Mesajı Okuyun
Old 25-09-2006, 22:44   #9
mutlakadalet

 
Varsayılan

Hırsızlık
MADDE 141. - (1) Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.
Sayın Bahadır Büyükavcı öncelikle size olayı tekrar okumanızı tavsiye ederim. Şayet olayı çok iyi okuduğunuza inanıyorsanız TCK'nun malvarlığına karşı işlenen suçlar bölümünde düzenlenmiş olan hırsızlık suçuna ilişkin maddeyi gözden geçirmenizi öneririm.
Alıntı:
Yazan: bahadir_buyukavci
Depo olayında depo sahibi daha önceden planlanan şekilde depodaki malları çalmayı düşünmüştür.
TCK'nun 141.maddesinde; hırsızlık suçu için kendisine ait olmayan taşınır bir malı yarar sağlamak amacıyla bulunduğu yerden almak ibaresi vardır.
Şimdi depo sahibi; depodaki malları çalmayı mı düşünmüştür, yoksa depodaki malların çalınmasına yardım etmeyi mi düşünmüştür ? Benim okuduğum kadarıyla depo sahibi kapıyı açık bırakarak malların çalınmasına yardım etmeyi düşünmüştür. Yani olayda depo sahibinden başka birileri de var. Yani bu suç iştirak halinde işleniyor. Elinize herhangi bir Ceza Hukuku kitabını alıp, iştirake ilişkin unsurlara baktığınızda iştirak iradesinin de olması gereken unsurlardan biri olduğunu göreceksiniz. Peki iştirak iradesinden maksat nedir? İştirak iradesinden maksat şudur ki bir suça iştirak eden kimse başkası ile hareket ettiğinin bilincinde olmalıdır. Olayımıza baktığımızda -yukarıdaki tüm mesajlarımda da belirttiğim üzere- depo sahibi kendi arkadaşları ile hareket ettiğinin bilincinde, farklı bir gruba yardım ettiğinin bilincinde değil. Bundan dolayı yani iştirak iradesinin yokluğundan dolayı da iştirak halinde hırsızlıktan değil, kendi yaptığı davranış hangi suça vücut veriyor ise ondan sorumlu olacaktır. Tam bu noktada sizin savınız ise şu yönde:
Alıntı:
Yazan: bahadir_buyukavci
Ancak suç ortakları tesadüfen değişmiştir.Bu değişim greksiz bir sapma olduğu için depo sahibi iştarak eden sıfatıyla sorumlu olmalıdır.
Sanırım burada yeni bir doktrin oluşturdunuz; çünkü hata ve sapma hallerini Ceza Hukuku derslerinde görürken hırsızlığa ilişkin olarak hata, sapma halini hocalarımdan işitmedim. Şahısta hatayı, tek-çok sonuçlu sapmayı, nedensellik bağında sapmayı duydum; ama sizin dediğiniz şeyi ilk defa duyuyorum. Nitekim son yazınızda verdiğiniz örneğin de olayımızla alakasını çözmüş değilim. Son yazınızda verdiğiniz örnekte şahısta hata söz konusudur. Sizin de malumunuzdur ki şahısta hata esasa etki etmez; yani kişi neticesinde hedef aldığı insanı öldürmek için bir iradeye sahip oluyor ve o insanı öldürüyor; dikat edersiniz ki bizim olayımız bu olaya benzememektedir. Depo sahibi, sizin verdiğiniz örnekteki fail A gibi mağdurlarda bir karışıklık yaşamıyor. Depo sahibi yardım ettiği kişilerle ilgili olarak hata yaşıyor. Şimdi sizin vermiş olduğunuz örnekteki şahısta hatayı kendisi ile alakası olmayan bir olaya taşıyabilir miyiz? Bu konuda sağlam delilleriniz varsa dinlemek isterim.
Not:
Alıntı:
Yazan: bahadir_buyukavci
...hükmünden sorumlu tutmak ona verilecek en güzel ödül olacaktır.
Sizin: "Güveni kötüye kullanma suçundan sorumlu tutarsak ona güzel bir hediye vermiş olmaz mıyız şeklinde kaygılarınız vardı." Şimdi dikkatimi çekti. Hırsızlık suçuna verilen ceza 1-3 yıl arası iken, güveni kötüye kullanma suçuna verilen ceza 1-7 yıl arası
Saygılarımla...