Mesajı Okuyun
Old 26-11-2009, 22:43   #175
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan BERAAT KARARI Gerekçeli

Arkadaşlar ve meslektaşlarımın bilgisine saygıyla sunulmuştur.

Ömer Kavili
Eski sanık


T.C.
KADIKÖY
3. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

DOSYA NO :2008/224
KARAR NO : 2009/250
C. SAVCILIĞI ESAS NO : 2008/10673

GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
BAŞKAN : MEHMET SELÇUK 23137
ÜYE : NUH HÜSEYİN KÖSE 38509
ÜYE : İBRAHİM HALİL ŞUA 39842
C. SAVCISI : ABDURRAHMAN ÜŞENMEZ 37681
KATİP : ABDULLAH KÖSE 110557

DAVACI : K.H.

SANIK : ÖMER KAVİLİ, İş adresi: Dr. Fahri Atabey Cad. (Yeni Toptaşı) No:80/24 (Ekşi Numune Han) Üsküdar/ İstanbul. Okur yazar, Avukat, TC

VEKİLLERİ : Av. Ömer YASA, Hattat Halim Sok 18/6 Gayrettepe Beşiktaş/ İstanbul

Av. MEHMET COŞKUN KARAKAŞ, Halitağa Cad. Yoğurtçu Şükrü Sok. Güven İş Merkezi No.43 K:1 D:2 Kadıköy/ İSTANBUL

Av. SUAT ERGİN, Kocamansur Sok. No: 153 K:1 D:9 Şişli/ İstanbul

Av. GÜNEŞ GÜRSELER, Adalet Han Kat:1 No.11 Tekirdağ


SUÇ : Kurul Halinde Çalışan Kamu Görevlilerine Görevlerinden Dolayı Hakaret

SUÇ TARİHİ : 24/10/2007
SUÇ YERİ :İSTANBUL/ KADIKÖY
KARAR TARİHİ :21/10/2009

Yukarıda açık kimliği yazılı sanık hakkında mahkememizde yapılan duruşma sonunda:



GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Sanık hakkında Kadıköy 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 24.10.2007 tarihli ihbarı üzerine yapılan soruşturma sonunda; Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 01.02.2008 tarihli kararıyla soruşturma izni verilmiş, Üsküdar C. Başsavcılığı’nın 25.06.2008 tarihli iddianamesiyle sanığın Kurul Halinde Çalışan Kamu Görevlilerine Görevlerinden Dolayı Hakaret suçunu işlediğinden bahisle hakkındaki Son Soruşturmanın 1136 Sayılı Avukatlık Kanunun 59/1-2 Maddesi uyarınca Kadıköy Ağır Ceza Mahkemesinde açılarak yapılmasına karar verilmesi talep edilmiş, Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.9.2008 tarih 2008/300-277 E.K sayılı kararıyla sanık hakkında 1136 Sayılı yasanın 59/1-2 Maddesi gereğince eylemine uyan TCK’ nun 125/1-3-a,5,43 maddeleri uyarınca yargılanmasının Kadıköy Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığınca yapılmasına karar verilmiştir.
Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesinin iş bu kararında özetle; sanığın İstanbul Barosuna kayıtlı Avukat olduğu, Kadıköy 1 Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/817 Esasına kayıtlı davada sanık müdafii sıfatıyla katıldığı 24.10.2007 tarihli oturumda sanığın, diğer müdafilerden Yargıtay bozma ilamına karşı diyecekleri sorulurken bulunduğu yerden Mahkeme kürsüsüne doğru yürüyüp, Hakim ve C: savcısına el kol hareketleri yaparak, yüksek bir sesle “Siz duruşmaya 10.00 olmadan başladınız, ayrıca duruşmaya gelen avukatların ismini yazdırırken meslektaşıma ayağa kalkınız dediniz, hangi hakla meslektaşımı ayağa kaldırıyorsunuz? , O zaman Savcı beyde ayağa kalksın, Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir, Yargıç tarafından söylediklerimizin tutanağa geçirilmediğini gördüğümüz için sözlerimizi bizzat ve aynen yazdırıyoruz” şeklinde sözler söyleyip “duruşma usul ve yasalara aykırı olarak yapılıyor, hukukun ayaklar altına alındığı, yargılama kurallarının çiğnendiği, böyle bir faaliyeti adil yargılama hakkını ihlal niteliğinde gördüğümüzden, kişisel ahlak ve onurumuz, avukatlık meslek kuralları çerçevesinde duruşmayı terk ediyoruz” diyerek diğer avukatlarla birlikte duruşma salonundan ayrılmak suretiyle hakaret ettiği yazılıdır.
  • C.SAVCISI ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAASINDA:
18.03.2009 tarihli duruşmada verdiği mütalaasını tekrar ederek sanığın beraatine karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA:
Sanık Ömer Kavılı, soruşturma sırasında C. Savcısı huzurunda yaptığı savunmasında özetle;
Olay günü Kadıköy 1.asliye Ceza Mahkemesinin 2007 / 817 Esas sayılı dava dosyasının duruşmasına sanık müdafi olarak girdiğini, duruşmanın başında Hakimden dosya içindeki bazı belgelerin fotokopisini istediğini, ancak buna rağmen hakimin “tamam o kolay, onu hallederiz, sen bozmaya ne diyorsun” dediğini, Hakimin kendiliğinden “biz Yargıtay ilamına karşı görüş bildirmiyoruz” şeklinde yazdırdığı cümleye itiraz ettiğini, bu konuda yargıçla aralarında problem çıktığını, Hakimin kendisine “nasıl avukatsınız” dediğini, bu konuyla ilgili tartıştıklarını, Hakimin daha sonra öyle söylemedim demesine rağmen “ama hakaret anlamında değil” dediğini, Duruşma Savcısının da kendisine “ ses tonunuzu değiştirin, kürsüye yürümeyin” dediğini, C. Savcısının kendisine “zat” diye hitap etmesi üzerine bu sözün yakışık almadığını, ancak bu makamda görev yapanın kendisine yakıştığını, “o sözü aynen iade ederim” dediğini, kürsüye yürümediğini, bu nedenle suçlamaları kabul etmediğini, bu soruşturmanın avukatlara baskı niteliğinde olduğunu beyan etmiş olup,
