Mesajı Okuyun
Old 11-08-2011, 08:11   #5
av.elfida

 
Varsayılan

YARGITAY 11.HUKUK DAİRESİ
Tarih: 10.5.1999 Esas: 1999/3002 Karar: 1999/3787

Temyizden Sonra Davadan Feragat Edilmesi Halinde Karar Verme Görevinin Yerel Mahkemeye Ait Bulunduğu


Özet:Karar kesinleşinceye kadar davadan feragat edilebilir. Hüküm verildikten ve karar temyiz edildikten sonra feragat edildiği durumlarda bu konuda karar verme görevi yerel mahkemeye aittir. Somut olayda, temyiz dilekçesi verildikten sonra, davacı tarafça verilen dilekçenin vazgeçme dilekçesi mahiyetinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda feragat dilekçesi üzerine işlem yapılarak davanın reddine karar verilmek üzere yerel mahkeme kararının bozulması gerekir.


- 1086 sayılı HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU m.91,429

Taraflar arasındaki davanın Ankara Asliye 6. Ticaret Mahkemesi`nce görülerek verilen 23.1.1998 tarih ve 1994/867-1998/19 sayılı kararın Yargıtay`ca incelenmesi, davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi H. U. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra, işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı ile taraflar arasındaki 30.3.1990 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi`nden doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesinin 25. madde uyarınca ETKB`nin hakemliği yoluyla yapılması gerekirken, davalının çekişmeleri adli yargıya intikal ettirdiğini ve zararları konusundaki başvurulardan bir sonuç alamadıklarını ileri sürerek, anlaşmazlığın çözümünün Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı`nın hakemliğine tevdiini ve zarar ziyan karşılığı olarak fazlaya ilişkin hak saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 1.000.000.000 liranın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili söz konusu 25. maddeye göre Bakanlığın hakimliğine davacı tarafından müşterilerine satacağı elektrik enerjisi tarifelerinin belirlenmesinde anlamı sağlanamaması halinde başvurulabileceğini, sözleşmenin 39. maddesinde taraflar arasındaki anlaşmazlıkların çözümünde Ankara mahkemelerinin yetkili kılındığını ve davacının sözleşmeye aykırı davranışlarından doğan alacaklarının bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre, uyuşmazlığın hakeme tevdii isteğinin dayanaksız olduğu, munzam zararın talep edilebilmesi için öncelikle davacının davalıdan talep edeceği alacağın belirlenmiş olması gerektiği, oysa henüz mevcut olmayan bir alacakla ilgili munzam zarar davasının açılmasının mümkün görülmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiş, davalı vekili ise düzeltilerek onama isteğinde bulunmuştur.
1- Davalı vekilinin düzelterek onama isteğine dair dilekçesi usûlünce harçlandırılarak temyiz defterine kaydı yapılmadığından, bu istemin reddi gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin temyiz isteğine gelince, temyizden sonra davacı tarafça dosya içerisine ibraz edilen dilekçenin davadan vazgeçme mahiyetinde olduğu anlaşıldığından, karar kesinleşinceye kadar davadan feragat edilebileceğinden, hüküm verildikten ve karar temyiz edildikten sonra, davadan feragat hallerinde dahi bu konuda karar verilmesi görevi yerel mahkemeye ait olduğundan, mahkemece bu dilekçe uyarınca işlem yapılarak davanın reddine karar verilmek üzere mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 10.5.1999 tarihinde, oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
Tarih: 4.6.2003 Esas: 2003/9-429 Karar: 2003/390

Hüküm Temyiz Edildikten Sonra Feragat Edilmesi Halinde Yargıtayın Bu Hususta Mahkemece Bir Karar Verilmek Üzere Hükmü Bozmasından Sonra Mahkemece Karar Verilebilir



Özet:Hakim, hüküm kurup davadan el çektikten sonra kural olarak karar temyiz edilip bozulmadan ve bu suretle yargılamaya yeniden başlanmadan davanın esası hakkında hiçbir karar veremez. Hüküm temyiz edildikten sonra davadan feragat edilmesi halinde, feragat üzerine mahkemece kendiliğinden karar verilmeyerek Yargıtay`ın feragat konusunda mahkemece bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına dair vereceği kararından sonra dosyayı ele alabilir ve feragat nedeniyle davanın reddine karar verilebilir.


- 1086 sayılı HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU m.91,95,429

Taraflar arasındaki "tazminat, alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 1. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 14.5.2002 gün ve 1771-203 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 27.1.2003 gün ve 12781-784 sayılı ilamı ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davalılar vekili
Hukuk Genel Kurulu Kararı
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, tazminat ve alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar özel dairece davacının noterde imzası onanan ibraname ile davalıyı ibra ettiği anlaşıldığından hakkı ortadan kaldıran bu ödeme belgesinin değerlendirilmesi için bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hükmü davalılar vekili temyiz etmiştir.
Ne var ki direnme kararının temyizi aşamasında davacı ekinde noter tasdikli feragatname başlıklı belgeyi içeren 24.4.2003 tanzim, 16.5.2003 havale tarihli dilekçesi ile davadan ve haklarından feragat ettiğini bildirmiştir. Dilekçe ekindeki Ankara 42. Noterliğinin 29.4.2003 gün ve 9015 yevmiye nolu feragatname başlıklı ve davacının kimlik bilgilerini içeren belge de aynı mahiyettedir.
Hakim, gördüğü davada tahkikatı bitirip hüküm kurduktan sonra davadan elini çekmiş olur ve kural olarak dava sonunda verilen karar temyiz edilip bozulmadan ve bu suretle yargılamaya yeniden başlanmadan davanın esası ile ilgili hiçbir karar veremez.
Feragat, davayı kesin olarak sonuçlandıran bir hukuki neden olduğundan, hakim karar verdikten sonra dahi belgelendirilen feragat üzerine davanın bu nedenle reddine karar verebilir ise de, Yargıtay uygulamalarında (örneğin Hukuk Genel Kurulunun 21.10.1981 günlü 1981/2-551, 1981/683 ve 2.6.1982 günlü, 1982/376-547 sayılı kararları ile 11.4.1940 günlü ve 1939/15-1940/70 sayılı tevhidi içtihat kararının gerekçesinden esinlenen uygulama) hüküm temyiz edildikten sonra vaki feragat üzerine mahkemece kendiliğinden bir karar verilmeyerek Yargıtay`ın bu konuda (feragat konusunda) mahkemece bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına dair verilecek kararından sonra ancak dosyayı ele alabilir ve feragate dayanarak davayı reddedebilir. Bunun mantıki sonucu olarak ve esasen HUMK.`nun 432. maddesinin 3. fıkrasında yer alan nedenlerden olmadığı cihetle mahkemece bu aşamada temyiz isteminin reddine de karar verilemez.
Bu itibarla; davacının yukarıda açıklanan feragat beyanı konusunda bir karar verilmek üzere direnme kararının bozulması gerekir.
SONUÇ: Davacının ekinde noter tasdikli feragatname başlıklı belgeyi içeren 24.04.2003 tanzim, 16.5.2003 havale tarihli dilekçesi ve bu dilekçe ekindeki Ankara 42. Noterliğinin 29.4.2003 gün ve 9015 yevmiye nolu feragatname başlıklı belge üzerine gerekli karar verilmek üzere davanın esası hakkında verilen kararın BOZULMASINA, bozma nedenine göre temyiz dilekçesinde değinilen hususların incelenmesine yer olmadığına HUMK.`nun 428-429. maddeleri uyarınca 4.6.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.