmazını,mirasçılarından mal kaçırmak ve davalının Esnaf Kefalet Kooperatifıne olan borcu nedeni ile ipotek gösterilmesi amacı ile damadı olan davalıya satış yoluyla muvazaalı olarak devrettiğini ileri sürüp, iptal ve muris adına tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı,davanın reddini savunmuştur.
( 818 s. BK. m. 18 )
( 4721 s. MK. m. 640, 701, 702 )
Mahkemece, miras bırakanın temlik ettiği dava konusu taşınmazın elbirliği halinde mülkiyete tabi olması nedeniyle muris adına tescil edilebilmesi için tüm mirasçıların birlikte dava açmaları gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar,davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla,Tetkik Hakimi A. Sevil Çalıkoğlu'nun raporu okundu gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, Borçlar Yasasının 18. maddesinden kaynaklanan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali, miras bırakan adına tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece,taşınmazın tekrar muris adına tescil edilebilmesi için tüm mirasçıların elbirliğiyle dava açmaları gerektiği, davacının tek başına dava açma yetkisinin olmadığı gibi paya yönelik istekte de bulunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Elbirliği ( İştirak )halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerın, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.
M.K.nun 701-703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin ( ortaklığın )tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan herbirinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, M.K.nun 701. maddesinde ( ... Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır. )biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği ( İştirak )halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği ( iştirak )halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların ( iştirakçilerin )oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.
Medeni Kanunun 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir.
Yukarıdaki ilkeler uyarınca mahkemesinin tüm mirasçıların elbirliğiyle dava açmaları biçimindeki gerekçesi doğrudur. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edilebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanarak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. ( 10.11.1982 tarih 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı )Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.
Somut olayda, iştirakin sağlanması için davacıya bir süre verilmiş değildir.
Hal böyle olunca, davaya katılmayan ortakların olurlarının açılması ya da miras şirketine Medeni Yasanın 640. maddesi uyarınca temsilci atanması için davacıya önel verilmesi ve oluşacak duruma göre bir hüküm kurulması gerekirken değinilen husus gözardı edilerek yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ : Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü H.U.M.K. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.5.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.