Mesajı Okuyun
Old 27-03-2007, 17:22   #38
Av.Denizhan Erbek

 
Önemli olan hukuk " olması gerken hukuk"a acaba ne kadar yakındır

Gelenek ve göreneklere göre cezaların tayin edildiği ve buna paralel müeyyidelerin uygulandığı ve uyuşmazlıkların çözümlendiği İlkel yaşantıdan ,zamanla bunların yazıya dökülüp kanunlaştırıldığı ve günümüze kadar değişikliklerle gelen düzenlenmeler acaba toplumun gelenek ve göreneklerini,gereksinmelerini tamamıyla karşılayacak bir şekilde yasa koyucu tarafından yazıya dökülmüş müdür?
Özetle ; olan hukuk “olması gereken hukuk”a acaba ne kadar yakındır?

Olan hukuka baktığımızda yasaların yazıya dökülmesinden günümüze kadar olan süreçte tamamıyla toplumun iradesini yansıtamamış dolayısıyla tamamıyla toplumun ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak kalmıştır.Bir toplumun yer aldığı,her şeye rağmen yaşadığı,toplumun kendine değil daha çok sistemin topluma çok şey –olumlu/olumsuz - katma konumuna getirdiği ideolojik sistemde yasalar incelenip irdelendiğinde toplumun iradesinden,gelenek ve göreneklerinden,ihtiyaçlarından çok,yasa koyucunun bir nevi ideolojik sistemin iradesinin yer aldığı bir olan hukukla karşı karşıya kaldığımızı göreceğiz. Mesela 06.01.2000 tarihinde içişleri, Sağlık ve Adalet Bakanlıkları tarafından hazırlanan ve yürürlüğe giren genelgeyle kurulan, ancak Düşünce ve dikkati toplamada güçlük çekme, Depresif kişilik kazanma, Doğal olmayan görsel yaşantılar, Düşünce yetisi gerilemesi vs. gibi tutuklu ve hükümlülerin fiziki ve ruhsal varlılarını tehdit eden düzenlemenin kaldırılması için kendi canını dahi verenlere rağmen oluşturulan, insan sağlığına zararları raporlarla kanıtlanan (ölüm oruçları sonucunda gerçekleşen 242 ölüm) F tipi hücreleri (14 Ocak 2000 tarihinde yayımlandı ve yürürlüğe girdi) hangi iradenin ürünüdür? Bergama da tüm hukuki girişimlere ve kısmi başarılara rağmen o yörede yaşayan halkın sağlığına, iradesine rağmen siyanürle altın çıkarma inatlaşmaları ve bakanlar kurulu kararıyla çıkarılmaya çalışılması hangi iradenin ürünüdür? Kaldı ki bunlar aynı zamanda medya aracılığıyla çoğumuzun görsel ve işitsel tanığı olduğu bir iki örnek ...Ve daha nice-gözden kaçırmış olabileceğimiz ya da bildiğimiz yüzlerce-örnekler verilebilir.
Var olan ideolojik sistemde kaçınılmaz son, olması gereken değil, olan hukuktur. Çünkü; hukuku biçimlendiren; o an var olan İdeolojik sistemde, o sistemin ekonomik altyapısı ve buna paralel kültürel, sosyal ve siyasal alanlarda tüm kurum ve kuruluşlarıyla hâkim örgütsel yapının ve iradenin kendi çıkarına göre yapacağı ve hayat geçireceği düzenlemelerdir. Bu da haliyle halkın iradesini yansıtan ve gereksinimlerini karşılayan bir düzenlemeden uzak kalacaktır, dolayısıyla karşımıza, olması gereken hukuk artık bir ütopik görünümde ve sadece teorilerde var olan ve yeri geldi mi – kimilerce-desteklenen ama bize her zaman uzak olacak bir ideal’dir.
Kanımca, W.Shakespeare özetin özetini yapmaktadır : “ Bir Ulusun türkülerini yapanlar,yasalarını yapanlardan daha güçlüdür. ”

Olan ile olması gereken açısından hukuk öyle bir hassas dengededir ki; bu dengelerden birinin bariz bir şekilde diğerinden daha ağır basması geçmişte olduğu gibi ya Tiranlığın ya da Feodalite’nin veyahut da yakın zamanda var olan Kapitalist Sistemin ya da Sosyalist Sistemin vs. sonucudur ki var olan –bir nevi-İdeolojik sistemin yasa koyucusunun marifetiyle olan ne kadar olması gerekenden kopup giderse baskının,anti-demokrasinin,hukuksuzluğun olduğunu göreceğiz tersi durumda ise,hoşgörünün,demokrasinin,hukukun ,eşitliğin-tam olamasa da hiçbir zaman- hüküm sürdüğü bir dünya göreceğiz.O halde ; Yukarı da da değinmiş olduğum soruyu aynen buraya taşıyorum : olan hukuk “olması gereken hukuk”a acaba ne kadar yakındır?