Gerek sanık gerekse müdafileri kovuşturma aşamasında ön meseleler halledilmediğinden savunma yapmayacaklarını öncelikle mağdurların duruşmada hazır edilmeleri gerektiğini beyan etmişlerdir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davaya dayanak teşkil eden Kadıköy 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarihli ihbar yazısı ekindeki aynı günlü ve 2007/817 Esas sayılı davasına ilişkin duruşma tutanağında;
Müdahil vekili Av Necdet Şakir Bora ile sanık müdafisi Av Ömer Kavılı, sanık müdafisi Av Eren Çaylı ayrıca sanık müdafileri Av. Öykü Ergenekon, Av. Yeşim Şamiloğlu da geldiler Yerlerini aldılar. Başkaca gelen olmadı Açık yargılamaya devam olundu.
Yargıtay 4. Ceza Dairesinin ilamı okundu.
Sanıklar müdafisinden soruldu
Biz Yargıtay ilamına karşı görümüzü bildirmiyoruz, bu sırada sanık müdafilerinden Av Ömer Kavılı mahkeme kürsüsüne yürüyerek Hakim ve Savcıya bağırarak, el kol hareketi yaparak siz duruşma 10:00 olmadan başladınız, ayrıca duruşmaya gelen avukatların isimlerini yazdırırken meslektaşıma ayağa kalkın dediniz, bunları zapta geçmenizi istiyoruz dediler.
Müdahil vekilinden Yargıtay ilamına karşı görüşü soruldu: Biz Yargıtay ilamına uyulsun dedi
Sanıklar müdafisinden tekrar Yargıtay ilamına karşı görüşleri soruldu Biz bazı beyanlarımızı tutanağa geçmesini beyan ediyoruz dediler.
5271 Sayılı yasanın 219 ve 221 maddeleri uyarınca duruşma tutanağına bizzat sözlerimizi yazdırmak istiyoruz, Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Kaynağını yasalardan almayan hiçbir yetki ve hiçbir kişi ve makam kullanamaz, tutanağın yargıç tarafından sözlerimizin değiştirilerek yazdırıldığını gördüğümüz için sözlerimizi bizzat ve aynen yazdırmak istiyoruz, en baştaki talebimiz şunlardır.
  1. Duruşmanın başlangıç saati 09:45 olup, Baro görevlileri ve diğer avukat meslektaşlarımızın duruşmaya gelmesinin sağlanması için beklenmesi talebinde bulunduğumuzda davaya katılan vekilinin zamanım yok, beklemeyelim şeklinde itiraz hususunun tutanağa geçmesini istedik,
  2. Av. Meslektaşımızın adının tutanağa yazılmasının isterken itiraz edilip adını söylediğinde yargıç tarafından ayağa kalk şeklinde avukat meslektaşımızın ayağa kaldırıldığını gördüğünüz hususunun tutanağa yazılmasını istediğimiz bu hususlar tutanağa yazdırılmasında duruşma yargıcının buraya kavgaya mı geldiniz, demesi üzerine biz buraya kavgaya gelmedik, tutanağa olan bitenin aynen yazılmasını istiyoruz dememiz üzerine nasıl avukatsınız, şeklinde cevap vermiş olup, bu cevap üzerine ayağa kalkarak o sözü bize söyleyemezsiniz dediğimde ben o sözü söylemedim diyerek huzurdaki avukatlar ve tanıklar huzurunda bu olayların olduğunu gördük dedi
  • Bu beyanlar ( Sanık müdafii Av. Ömer Kavılı tarafından zabıt katibine yazdırıldı )
İddia makamından Yargıtay ilamına karşı görüşü soruldu, Yargıtay İlamına diyeceğim yoktur, bozulmaya uyulmasını talep ederiz, ayrıca yetki belgesinde ibraz etmeyen avukat olduğunu ve cübbesinin olduğunu beyan eden bu satırlardan önce dikte eden zatın duruşma saati olarak 09:55 belirttiği ancak duruşmanın tam saat 10:01’de yapıldığı, hususunda müdahil avukata da sorulmasını talep ediyorum dedi
