Mesajı Okuyun
Old 05-04-2020, 23:08   #9
serdarserdar

 
Varsayılan

İyi akşamlar. Konuyu gördüm. Netliğe kavuşturulmadığı için yardımcı olmak istedim.

Size vasiyetnamenin tenfizi davası açtıkları zaman kesin bir şekilde tenkis defini "defi olarak" MK.571'e göre ileri sürebilirsiniz. Defi olarak ileri sürülünce mahkeme hem tenfiz hem de tenkise yönelik bedelin tahsiline kararı verecektir.

Ayrıca haklılık durumuna göre harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmolunur. Özellikle bu hususları belirten Yargıtay kararını (ilk karar) ekliyorum.






T.C.
Yargıtay
3. Hukuk Dairesi
Genişlet + -

Esas No:2016/11062
Karar No:2018/4383
K. Tarihi:

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki vasiyetnamenin tenfizi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 10.04.2018 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davacılar vekili Av.... geldi. Karşı taraf davalı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin daha derinlemesine incelenmesi ve bu konuda bir araştırma yapılması gerektiği heyetçe zorunlu görüldüğünden, Yargıtay Kanunu'nun 24/1 ve Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 21/3 maddeleri uyarınca görüşmenin 24.04.2018 gününe bırakılması uygun görüldü. Belirli günde dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I



Davacılar; murisleri babaları Zikri Kutlu tarafından, ... 20. Noterliğinin 3425 yevmiye numaralı ve 01/02/2008 tarihli vasiyetnamesi ile sahibi bulunduğu ... ili, 1. .... mahallesinde bulunan 596 ada 14 parselde kayıtlı 14/177 arsa paylı 3. Kat 7 bağımsız bölüm nolu taşınmazın tamamı ile ... ili, ... ilçesi, .... , İskele mahallesinde bulunan 6787 parsel nolu 1/84 arsa paylı zemin ve 1. Kat 3. Bağımsız bölüm nolu taşınmazın tamamı olmak üzere iki adet taşınmazının eşit olarak hak sahibi olmak üzere çocukları davacılara vasiyet ettiğini, murisleri babalarının 04/09/2009 tarihinde vefat ettiğini, ... 4. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 26/01/2010 tarih 2009/1824 Esas 2010/33 Karar sayılı ilamı ile vasiyetnamenin açılıp okunduğunu ileri sürerek söz konusu vasiyetnamenin tenfizini talep ve dava etmişlerdir.

Davalı süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmamış, davalı vekili 13/09/2012 tarihli ön inceleme duruşmasında; davalının murisin 2. eşi olduğunu, murisin vasiyetname düzenleyip bütün mal varlığını çocuklarına bıraktığını, eşini mirastan mahrum bırakmak için vasiyetname düzenlendiğini, davalının yasal miras hakkının saklı olduğunu, saklı payın hüküm altına alınmasıni istediklerini belirterek tenkis talebinde bulunmuştur.

Mahkemece; murisin tenkis talebinde bulunan davalının saklı payını ihlal ettiği ve vasiyetnamenin öncelikle tenkisinin gerektiği, tenkis miktarının 65.276,49 TL olarak belirlendiği, davacıların mülkiyet yönünden yönünden kullanılan tercih hakkı nedeni ile sabit tenkis oranına göre belirlenen bedelin depo edilmesi hususunda davacılar vekiline süre verildiği, belirtilen süre içerisinde bedelin depo edilmediği gerekçesiyle davacıların vasiyetnamenin tenfizine ilişkin taleplerinin davalının saklı payına isabet eden kısmı hariç olmak üzere kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-) Dava, vasiyetnamenin tenfizi ile vasiyetnameye konu taşınmazların muris adına olan tapu kaydının iptali ve davacılar adına tescili istemine ilişkindir.

Temyize konu uyuşmazlık; davalının, tenfiz davasının yargılaması sırasında ön inceleme duruşması sırasında ileri sürdüğü tenkis def'ini savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında ileri sürüp süremeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Davaya cevap bir süreye tabidir. Davalı bu süre içinde cevap dilekçesini vermelidir. Yazılı yargılama usulünde, kendisine dava dilekçesi tebliğ edilen davalı, kural olarak iki haftalık sürede cevaplarını mahkemeye sunar. Davalı, davacının verdiği cevaba cevap dilekçesinin kendisine tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde ikinci cevap dilekçesini mahkemeye sunabilir.

