Sayın Mine Hanım:
Ev hapsi, nispeten hafif suçlarda mahkemelerce verilen hapis cezalarının kişinin kendi konutunda geçirmesini ifade eder. Mahkeme tarafından ev hapsi ile cezalandırılan klşi hapis cezası sonuna kadar konutundan dışarıya çıkamaz bazı istisnalar dışında. Cezasını çekeceği konuttan çıkıp çıkmadığı ise ABD'deki uygulamalarda elektronik kelepçe sistemi ile sağlanır. Bildiğim kadarıyla bu uygulama Türkiye'de yok. Bunun yerine Adalet Bakanlığı bünyesinde Denetimli Serbestlik Müessesinin kurulduğunu biliyorum. Bu kurumu da bu cezanın bir kaç örneğinden biri olan Necmettin Erbakan'ın kayıp trilyon davasından öğrenmiştim. Bunla ilgili haberi hatırlayalım.

Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi, Erbakan`ı 765 sayılı TCK ``özel belgede sahtecilik`` suçunu düzenleyen 345 ve suçun tekrarı halinde ceza artırımını öngören 80. maddeleri uyarınca 2 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.
İndirim maddelerinin uygulanmasına ve cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar veren Mahkeme, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazına İlişkin Kanun`da değişiklik yapan 5485 sayılı yasa uyarınca Erbakan`ın cezasının konutunda çektirilmesine karar vermişti.
Erbakan`ın avukatları kararı temyiz etmişti.
Yargıtay 11. Ceza Dairesi davanın temyiz incelemesini tamamladı. Daire, kararı usul ve yasaya uygun bularak onadı.
kesinleşen karara göre, Erbakan, 2 yıl 4 aylık hapis cezasının infazı olarak 11 aylık cezayı konutunda çekecek.


Bu bilgiler ışığında sizin verdiğiniz cinayet örneği geçerli olmaz. Bu tür cinayet davalarında bu cezanın uygulanması mümkün değil. Dolayısıyla "o kadar çağdaşlaşmanıza" gerek yok. Diğer söylediğiniz daha çok siyasi boyutu ilgilendirir. Nitekim hafıza silme,beyin yıkama hukuku ilgilendirmez. Ayrıca bunlar ceza olduğu konusunda şüpheliyim. Daha da vahimi bu verdiğiniz örneği anarşistlerin savunduğunu hatırlıyorum.



Cinayet örneğinde nasıl ceza uygululanması gerektiğini bilemiyorum. Ancak görünen o ki bunun hapis cezasından başka alternatifi ne yazık ki yok.