  • İddia makamının beyanı doğrultusunda müdahil vekilinden duruşmanın başlama saati soruldu. Duruşmanın normal saat 10:00’ da başladı dedi
  • Hatta saat 10:00’ a meslektaşımız geldi dedi.
  • Yapılan incelemede duruşmanın saat 10:00’ da başladığı anlaşıldı.
  • Biz İddia makamının zat kelimesini kabul etmiyoruz. dedi
  • Kendisine yakışanı söylemiştir dedi
Ben mahkemenize yetki belgesini bilahare ibraz edeceğim siz de kabul edeceğim dediniz, dedi.. yazılıdır.
Tutanak altında imzası bulunan soruşturma ve duruşmada tanık olarak dinlenen tutanak yazıcısı Fatma Çavdar, tutanak içeriğini tekrar ettiğini belirtmiş ayrıca özetle; Sanığın olay günü Hakime usule uymadığını bildirerek kürsüye doğru yöneldiğini, yazdıklarının tutanağa geçirilmediğini ve bu gibi sözler söylediğini, iki elini öne doğru kaldırarak “ burası hukuk devletidir usule uyulmasını istiyorum” dediğini, iki eli önde kürsüye doğru bir kaç adım ilerlediğini, el kol hareketlerinde bir hakaret içeren durum olmadığını, kürsüyü basmak gibi bir davranışı olmadığını, sanık ile Hakim arasındaki sorunun sanık vekilinin ayağa kalkıp kalkmadığı nedenine bağlı olduğu, C. Savcısının sanığa “Zat” şeklinde ifadede bulunup bulunmadığını bilmediğini, Hakimin sözleri tutanağa geçtiğini, duruşmada paniklediği için fotokopi tartışmasını ve konunun diğer ayrıntılarının hatırlamadığını belirtmiştir.
Olay günü duruşma salonunda mübaşir olarak bulunan y z soruşturma aşamasında alınan beyanında özetle; Olay günü salonda mübaşir olarak bulunduğunu, salonda katılan vekil olarak bulunan sanık Ömer Kavılı ve Mahkeme Hakimim arasında sanığın duruşmanın ileri saate alınması konusunda talebi nedeniyle bir diyalog yaşandığını, Hakimin duruşmaya katılanları yazdırdığı esnada adını yazdırdığı Avukata “ kimin konuştuğu belli değil, kalkın da göreyim” demesi üzerine, sanığın sinirli ve yüksek sesle bağırarak ayaktaki bayan avukata “otur yerine” dediğini ve yine oturduğu yerden hakime hitaben “siz hangi hakla meslektaşımı ayağa kaldırıyorsunuz, bunun yasalarda yeri yok, Savcının da kalkması gerekir, onu da kaldırın” dediğini ve sürekli olarak dosyanın saatinde alınmadığıyla ilgili sözler sarf ettiğini, Hakimin sürekli kendisini ikna ettiğini, Hakimin “bir saat oldu daha Yargıtay ilamına karşı diyeceklerinizi beyan etmediniz” dediğinde sanığın sinirli bir şekilde yerinden kalkarak el kol hareketleri de yapıp kürsünün önüne giderek “benim söylediklerimi yazdırmıyorsunuz” deyip yüksek sesle bağırıp el kol hareketleri yaparak, sağ işaret parmağını indirip kaldırdığını, sözlerinin zapta geçmediğini iddia ettiğini, sonuç olarak kendisine yapılanların avukatlık onuruyla bağdaşmadığını söyleyip diğerleriyle birlikte salonu terk ettiğini beyan etmiş,
Talimatla Mahkeme huzurunda alınan ifadelerinde ise ; Benzer beyanları tekrar edip olayın üzerinden zaman geçtiğinden ayrıntıları hatırlamadığını söylemiş ayrıca; soruşturma aşamasındaki beyanlarına ek olarak sanık Ömer’in kürsüye doğru gelerek işaret parmağıyla “siz bana ne biçim avukatsınız diyemezsiniz” dediğini ve sanığın Mahkeme heyetine karşı el kol hareketi yaptığına ilişkin beyanını “…Yüksek sesle ve elinin işaret parmadığını hareket ettirmek suretiyle konuşuyor” şeklinde düzeltmek istediğini belirtmiştir.

