Mesajı Okuyun
Old 14-11-2014, 10:02   #3
M.SERDAR DEMİRTAŞ

 
Varsayılan

Ortak hayat ; kişinin , bireysel olarak yaşayabileceği hayatına , gönüllü olarak ve sevgi ile aşk gerekçesiyle başkasını dahil etmesi ve bu duhûl halinin karşılıklı olmasıdır.Bu noktada kişi hayatına da açıklama getirmek gerekir ve bu açıdan hayat ; barınmak , maddi açıdan geçinmek , akli ve ruhsal tatminlik için fiili uğraşlarda bulunmak , geleceğe ilişkin kurulan hayaller için ve sahip olunan yetenek çerçevesinde planlanmış adımlar atmak , üremek unsurlarını içerir . Hayatın ortaklaştırılması ise mezkûr unsurlara ilişkin her iki kişinin ortak çaba içine girmesidir.Şayet bu unsurlar yok ise ; salt iki kişinin bir arada yaşaması ; Anayasa ve kanunlar ile yükümlenmiş olan ; Devlete ait ortak hayatı koruma ve geliştirme görevinde amaçlanan , Aile Hukukuna yönelik ortak hayat da yok demektir. Elbette yukarda saydığım unsurlar olmadan da meselâ öğrenci evlerindeki ortak hayatlar gerçekleştirilebilir ; ama öğrenci evi ortaklığı , Aile Hukukundaki ortaklık değildir . Bu açıdan bakıldığında , anlaşmazlık içine düşen ve ortak evden ayrılan bir arkadaşın , sonradan eve geri dönüşü , diğer arkadaşın affı olarak nitelendirilebilir ; ama özel hukuki ve kanuni düzenlemeler gerektirecek kadar , herbir ayrıntısı değerlendirme konusu yapılan evlilik kurumundaki ortak hayat kavramı ; basit bir , küsmek/barışmak üzerine kurgulanamaz.Elbetteki , mesleği ; hukuk düzeleyiciliği ya da icracılığı olmayan insanlar , ortak hayatı ; bir kadın ve erkeğin , aynı evde yaşaması olarak tanımlayabilirler ; çünkü diğer meslek guruplarının ; mezkûr tanımı yaptıktan sonra ; ayrıntıya girecekleri ve felsefik unsurlarını bularak , asıl tanımlamaları arayacakları kendi uğraşları vardır ve onlar , kendi uğraşları sırasında , uzmanlık alanları olmayan konularda ; toplumda genel-geçer kabullere tutunabilirler . Ancak hukukçu ; basit ve genel-geçer kabullerin arkasına sığınarak karar veremez.Bu durum ; hukukçunun , toplumsal tüm kabulleri reddetmesi anlamına gelmez . Buradaki faaliyet ; toplumsal kabullerin ; doğruluğu ya da yanlışlığını ispat etmektir.Ezcümle , Devletin , evlilik hayatına ilişkin yaptığı birçok düzenleme ile bu hayata dair ciddiyetini irade ettiği ortamda , hukukçuya düşen ; aynı ciddiyet ve ayrıntı ile ortak hayat kavramını incelemektir.Ve kanımca ; belirttiğim hususlar çerçevesinde kadının geri dönüşüne bakıldığında ; onun salt vicdan sahibi ve acıma hisleri yüksek bir birey olduğu için mi , yoksa ortak hayat unsurlarını gerçekleştirmek istediği için mi ; boşanma davasından sonra eve döndüğü irdelenmelidir.