Mesajı Okuyun
Old 18-12-2006, 17:53   #12
Tulin

 
Varsayılan

8.12.2006

Havaşın haber vermeksizin kaldırdığı Dördüncü Levent Sabiha Gökçen Havalimanı servisini bir süre bekledikten sonra Air Arabianın yetkilisini aradım, Oğuzhan her zamanki güler yüzüyle servisle konuşup bana geri döneceğini söyledi.

Sonuç; Herkes kendi olanaklarıyla gitti havalimanına

Uçak beklenen zamanda kalktı ve tam vaktinde indi Sharjan Havalimanına. Uçaktaki yiyecek içecekler ücrete tabi bu yüzden uçuşlar oldukça ucuz Air Arabiada.
Saat sekiz on beş gibi Sharcandayız transit vize için kuyruktayım vize ücreti almıyorlar transitlerden. Kuyruk uzunca Pasaportumu verdim yarım saat sonra gel dedi görevli.

Üstümdeki kışlıkları yazlıklarla değiştirdim tuvalette ve Hindistan’ın güneşi için koruyucu krem aldım, para bozdurdum bir çay içtim, döndüğümde vizem hazırdı. Havalimanından çıkışım iki saati buldu, çıkış yaparken kornea taraması yapıyorlar.

Hemen çıkışta Sharjan’a giden toplu taşım otobüsü bekliyordu, yanımda oturan Hintli genç çiftle laflaya, laflaya yaklaşık kırk beş dakikalık yolculuktan sonra Sharjah’ın merkezi sayılan Rollo’ya vardık. Çift buraları iyi biliyormuş ve pek çok Hintli yaşıyormuş Birleşik Arap Emirliklerinde.

Hava sıcak ve kuru. Üç otel dolaştım hepsi de hem bakımsız hem pahalıydı. Hiç kadın yok sokaklarda erkeklerde pek yorgun gözüküyorlar. Rollo meydanını çevreleyen yüksek binaların çoğu otel ya da hastane, laboratuar gibi sağlık sektörüyle ilgili.

Bir saat kadar dolaştıktan sonra taksiyle Dubaiye gittim (12usd). Dubai yirmi km Sharjan’dan Dubaiye yaklaştıkça kumlu araziden devasa binalar yükselmeye başladı.

Yol boyunca yer, yer yapay yeşillikler, ortasında fıskiyeli havuzlarıyla doğaya direnmekten yorgun. Baktıkça ülkemin doğal yeşilliklerini hatırlıyorum.

Gözümün kestiği, otellerin bulunduğu bir caddede indim. Yol boyunca tek tük arabalar, yirmi dakikada gelivermiştik Dubaiye. Birkaç otele baktıktan sonra Cantral Paris Otelde karar kıldım. Görece ucuz (65 usd) ve temizdi. Başıma geleceklerden habersiz resepsiyondan ”daima sıcak su bulunur” teyidini aldıktan sonra anahtarımı alıp odaya çıktım, yüzümü yıkadım yatsam uyuyakalırım, fotoğraf makinesi almalıyım diyerekten sokağa çıktım.
Hemen ilerideki turist danışmanın kapısı kapalıydı notta saat dörtte açılacağı yazıyordu saat henüz on iki.
Otelin bulunduğu cadde boydan boya elektronik marketleriyle dolu ama hepsi kapalı kimilerinde kapıda saat dörtte açılacağı yazıyor. Sokaklar tenha.
Yoldan geçenlerden biri merakımı giderdi “ bu gün Cuma” ondanmış. Bu saatte ancak büyük alışveriş merkezleri açıkmış.

Dolaştığım iki alışveriş merkezi daha çok giyim üzerineydi ve çıktığımda hava kararıyordu, henüz bir fotoğraf makinesi edinememiştim. Taksiyle otelin önüne geldiğimde oteli tanımasam yanlış yere geldiğimize inanacağım. O tenha caddeler ana baba günü, tüm marketler lokantalar açık hatta turist danışma bile. Pek çok Türk ve Rus var marketlerde, birkaç yeri dolaştıktan sonra iğne atsan yere düşmez ufacık bir dükkandan bir fotoğraf makinesi aldım. Sokakları dolaşa, dolaşa otele gittim niyetim duş alıp uyumak.

Otele döndüğümde toz toprak içindeydim, hevesle banyoya girdim duşu açtım saçlarımı sabunladım( fazlalık olmasın diye bu gezide şampuan taşımamak için sabunla yıkayacaktım saçlarımı) ve sular kesildi.
Telefonla resepsiyonu aradım görevli beş dakika sonra suyun akacağını söyledi, on dakika sonra aradığımda yine beş dakika sonra dedi yarım saat sonra ayni şeyi tekrarladık. Kırk dakika sonra artık telefonlarıma cevap vermiyorlardı. Sabunlu saçımı havluya sardım, hışımla resepsiyona gittim, bana odayı satan adam tütün çiğniyor arada bir bardağa tükürüyordu. Yangın çıktığını suyu kestiklerini söyledi ama etrafta hiç yangın paniği yoktu, bir sürü Arap alt kattaki gece kulübüne (volümlü müziğinden tahminen) girip çıkıyordu. İnanmadığımı gören görevli beş dakika içinde pet su göndereceğini söyledi. Beş dakika içinde su akmazsa polise şikayet edeceğimi söyledim. İtalya gezisinde polis lafının büyülü etkisini öğreniştim. Yanımızda bir adam bitiverdi aniden, belli ki otelin sahibiydi bana “ odanıza çıktığınızda suyunuz akıyor olacak” dedi ve aynen öyle oldu.