Mesajı Okuyun
Old 25-06-2013, 23:22   #23
Av.Serap Kurtuldu

 
Varsayılan

Faiz talebinin başlangıcı hususunda birbiri ile çelişkiye düşen iki Yargıtay kararını aşağıda incelemenize sunuyorum:

T.C.


YARGITAY


13. HUKUK DAİRESİ


E. 2002/2896


K. 2002/4299


T. 17.4.2002


• İTİRAZIN İPTALİ ( Sözleşme İle Satın Aldığı Taşınmazın Tapuda Devrinin Mümkün Olmaması Sebebiyle Verilen Kaparo ve Harcamaların Tahsili İçin Yapılan Takibe İtirazın İptali İstemi )


• SATIM SÖZLEŞMESİNİN GEÇERSİZLİĞİ ( Taşınmaz Satımına İlişkin Yapılan Sözleşmede Resmi Şekil Şartlarına Uyulmasının Gerekmesi )


• TARAFLARIN ALDIKLARINI İADE YÜKÜMLÜLÜĞÜ ( Geçersiz Sözleşmenin Varlığı Halinde Tarafların Aldıklarını Birbirine Sebepsiz Zenginleşme Hükümleri Uyarınca İade Yükümlülüğünün Bulunması )


• SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME KURALLARI ( Resmi Şekilde Yapılmayan Sözleşme Uyarınca Tarafların Aldıklarını Sebepsiz Zenginleşme Kuralları Uyarınca İade Yükümlülüğünün Bulunması )


• SÖZLEŞMEDE ŞEKİL ŞARTI ( Taşınmazın Devrinin Verilmesi Amacıyla Yapılan Sözleşmenin Resmi Şekil Şartları Uyarınca Tapuda Yapılması Gerektiğinden Sözleşmenin Geçersiz Olması )


818/m.63,64,103,213


4721/m.706


2644/m.26



ÖZET : Taraflar arasında yapılan taşınmaz satışına ilişkin sözleşme, resmi şekilde yapılmadığı için geçersizdir. Geçersiz sözleşme ile taraflar aldıklarını birbirlerine sebepsiz zenginleşme kuralları gereği iade ile mükelleftir. Davacı ancak ödediği miktarın geri ödenmesini isteyebilir. Bunun dışında geçersiz sözleşmeye dayanarak yaptığı menfi zararını ve daha önce davalıyı temerrüde düşürmediğinden geçmiş günler faizini isteyemez.
DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı ile yaptıkları 22.1.2000 tarihli sözleşme ile taşınmazını satın almak için anlaştıklarını, sözleşme gereği davalıya 500.000.000 TL kaparo verdiğini, ayrıca 153.000.000 TL alım-satım vergisi yatırdığını ve taşınmazı 23.000.000 TL ile zorunlu deprem sigortası ile sigorta ettirdiğini, ancak davalının taşınmazı tapuda devretmesinin mümkün olmadığının ortaya çıktığını, bu nedenle davalıya verdiği kaparoyu ve taşınmaz için yaptığı harcamaları almak amacıyla yaptığı icra takibine davalının vaki itirazının iptalini istemiştir.
Davalı, davacının sözleşmeden caydığını, dolayısıyla sözleşme gereği verdiği kaparoyu isteme hakkı bulunmadığını, ayrıca yine sözleşme gereği davacının vergi ve deprem sigortası adı altında ödemiş olduğu paraları isteme hakkı da bulunmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, taraflar arasında yapılan sözleşmenin geçerli olmadığı, sözleşme resmi olarak tapuda yapılmadığı için herkes verdiğini geri iade ile zorunlu olduğunu, bu durumda davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına ve alacağın % 40 oranında inkar tazminatının tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının dayandığı ve taraflar arasında yapılan 22.1.2000 tarihli satış sözleşmesi geçersizdir. Sözleşme taşınmaz satışına ilişkin olup resmi şekilde yapılmadığı için M.K. 634, B.K. 213 ve Tapu Kaydının 26. maddeleri gereği geçersizdir. Geçersiz sözleşme ile taraflar aldıklarını birbirlerine sebepsiz zenginleşme kuralları gereği iade ile mükelleftir. Davacının bu sözleşme ile davalıya 500.000.000 TL ödediği sözleşmeden anlaşılmaktadır. Davacı ancak ödediği bu miktarın ödenmesini isteyebilir. Bunun dışında geçersiz sözleşmeye dayanarak yaptığı menfi zararını ve daha önce davalıyı temerrüde düşürmediğinden geçmiş günler faizini isteyemez. Bu nedenle mahkemenin, davacı tarafından yapılan icra takibine vaki itirazın 500.000.000 TL üzerinden iptaline ve devamına, vergi, sigorta parasıyla işlemiş faiz ile ilgili talebin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şeklide hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı lehine BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 17.4.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yukarıdaki karara göre faiz istenebilmesi için temerrüde düşürülmesi gerekir.
T.C.