Tanıklardan Av. Betül Gürsoy ; Olay günü davaya konu olan duruşmaya 5-10 dakika geç girdiğini, sanık Ömer Kavılı’nın Mahkemeyle bir usul tartışması yaşadıklarını gördüğünü, sanığın, sözlerinin tutanağa beyan ettiği şekilde geçirilmediğini iddia ettiğini,
Tanık Evren Çaylı; Olay günü duruşmada avukat olarak hazır bulunduğunu, sanığın dosyadan fotokopi alma taleplerine doğrudan bozma ilamına uyulup uyulmaması konusunda beyan tespitine geçildiğini, sanığın zapta yazılan “ bozma ilamına karşı bir diyeceğimiz yoktur” geçen beyana itiraz ettiğini ve bu nedenle Hakim ile aralarında diyalog oluştuğunu, sanığın hakaret oluşturacak bir söz sarf etmediğini, ayrıca duruşma yargıcının avukat Öykü Ergenekon’dan ayağa kalkarak konuşmasını istediğinde sanık Ömer Kavılı’nın buna itiraz ettiğini, sanığın konuşmalar sırasında bulunduğu yerden kürsüye doğru bir adım atmış olabileceğini, iki elinin havada göğüs hizasında olduğunu, savunmanın gerektirdiği hareketleri yaptığını, hakaret niteliğinde olmadığını, Hakimin, sanığa “nasıl avukatsınız” dediğini duymadığını ancak sanığın itirazı üzerine duruşma yargıcının ortamı yatıştırıp hakaret anlamında söylemediğini, duruşma savcısının sanığa “zat” dediğini de sanığın buna itiraz edip “biz avukat zat değiliz, aynen iade ediyoruz” diyerek cevap verdiğini,
Tanık Öykü Ergenekon beyanlarında özetle ; Davaya konu duruşmada sanık vekili olarak hazır bulunduğunu, Hakimin yoklama sırasında kendisinden ayağa kalkarak konuşmasını istediğini, zira; arkada olduğu için tam görünmediğini, bunun üzerine sanık Ömer’in Hakime itiraz ettiğini, bu olaydan önce sanığın usule ilişkin fotokopi talep etme şeklinde itirazları olduğunu, ayrıca bozma ilamına karşı diyeceğimiz yoktur şeklinde zapta geçen sözlere itiraz ettiğini, duruşma saati konusunda tartışma yaşandığını, Hakimin sanığa “nasıl avukatsınız dediğini duymadığını, C. Savcısının sanığa “zat” dediğini ve sanığın Savcıya “kötü söz sahibine aittir” anlamlı sözler sarf ettiğini, sanığın hakaret içerir bir söz veya beden hareketini görmediğini;
Tanık Yeşim Şamiloğlu; Olaya konu olan duruşmada avukat olarak bulunduğunu, başlangıçta duruşma saatiyle ilgili bir tartışma yaşandığını, akabinde sanık Ömer’in, Hakime ayakta yoklama yaptırma kararına itiraz ettiğini, daha sonra beyanların zapta geçmesiyle ilgili olarak itirazlarını bildirdiği, sözlerinin zapta doğru geçmediğini iddia ettiğini, zat tartışmasını hatırlamadığını, ancak sanığın C. Savcısına hitaben “avukat olarak bana bu şekilde hitap edemezsiniz” dediğini duyduğunu herhangi bir hakaret sözü işitmediğini beyan etmiştir.
Sanık ve Müdafileri müştekilerin dinlenmesini talep etmişleri ise de; kendilerine usulüne uygun davetiye çıkartılan müştekilerin CMK 235. maddesindeki yasal haklarını kullanarak duruşmaya katılmamaları, olayın birden fazla görgü tanığının bulunup mağdurların tek tanık olmamaları, kaldı ki; sahteliği ispatlanana kadar geçerli olan duruşma tutanağının onaylı suretinin varlığı karşısında mağdurların CMK 236. Maddesi uyarınca tanık sıfatıyla dinlenmek üzere zorla getirilmelerine gerek görülmediğinden, bu yöndeki taleplerin reddine karar verilmiştir.



