Mesajı Okuyun
Old 08-12-2010, 01:18   #11
alp213128

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
11. CEZA DAİRESİ
E. 2009/1502
K. 2009/14472
T. 20.11.2009
DAVA : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan şüpheliler Mahmut ve D.Ali haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 27.06.2008 tarihli ve 2008/25890 soruşturma, 2008/22666 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Üsküdar İkinci Ağır Ceza Mahkemesi başkanınca verilen 05.09.2008 tarihli ve 2008/871 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelenerek: Dosya kapsamına göre, finansal kiralama sözleşmesi ile devredilen malların sözleşme sona ermesine rağmen iade edilmediği iddiası ile ilgili müşteki vekilinin dilekçesi üzerine hiçbir soruşturma işlemine girişmeden olayın hukuki mahiyette olduğu gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 160. maddesinde yer alan "Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet Savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet Savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, Yargıtay Dördüncü Ceza Dairesi'nin 14.11.2007 tarihli ve 2007/9636-375 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, Cumhuriyet Savcısının 5271 sayılı Kanun'un kendisine yüklediği soruşturma görevini hiç yerine getirmediği, ortada kanuna uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan Kanun'un 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca, anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 19.01.2009 gün ve 2008/17-24 sayılı kanun yararına bozmaya atfen Yargıtay C.Başsavcılığı'nın 29.01.2009 gün ve KYB.2009-18960 sayılı ihbarnamesiyle Daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla incelenip gereği görüşüldü:

KARAR : Ayrıntıları Ceza Genel Kurulu'nun 04.12.2007 gün ve 2007/2-247/257 sayılı kararında açıklandığı üzere, 5271 sayılı CMK'nın 160. maddesinin birinci fıkrası uyarınca; ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenen Cumhuriyet Savcısı, kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlamak, aynı maddenin ikinci fıkrası gereğince de maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almak ve şüphelinin haklarını korumak ile aynı Kanun'un 170. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca da soruşturma evresi sonucunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa iddianame düzenlemek, aksi halde de 172. madde gereğince kovuşturmaya yer olmadığına karar vermek yükümlülüğü altındadır.

Cumhuriyet Savcısının kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararına karşı yapılacak başvuru yöntemi de CMK'nın 173. maddesinde düzenlenmiş olup, itiraz mercii olarak öngörülen ağır ceza mahkemesi başkanının itirazı yerinde bulması halinde Cumhuriyet Savcısının iddianame düzenleyerek mahkemeye vereceği, itirazın haklı bulunmaması halinde de istemin gerekçeli olarak reddolunacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak bu hükümlerin uygulanabilmesi için Cumhuriyet Savcısının kanuna uygun bir soruşturma yapmış olması zorunlu olup buna karşın, Cumhuriyet Savcısının CMK'nın kendisine yüklediği soruşturma görevini hiç yerine getirmediği, ortada kanuna uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumlarda, itirazı inceleyen merciin, Cumhuriyet Savcısının CMK'nın 160 ve devamı maddeleri uyarınca soruşturma yapılmasını sağlamak amacıyla itirazın kabulüne karar vermesi gerekmektedir.

SONUÇ : İncelenen dosya içeriğine göre; şüphelilerin, şikayetçi şirket ile kendi aralarında imzaladıkları finansal kiralama sözleşmesi gereğini yerine getirmedikleri gibi, sözleşmenin şikayetçi şirket tarafından tek taraflı olarak sona erdirilmesine karşın suça konu malları da teslim etmemek suretiyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediklerinin iddia olunması karşısında; hiçbir soruşturma yapmaksızın kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmakla, itirazın bu nedenle kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsiz olup, yasa yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarname içeriği bu itibarla yerinde görüldüğünden, Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 27.06.2008 gün ve 2008/25890 soruşturma, 2008/22666 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik vaki itirazın reddine ilişkin mercii Üsküdar İkinci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığınca verilen 05.09.2008 gün ve 2008/871 değişik iş sayılı kararın CMK'nın 309. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), müteakip işlemlerin 5271 sayılı CMK da gözetilerek mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 20.11.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.