Mesajı Okuyun
Old 30-07-2020, 12:12   #3
Av. Suat

 
Varsayılan

Yargıtay bunu kısmi feragat olarak kabul ediyor.
Islah ile de yapılamayacak bir işlem demekte..

T.C.YARGITAY18. HUKUK DAİRESİE. 2002/5813K. 2002/6818T. 13.6.2002
• TALEP SONUCUNU AZALTMA TALEBİ ( Islah Yoluyla Da Olsa Kısmi Feragat Sayıldığı - Kamulaştırma Bedelinin Arttırılması /

ÖZET : Bedel artırımı davasında tüm delillerin toplanmasından sonra yapılan davacının talep sonucunu azaltma talebi, bir usul işlemi olmayıp maddi hukuka konu kısmi feragattir. Davacının talep sonucunu azaltma talebi, karşı tarafın iznine bağlı olmadan yapılabilecek bir talep olduğundan, davayı genişletme veya değiştirme sayılmaz ve bunun için ıslah yoluna başvurulmasına gerek yoktur.

DAVA : Dava dilekçesinde kamulaştırma bedelinin arttırılması ile faiz ve masrafların davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
......
2- Son bilirkişi kurulunun raporunu mahkemeye vermesinden ve tüm delillerin toplanmasından hemen sonra davacı vekili, 4.2.2002 tarihinde mahkemeye verdiği dilekçe ile davasını ıslah ettiğini belirtip 30.000.000.000 TL olarak istediği bedel artırımını 18.500.000.000 TL ye indirdiğini belirtmiş, davacının bu istemi mahkemece de ıslah olarak değerlendirilip kabul edilmiştir.
HUMK'nun 83.maddesine göre iki taraftan her biri usule ilişkin olarak yaptığı işlemi tamamen veya kısmen ıslah edebilir. Yani düzeltebilir. Bu niteliği itibariyle ıslah, gerçeğin meydana çıkması bakımından öğretide faydalı bir müessese olarak kabul görmektedir. Islah, HUMK'nun 185.maddesinde açıklanan ve bir tarafın izni olmaksızın diğer tarafın gerçekleştiremeyeceği işlemlerin yapılmasına olanak sağlayan istisnai bir usul işlemidir.
Bu olayda davacı vekili, hak ettiğinden daha yüksek bir talepte bulunduğunu Bilirkişilerin mahkemeye verdikleri son raporla fark edip ret ve kabul oranına göre davalı idare lehine ödemesi gereken vekalet ücretini daha az bir seviyeye indirmek için bu yola başvurmuştur.
Islah, yasanın başka bir imkan tanımadığı hallerde zorunlu olarak başvurulan bir usul işlemidir. Bu işlemlerin bir kısmı HUMK'nun 185. maddesinde sayılmıştır. Bir taraf diğer tarafın izni olmadan davayı takipten sarfınazar edemeyeceği, iddianın ve savunmanın değiştiremeyeceği ve genişletemeyeceği kurallarını bunlar arasında sayabiliriz.
Davacının buradaki talebi, bir usul işlemi olmayıp maddi hukuka taalluk eden kısmi feragattir. Doktrinde buna talep sonucunun daraltılması ( azaltılması ) da denilmektedir. Davacının talep sonucunu azaltması, davayı genişletme veya değiştirme sayılmaz. Tam veya kısmi feragat için karşı tarafın iznine ve ayrıca bunun için ıslah yoluna başvurulmasına gerek yoktur ( Baki Kuru- Hukuk Muhakemeleri Usulü- altıncı baskı cilt IV sayfa 4048-4049 ). Dolayısıyla davacı vekilinin bu isteminin, ıslah müessesinin mahiyetiyle bağdaşır bir yönü de bulunmamaktadır. Mahkeme, işlemin bu niteliğini belirlemede hataya düşmüştür. Kural olarak karşı tarafın iznine bağlı olmadan düzeltilecek işlemler ve yapılacak talepler için ıslah yoluna başvurulmaz.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere mahkemece, davacı vekilinin istemi, tüm deliller toplandıktan sonra yapılan kısmi bir feragat olarak kabul edilip, Avukatlık Yasasının 168 ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7. maddeleri uyarınca 30.000.000.000 TL üzerinden nispi vekalet ücretinin tamamına hükmedilmesi gerekirken davacının yaptığı işleme yanlış anlam verilmek suretiyle eksik avukatlık ücretine karar verilmesi, doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.6.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.