Mahkememizce yapılan yargılamanın sonunda, her ne kadar; sanık Ömer Kavılı’nın, Kadıköy 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2007/817 Esasına kayıtlı davasının 24.10.2007 tarihli oturumunda sanık müdafii olarak hazır bulunduğu sırada Yargıtay bozma ilamına karşı diyecekleri sorulurken bulunduğu yerden kürsüye doğru yürüyüp Hakim ve C. Savcısına el kol hareketleri yaparak, yüksek bir sesle “siz duruşmaya saat 10:00 olmadan başladınız, ayrıca duruşmaya gelen avukatların isimlerini yazdırırken meslektaşıma ayağa kalkın dediniz. Hangi hakla meslektaşımım ayağa kaldırıyorsunuz. o zaman Savcı beyde kaksın, T.C. bir hukuk devletidir, yargıç tarafından sözlerimizin tutanağa değiştirilerek yazıldığını da gördüğümüz için sözlerimizi bizzat ve aynen yazdırmak istiyoruz” şeklinde sözler söyleyip tekrar söz alarak “duruşma usul ve yasalara aykırı olarak yapılıyor, hukukun ayaklar altına alındığı, yargılama kurallarının çiğnendiği, böyle bir faaliyeti adil yargılama hakkının ihlali niteliğinde gördüğümüzden kişisel ahlak ve onurumuz ve avukatlık meslek kuralları çerçevesinde duruşmayı terk ediyoruz” diyerek duruşmaya terk ettiği, bu suretle Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret ettiği iddiasıyla kamu davası açılmış ise de;
Sanığın sarf ettiği sözlerin bir arada değil duruşma içinde farklı aşamalarda söylediği, eylemlerinin usule ilişkin hukuki tartışma ve eleştiri niteliğinde olduğu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. Maddesine göre herkesin görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahip olup, bu hakkın kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir alma ve verme özgürlüğünü da içerdiği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtahatlarında da değinildiği gibi düşünce açıklamasının şok edici, sarsıcı olmasının ifade özgürlüğünün engellenmesine sebep olamayacağı, somut olayda sanığın sözlerinin ifade ediliş biçimi itibarıyla ağır eleştiri niteliğinde olduğu, el kol hareketleri yapıp sinirli bir biçimde kürsüye doğru yürümesinin ise duruşma disiplinin bozucu nitelikte resmi nezaket kurallarına uygun düşmeyen davranış biçimleri olup, CMK’ nun 203/2 maddesi uyarınca şahsın salondan Başkan emriyle çıkartılmasını gerektiren hareketler olduğu, bu hareketlerin arka arkaya ve yoğun olarak yapılmasının eylemin disiplin dışı hareket olma özelliğinden çıkıp, Ceza Hukuku anlamında hakaret sayılmasını gerektirmeyeceği hukuksal kanaatine varılarak müsnet suçtan sanığın beraatine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki yazılı hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen nedenlerle;
Sanığa yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeni ile CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca BERAATİNE
    • Yargılama giderlerinin kamu üzerine bırakılmasına,
Sanık kendisini vekille temsil ettirmiş olduğu anlaşılmakla 1.250,00 TL. Ücreti vekaletin hazineden alınarak sanığa verilmesine, dair,
Talep gibi 7 gün içinde Yargıtay da temyizi kabil olmak üzere sanık ve vekillerinin yokluğunda C. Savcısı Abdurrahman Üşenmez huzurunda, Hakim İbrahim Halil Şua’nın karşı oyuyla ve çokluğuyla verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 21.10.2009


Başkan 23137 Üye 38509 Üye 39842 Katip 110557




KARŞI OY: Sanık hakkında müdafii olarak girdiği duruşmada Mahkeme Hakiminin duruşmaya giren müdafilere yönelik ismini söyleyen ayağa kalksın şeklindeki uyarısı üzerine, ayağa kalkan avukat meslektaşına “Otur yerine” demek suretiyle uyarıyı hiçe saydırmaya çalıştığı, ardından da Hakime yönelik “siz hangi hakla meslektaşımı ayağa kaldırıyorsunuz” şeklinde bağırarak konuştuğu konuşurken kürsüye yöneldiği ve işaret parmağını da salladığı anlaşılmakla; süre gelen söz ve davranışlarının saygınlığı rencide edici ve aşağılayıcı mahiyette olup, eylemine uyan 5237 sayılı TCK!’nun 125/1-3a maddesi gereğince cezalandırılması gerektiği kanaati ile sayın çoğunluğun aksi yöndeki düşüncesine katılmıyorum. 21.10.2009


Katip 110557 Hakim 39842