İkinci cevap dilekçesinin verilmesinin en önemli sonucu, davalının, davanın bu aşamasından sonra, savunmasını genişletmesinin ve değiştirmesinin yasak olmasıdır. Bu çerçevede davalı, davacının açık muvafakatı olmaksızın savunmasını genişletemez veya değiştiremez. Uygulamada buna savunmayı genişletme ve değiştirme yasağı denilir.

6100 sayılı HMK'nun 141 .maddesine göre; Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia ve savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler.

TMK. 571/son maddesine göre; Tenkis iddiası, def'i yoluyla her zaman ileri sürülebilir. Vasiyetnamenin tenfizi davalarında da tenkis def'i her zaman ileri sürülebilir.

Ancak TMK'nun 571/son maddesinde tenkis iddiasının def'i yoluyla her zaman ileri sürülebileceği hükmü, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda düzenlenen savunmanın genişletilmesi yasağını ortadan kaldırıcı nitelikte değildir.

Davalının cevap süresi içerisinde bildirmediği, ön inceleme aşamasında davalı tarafça ileri sürülen tenkis def'i'ne karşı, davacı tarafın açık muvafakatinin bulunmadığı hususu gözden kaçırılarak, savunmanın genişletilmesi kapsamında kalan davalı tarafın tenkis def'inin mahkemece dikkate alınarak sonucu dairesinde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

2-) Bozma nedenine göre, davacı tarafın sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenlerle davacı tarafın sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,1.630 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.04.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.



T.C.
Yargıtay
3. Hukuk Dairesi
Genişlet + -

Esas No:2018/5638
Karar No:2018/12761
K. Tarihi:

MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki vasiyetnamenin tenfizi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde bir kısım davalılar vekili ... ve davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dilekçesinde; davacıya vasiyet edilen (540 parseldeki 1/2 hissenin) taşınmazın vasiyetname doğrultusunda davacı adına tescilini talep etmiştir.

Davalılardan ... vekili cevabında; düzenlenen vasiyetname ile murisin, sahibi bulunduğu taşınmazı diğer çocukların ve eşinin saklı paylarına müdahale edecek şekilde oğlu olan davacıya bıraktığını, iradesini serbestçe yansıtmadığını, şekil şartlarını bünyesinde bulundurmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmü davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2013/11448 esas 2013/14728 karar sayılı 24/10/2013 tarihli ilamıyla;

TMK. 571/son maddesine göre; Tenkis iddiası, def'i yoluyla her zaman ileri sürülebilir

Vasiyetnamenin tenfizi davalarında da tenkis def'i her zaman ileri sürülebilir.

Somut olayda; davalı vekilinin cevap dilekçesinde belirtilen saklı paya müdahale edecek şekilde oğlu olan davacıya taşınmazını bıraktığı beyanın değerlendirilerek tenkis def'i ile ilgili olumlu-olumsuz bir karar verilmeden yazılı şekilde eksik inceleme ve araştırma ile hüküm tesisi doğru görülmemiş, gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.

Söz konusu bozma ilamı uyarınca mahkemece; davanın kabulü ile taşınmazın muris adına &½ hissesinin vasiyetname doğrultusunda tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, miras bırakanın ölüm tarihi itibariyle davacıya vasiyetname ile yapılan kazandırım ile davalıların ihlal edilen saklı paylarını davalı ... yönünden 15.000,00TL, davalılar ..., ..., ..., ..., ... ve ... yönünden ayrı ayrı 813,40'ar TL'nin bu bedele ilişkin olarak hesaplanacak faizleri ile birlikte isimleri belirtilen davalılara ödenmesine, davalı müteveffa ... yönünden miras bırakanın ölüm tarihi itibariyle davacıya vasiyetname ile yapılan kazandırım ile ihlal edilen saklı payı yönünden mirasçılarına miras payı oranında belirtilen bedele ilişkin olarak hesaplanacak faizleri ile birlikte ödenmesine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili ve bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davalı ... haricindeki davalıları sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-) Dosyanın incelenmesinde; mahkemece verilen ilk hükmün davalı ... yararına tenkis def'inin incelenmesi yönünde bozulduğu, bozma sonrası tüm davalılar yararına tenkis defi ileri sürülmüş gibi tenkis hükmü kurulduğu görülmektedir.

