Mesajı Okuyun
Old 12-05-2008, 09:32   #9
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. S. Karaca
Dava tarihi (örneğin) : 01.01.2008
Dilekçede sözü edilmeyen
ancak kişilik haklarına saldırı
niteliğindeki olayın cereyan edişi : 25.11.2007
Öğrenme tarihi : 01.02.2008 ise buradaki durum HGK kararındaki ayrık durumu mu yansıtır, yoksa farklı bir kurguya mı kafa yormalı?

Saygıdeğer meslektaşım,
Sizin de bildiğiniz üzere, varlığı dava tarihinden sonra öğrenilen bir vakıa söz konusu ise HUMK uyarınca bu vakıanın yeni deliller ile ispat edilebilmesi mümkün.(Yani sadece yeni vakıanın ileri sürülmesi açısından düşünecek olursak ıslah yoluna gidilmesine dahi gerek yoktur)Tabii burada davanın ya da savunmanın genişletilmesi yasağı içerisinde hareket edilmelidir. Yukarıdaki örneğinizde dava tarihinden sonraki bir zamanda öğrenme söz konusu olduğuna göre davanızda yeni deliller ile bu vakıayı ispat edebilir; bu vakıanın ispatı için ikinci bir tanık listesi dahi verebilirsiniz. Ancak şu var ki yeni öğrenilen vakıa neticesinde davanızı tazminat miktarı yönünden ıslah etmedikçe ya da yeni bir dava ile saklı tutmuş olduğunuz maddi tazminat miktarını talep etmedikçe, sonradan öğrenilen vakıanın görülmekte olan davada ispat edilmiş olmasının, tazminat miktarları açısından pratik bir yararı olmayacaktır. Zira görülmekte olan davada hakim zaten kendi kendine talepten fazlasına hükmedemeyecektir. HGK kararında aşağıda alıntıladığım bölümden de anlaşılacağı üzere,davacının talebi, vakıanın sonradan öğrenildiğini ispat edememiş olması nedeniyle reddedilmiştir. Hukuk mantığı çerçevesinde düşündüğümüzde de yeni öğrenilen vakıanın kişinin elem ve ızdırabını artırması mümkün olup daha önce bilinen vakıalar dahilinde talep edilmiş olan manevi tazminat miktarının, yeni öğrenilen vakıanın yarattığı manevi acı, elem ve ızdırabı dindirecek boyutta olmaması muhtemeldir. (Dip not: Esasen manevi acıların para ile dinebileceğine de inanmıyorum...)

Alıntı:

Somut olayda davacı, dava dilekçesinde 40.000.000.000 TL. manevi tazminat isteminde bulunmuş; daha sonra 01.07.2002 günlü dilekçesiyle manevi tazminat isteğini 140.000.000.000 TL. olarak ıslah etmiştir. Mahalli mahkemece;Davacının, dava açtıktan sonra davalının başka bir kadınla birlikte yaşadığını öğrendiğini, bu nedenle manevi tazminat isteğini artırdığını direnme gerekçesinde ileri sürmüşse de, bu iddianın doğru olmadığı tanık D. A. 'ın sözlerinden anlaşılmaktadır. Davacının kardeşi olan tanık D. A. <... Davacı, evliliği kurtarmak için dava açılıncaya kadar gayret sarf etti; ancak, davalının başka bir kadınla ilişkisi olduğunu öğrendi. Bu nedenle bu dava açıldı...> sözleriyle davacının dava açmadan önce, davalının başka bir kadınla ilişkisi olduğunu bildiğini açıkça vurgulamıştır.
Yeni bir olayın varlığının sonradan öğrenilmesi de söz konusu değildir.
O halde, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.