Mesajı Okuyun
Old 04-04-2013, 11:52   #178
avcetin

 
Varsayılan

Değerli meslektaşlarım herkese iyi çalışmalar dilerim.Öncelikle Yargıtay 5. Hukuk Dairesi'nin yakın tarihli kararlarından birini ekleyip sonra sözlerime devam edeyim :
T.C. YARGITAY
5.Hukuk Dairesi
Esas: 2012/24823
Karar: 2013/2504
Karar Tarihi: 19.02.2013

ÖZET: Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir. 3194 sayılı İmar Kanununun ilgili maddesi amir hükmü uyarınca 1/1000 ölçekli uygulama imar planının kesinleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde davalı idarece ayrılma amacına uygun olarak kamulaştırma görevinin yerine getirilmemesi ve malikin mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması halinde taşınmaz bedelinin ödenmesi gerekir ise de; dava konusu olan taşınmazın kamu hizmetine ayrılmadığı, heyelan bölgesi olması nedeniyle niteliği gereği jeolojik sakıncalı alan olarak belirlendiği ve davacılar vekilince belirtildiği gibi taşınmaza henüz fiilen el atılmadığı anlaşıldığından davanın esastan reddi yerine, yargı yolu bakımından görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmesi sonuç itibariyle doğrudur.
(3194 S. K. m. 10) (YİBK. 16.05.1956 gün ve 1956/1 E. 1956/6 K.) (YHGK. 15.12.2010 gün ve 2010/5-662 E. 2010/651 K.)

Dava: Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: idari yargının görevli olduğundan bahisle davanın yargı yolu bakımından reddine dair verilen yukarıda gün ye sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece, idari yargının görevli olduğundan bahisle davanın yargı yolu bakımından reddine karar verilmiş; hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir.

Yapılan incelemede, dava konusu taşınmazın 1984 tarihli imar planında jeolojik açıdan sakıncalı alan olarak belirlendiği ve dava dilekçesindeki nitelendirmeye göre taşınmaza henüz el atılmadığı anlaşılmıştır.

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün ve 1/6 sayılı kararı uyarınca taşınmazın aynına ilişkin bu tür davaların bu dosyaya özgü verilmiş uyuşmazlık mahkemesi kararı bulunmadığı sürece adli yargıda görülmesi gerekir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.12.2010 gün ve 2010/5 - 662/651 sayılı kararı uyarınca imar planında kamu hizmetine ayrılmış bulunan yerlere el atılmamış olsa dahi bedeline hükmedileceğine ilişkin karar da gözetilerek, 3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesi amir hükmü uyarınca 1/1000 ölçekli uygulama imar planının kesinleştiği tarihten itibaren 5 yıl içinde davalı idarece ayrılma amacına uygun olarak kamulaştırma görevinin yerine getirilmemesi ve malikin mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması halinde taşınmaz bedelinin ödenmesi gerekir ise de; dava konusu olan taşınmazın kamu hizmetine ayrılmadığı, heyelan bölgesi olması nedeniyle niteliği gereği jeolojik sakıncalı alan olarak belirlendiği ve davacılar vekilince belirtildiği gibi taşınmaza henüz fiilen el atılmadığı anlaşıldığından davanın esastan reddi yerine, yazılı gerekçelerle yargı yolu bakımından görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmesi sonuç itibariyle doğrudur.

Sonuç: Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından hükmün ONANMASINA, peşin alınan temyiz ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 19.02.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sanırım bu karardaki en önemli kesim şu : "Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün ve 1/6 sayılı kararı uyarınca taşınmazın aynına ilişkin bu tür davaların bu dosyaya özgü verilmiş uyuşmazlık mahkemesi kararı bulunmadığı sürece adli yargıda görülmesi gerekir."
Görüldüğü üzere, Yargıtay 5. Hukuk Dairesi açık bir biçimde kamulaştırmasız el atma davalarında "adli yargı"nın görevli olduğunu belirtiyor.

Bilindiği üzere, Yargıtay, kamulaştırma ile ilgili davalarda bir işbölümü yaptı ve artık bir kısım illerin dosyalarının temyiz incelemesi 18. Hukuk Dairesi tarafından yapılıyor. Birkaç gün önce Yargıtay'a giderek daha önceden almış olduğum bir duyumu teyit ettirdim ve 18. hukuk dairesi, hukuki el atmalarda, dosyada görev itirazı bulunmasa bile, "idari yargı"nın görevli olduğu görüşünde. Bu konuda verilmiş bir karar var ve bu karar yazım aşamasında.
Netice olarak, aynı konuda, iki farklı daire, iki ayrı görüşe sahip. Ortada bir de yukarıda bahsi geçen Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün ve 1/6 sayılı kararı var. Umarım bu görüş ayrılığı bir an önce giderilir. Çünkü bir hukukçu olarak bizim bile anlamakta zorluk çektiğimiz bu durumu, müvekkillerimize nasıl anlatacağımızı bilemiyorum.
Saygılarımla..