O halde; mahkemece, savunmanın genişletilmesi kapsamında kalan davalı ... haricindeki davalıların tenkis def'inin ve tenkis defi ileri sürmeyen davalılar yönünden mahkemece tenkis oranı dikkate alınarak sonucu dairesinde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

3-) Tereke mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur.

Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir.

Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur.

Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir. (TMK m.565) Miras bırakanın TMK'nin 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.

Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK'nin 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK'nin 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.

Davacıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davacıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK m.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.

Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. O zaman davalıdan tercihi sorulmak, sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, mirasın açıldığı gündeki değerleri, o günden karar gününe kadar geçen süre içindeki toptan eşya fiyat endeksleri ile, bu süre içinde oluşan nitelik ve imar değişikliği gibi fiyata etkili özel unsurlar ve hakkaniyet kuralları dikkate alınıp, değer hakim tarafından belirlenmeli ve davacıya fazla verilen taşınmazın değerinin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak nakdin ödetilmesine karar verilmelidir.

Dosya içeriğinden; tercih hakkına yönelik belirlemede bulunulmadığı gibi taraflarca da tercih hakkı yönünden bedelin esas alındığı, bu kapsamda yargılama sırasında tenkis oranına ilişkin alınan bilirkişi raporu doğrultusunda ölüm tarihi esas alınarak ihlal edilen saklı pay oranının tenkisine karar verildiği, tenkise ilişkin hesaplama kurallarının uygulanmadığı,

yukarıda açıklanan yönteme göre düzenlenen nihai nitelikte sonuç ortaya çıkmadığı anlaşılmaktadır.

O halde, mahkemece; tenkis hesabı konusunda açıklanan bu ilkeler esas alınarak ve bu şekilde bir inceleme yapılmak suretiyle, davalı ... bakımından saklı payının ihlaline ilişkin tenkis hükmü kurulması gerekirken, tenkise tabi taşınmaz yönünden murisin ölüm tarihindeki değeri üzerinden tenkis hesabına hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

4-) Dava; vasiyetnameni tenfizi talebi ile açılmış, yargılama sırasında tenkis def'i ileri sürülmüştür. Vasiyetnamenin tenfizine ilişkin davalar ayni bir hak bahşeder nitelikte olduğundan nispi harca tabidirler. Buna göre, mahkemece, vasiyete konu taşınmazın bilirkişi raporu ile belirlenen değeri üzerinden peşin nispi harcın tamamlanması için davacı tarafa süre verilmesi, harcın tamamlanması halinde işin esasının incelenmesi gerekir.

Aynı zamanda tenkis def'i de ileri sürülmekle; kabul edilen tenkis miktarı yönünden de davalının haklılığı ortaya çıkmaktadır.

Yargılama sırasında, miktar belirtilmeden bilirkişi raporunda belirtilen miktar üzerinden harcın tamamlatılması için süre verildiği, davacı tarafça harç ikmali yapıldığı, yargılama sonunda ise kabul edilen tenfiz değeri açıklanmadan hüküm kurulduğu belirlenmektedir.

O halde; mahkemece; vasiyetnamenin tenfizi ve tenkise yönelik bedel tahsiline ilişkin aynı zamanda hüküm kurulacağından, vasiyete konu taşınmazın değerinden kabul edilen tenkis miktarının indirilmesi suretiyle belirlenen miktar üzerinden harcın tamamlatılması, yargılama sonunda ise haklılık oranına göre harç, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken; yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı ... haricindeki davalıların temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacı yararına, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle davalı ... yararına, dördüncü bentte açıklanan nedenlerle davacı ve davalı ... yararına hükmün HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.