YARGITAY


13. HUKUK DAİRESİ


E. 2011/16450


K. 2012/897


T. 24.1.2012


• HARİCEN DÜZENLENEN TAŞINMAZ SATIŞ SÖZLEŞMESİ ( Tapuda Resmi Satışın Yapılmadığı - Satış Tarihi İtibariyle Tapulu Olan Taşınmazın Satışına İlişkin Sözleşme Resmi Biçimde Yapılmadığından Hukuken Geçersiz Olduğu )


• TAPUDA RESMİ SATIŞIN YAPILMAMASI ( Satış Tarihi İtibariyle Tapulu Olan Taşınmazın Satışına İlişkin Sözleşme Resmi Biçimde Yapılmadığından Hukuken Geçersiz Olduğu )


• SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME ( Satış Tarihi İtibariyle Tapulu Olan Taşınmazın Satışına İlişkin Sözleşme Resmi Biçimde Yapılmadığından Hukuken Geçersiz Olduğu - Taraflar Sebepsiz Zenginleşme Hükümlerine Göre Karşılıklı Olarak Verdiklerini İade İle Yükümlü Oldukları )


• TAŞINMAZ SATIŞININ RESMİ ŞEKİLDE YAPILMAMASI ( Taraflar Sebepsiz Zenginleşme Hükümlerine Göre Karşılıklı Olarak Verdiklerini İade İle Yükümlü Oldukları - Davacı Satın Almış Olduğu Taşınmazı İade Etmeden Ödediği Satış Bedeli İçin Faiz Talep Edemeyeceği )


• DAVACININ ZİLYETLİĞİNDE BULUNAN TAŞINMAZ ( Davalılara İadesine Hükmedilen Alacağa Taşınmazın İadesi Tarihinden İtibaren Faiz Yürütülmesine Karar Verilmesi Gerektiği )


1512/m.60


2644/m.26


4721/m.706


818/m.213



ÖZET : Taraflar arasında haricen düzenlenen taşınmaz satış sözleşmesi nedeniyle, davacı tarafından davalılara ... TL ödendiği, ancak tapuda resmi satışın yapılmadığı anlaşılmakta olup, satış tarihi itibariyle tapulu olan taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersizdir. Bu durumda taraflar sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre karşılıklı olarak verdiklerini iade ile yükümlüdürler. Davacı, satın almış olduğu taşınmazı iade etmeden ödediği satış bedeli için faiz de talep edemez. Mahkemece ödenen satış bedelinin, denkleştirici adalete göre dava tarihi itibariyle ulaştığı alım gücü karşılığının tahsiline karar verildiğine göre, davacının zilyetliğinde bulunan taşınmazın da davalılara iadesine, hükmedilen alacağa taşınmazın iadesi tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesi gerekirken, açıklanan bu husus gözardı edilerek, taşınmazın iadesine karar verilmediği gibi, hükmedilen alacağa da dava tarihinden itibaren faiz yürütülmüş olması usul ve yasaya aykırıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükümün süresi içinde davalılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalıların murisinden davalılara intikal eden ... İlçesi, ... Köyü, ... mevkiinde bulunan ... ada ... parsel sayılı taşınmazı, 2.4.2006 tarihinde haricen düzenlenen satış sözleşmesi ile davalılardan satın aldığını, ancak taşınmazın tapuda devrinin yapılmadığı gibi, ödemiş olduğu 19.500,00 TL satış bedelinin iade edilmediğini, davalıların sebepsiz olarak zenginleştiklerini ileri sürerek, ödediği bedelin denkleştirici adalete göre ulaştığı alım gücü karşılığı tespit edilerek, satış tarihinden itibaren en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, 20.12.2010 tarihli ıslah dilekçesi ile de, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, talep miktarını bilirkişi raporuna göre belirlenen 30.212,42 TL’ye çıkarmıştır.
Bir kısım davalılar, davaya konu taşınmazın satış tarihinden itibaren davacı tarafından kullanıldığını, tapu devrini vermeye de hazır olduklarını savunarak, davanın reddini dilemişler, diğer bir kısım davalılar ise, davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulüne, 17.6.2010 tarihli bilirkişi raporunda belirlenen 30.212,42 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1- )Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- )Taraflar arasında haricen düzenlenen taşınmaz satış sözleşmesi nedeniyle, davacı tarafından davalılara 19.500,00 TL ödendiği, ancak tapuda resmi satışın yapılmadığı anlaşılmakta olup, satış tarihi itibariyle tapulu olan taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersizdir. ( MK.706, B.K. 213, Tapu K. 26 ve Noterlik K. 60 maddeleri )Bu durumda taraflar sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre karşılıklı olarak verdiklerini iade ile yükümlüdürler. Davacı, satın almış olduğu taşınmazı iade etmeden ödediği satış bedeli için faiz de talep edemez. Mahkemece ödenen satış bedelinin, denkleştirici adalete göre dava tarihi itibariyle ulaştığı alım gücü karşılığının tahsiline karar verildiğine göre, davacının zilyetliğinde bulunan taşınmazın da davalılara iadesine, hükmedilen alacağa taşınmazın iadesi tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesi gerekirken, açıklanan bu husus gözardı edilerek, taşınmazın iadesine karar verilmediği gibi, hükmedilen alacağa da dava tarihinden itibaren faiz yürütülmüş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükümün düzeltilerek onanması H.U.M.K.nun 438/7. maddesi gereğidir.
SONUÇ : 1. bent gereğince davalıların diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan sebeplerle temyiz edilen kararın "Hüküm" başlıklı bölümünün ( 1 )no’lu bendinde bulunan ( Açılan davanın kabulüne )sözlerinden hemen sonra gelmek üzere, ( taşınmazın davalılara iadesine )sözlerinin yazılmasına, aynı bendin 1. ve 2. satırında bulunan ( ...dava tarihinden itibaren... )sözlerinin karardan çıkarılarak, yerine ( ...taşınmazın iade tarihinden itibaren... )sözlerinin yazılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, 24.01.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Yukarıdaki karardan anlaşılan ise eğer taşınmazın fiili kullanımı alıcıya bırakılmamışsa, peşin ödemenin yapıldığı tarihten itibaren faiz talep edilebileceği yönündedir.