Mesajı Okuyun
Old 01-03-2010, 11:03   #8
M.SERDAR DEMİRTAŞ

 
Varsayılan

Yargıtay 13.H.D.2006/09167 ESAS-2006/13595 KARAR
ÖZET Davacının, haricen satın aldığı ve teslim aldığı tapuya kayıtlı taşınmaz üzerinde inşa ettiği binanın zorunlu ve faydalı masraflarını isteyebilmesi için; yaptığı giderin mal varlığından çıkmış ve taşınmazı geri alan hak sahibinin mal varlığına geçmiş olması gerekir

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı, Marmaris İlçesi, … Köyü 761 nolu tapulu taşınmazın davalıların miras bırakanı Mustafa tarafından 16.07.1991 gününde 500 m²'lik kısmını haricen kendisine sattığını ileri sürerek, bu harici satışa dayanarak taşınmaz üzerinde yaptığı bina giderinin davalı tapu maliklerinden tahsiline karar verilmesini istemiştir
Davalılar, miras bırakanı Mustafa'dan davacının haricen satın aldığı taşınmaza bina inşa ettiğini, ifaya hazır olduklarını ancak ifrazen tescil mümkün olmadığından davanın reddini dilemişlerdir.

Mahkemece, davacının, tapulu taşınmazı geçersiz sözleşme ile satın aldığı, bu durumu bildiği halde taşınmaz üzerinde bina yapması karşısında iyiniyetli sayılamayacağı, iptal ve tescil davası açılacak yerde tazminat davası açılmasında da hukuki yararın varlığından söz edilemeyeceği gerekçesi ile dava red edilmiş hüküm; davacı tarafından temyiz edilmiştir.



Davacının, davalıların miras bırakanı Mustafa'dan 16.01.1991 günlü senetle haricen satın alarak tesellüm ettiği tapuda kayıtlı taşınmaza giderlerine katlanarak bina inşa ettiği, taşınmazın Gökova Çevre Düzeni Revizyon Planı içerisinde 1. Derece Doğal Sit Alanında ve 500 m.lik Koruma Kuşağı sınırları içinde kaldığı ve Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığınca bu alanda yapılacak imar uygulamalarına izin verilmediği hususunda uyuşmazlık yoktur. 05.07.1944 gün ve 12/26 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da işaret edildiği gibi, tapulu taşınmazı haricen satın alan ve taşınmaz kendisine teslim edilen kişi tarafından o taşınmaz üzerine bir bina inşa edilmiş ise, satıcının bu binanın yapımına zımni rızası var sayılır ve binayı inşa eden alıcının iyiniyetli kabul edilmesi gerekir. Tapuda kayıtlı taşınmazın haricen satılmasının geçersiz olması, satın alanın kötüniyetli kabulü için başlıbaşına yeterli bir neden olamaz. Karşı konulmasına rağmen binanın inşa edildiği de davalı tarafça savunulmamıştır. Bu nedenle, davacının, haricen satılıp teslim edilen bu taşınmaza ferağının verileceği umudu ile bina inşa ettiğinin kabulü gerekir. Hal böyle olunca, davacıyı kötüniyetli olarak kabul eden mahkeme kararındaki görüşe katılmak mümkün değildir.



Davacı, harici satış ve teslime istinaden zilyedi bulunduğu taşınmaza inşa ettiği bina nedeni ile 70.000.000.000 lira faydalı masrafının taşınmazın maliki davalılardan tahsilini istemektedir. Davanın yasal dayanağı Borçlar Yasası'nın 64. maddesidir. Anılan 64. maddeye göre, iyiniyetle başkasının taşınmazına el koyan bir kimsenin faydalı ve zaruri masraflarını isteyebilmesi için, yaptığı giderlerin mal varlığından çıkmış ve taşınmazı geri alan hak sahiplerinin mal varlığına geçmiş olması icap eder. Medeni Yasa'nın eski 907. maddesi (Yeni MK. m. 994), zilyede malın hak sahibi tarafından alınması halinde faydalı ve zaruri masraflarını istemek hakkını vermiştir. Bu kurallar uyarınca iyiniyetli zilyedin taşınmazın maliklerinden geri alınmasını isteyebileceği bedel, taşınmazın geri alındığı gündeki yapının kaim değeri olabilir. Zira, taşınmaz geri alınmakla davacının mal varlığı, bu değer oranında azalmış ve geri alanların mal varlıkları ise o nispette artmış olacaktır.

Somut olayda, davacının giderler yaptığını iddia ettiği yer ve bina halen kendisinin zilyetliğinde (elinde) bulunduğu gibi, davacının taşınmazın arzı ile ilgili bir talebi de yoktur. O halde, mahkemenin yazılı maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın ve iyiniyetli bulunduğu kuşkusuz olan davacının kötüniyetli zilyet olduğundan bahisle isteğin reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.

Mahkemece, davanın, "davacının henüz dava hakkı doğmadığı" gerekçesi ile reddi gerekirken, yanlış gerekçe ile reddedilmiş olması sonucu itibarı ile doğru olduğundan, hükmün HUMK.nun 438/son maddesi uyarınca gerekçe değiştirilerek ve düzeltilerek onanması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının reddi ile hükmün gerekçesi değiştirilerek (ONANMASINA), 13.10.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.