Mesajı Okuyun
Old 31-03-2003, 16:51   #2
DenizSu

 
Varsayılan

Merhaba,

Ben hukukçu değilim. Ama bana üniversitede hukuk kapsamındaki dersde şunu öğrettiler. Sanırım yargıç buna dayanarak karar verir ve ozel olarak babalığın tespiti değil, henüz hukuğun kapsamadığı ancak yaşama geçmiş her olayda başvuracağı ilke budur.
Hukukçu olmayarak konuya karışmamı hoşgöreceğinizi bekliyor ve söyleyeceğim ilkeyi benden çok daha iyi bildiğinizi ama yazılı yasa ve usullere odaklandığınızı düşünüyorum.

Hukukçu olduğunuzdan babalığın "zorla" tesbiti yönünden boşluk olduğunu söylediğinizi ve bunun doğru olduğunu varsayıyorum.

Bize öğretilen kural, çok özetle, şuydu, "Yargıç, öncelikle yazılı kanunlara göre karar verir, eğer yazılı kanun yoksa genel temayüllere göre karar verir, eğer genel temayül yoksa gelenek göreneklere göre karar verir, eğer gelenek görenek yoksa kamu vicdanına göre karar verir, eğer kamu vicdanı oluşmamışsa kendi vicdanına göre karar verir".

Bu ilkeye göre , kanımca hakim babayı zorla getirtip vucudundan iğne ile kan, keserek saç, tırnak alarak DNA tesbit işlemine karar verebilir. Bunun için kendi vicdanına başvurmadan önce genel temayüller izin vermekte fikrimce. Bu kadarcik örnek almanın kişinin vucuduna zorla uygulama yapmak (iskence) kapsamında görülmesi, aslında baba olduğu iddiasındaki adayın gereksiz ve kasıtlı olarak testten kaçınarak bir cocuğu mağdur etmesi fırsatını doğurur ki bu hakkaniyetle bağdaşmaz.
Zorla bulunduğu yerden aldırılması boyutundan bakacak olursak, zorla anne veya babasıyla gorusturulmek icin mal gibi haczettirilen cocukların haklarını ne oluyor? Bence bu olayda magdur cocuktur ve baba olduğu iddia edilen kisi iyiniyetle testi kabul etmelidir, bugun bu test hatasız %99,9 dogru sonuc vermektedir, baba degilse kacinmasi anlasilamaz. Ornek vermenin eziyetli yani yoktur. Dolayısı ile kendi rızası ile ornek vermemesi iyiniyet kuralları ile bagdasmamaktadır. Olayı, polis copu boyutuna tasirsak sapla samanı karıştırmış oluruz.

Saygılar