Selamlar,

Halamın eşi şu an aşırı hızla ilerleyen bir kanser hastalığına yakalanmıştır. Öyle ki akciğerlerine, beynine ve kemiklerine kadar kanser bulaşmış olduğu raporlarla sabittir ve ayrıca nefes alamıyor, yutkunamıyor, yürüyemiyor ve doğru düzgün konuşamıyor bir haldedir. Sanırım ani gelişen bu durumun eşi, yani halam için, psikolojik etkisini tahmin edebilirsiniz.

Bugün aldığım habere göre tedavisi sürecince (son 1 haftadır sanırım) devlet hastanesinde yatan eniştem bugün apar topar taburcu edilmiştir. Özellikle tepkimizi çeken husus ise, ayağa kalkamayan bu hasta için herhangi bir alternatif oluşturulmasının beklenmemesi ve (sanırım sırf dış görünüşlerinden dolayı) bu insanlara "yeter artık, çıkın gidin, işimizi engelliyorsunuz" gibi ifadeler ve beraberindeki bağırış ve azar tabiatındaki ikazlar ile adeta başlarından def-edilmeye çalışılmasıdır. Bir diğer ilginç nokta ise nakliyesi kendi imkanlarıyla oldukça sıkıntılı hatta acı verici olan bu hastanın ertesi gün tahlil için tekrardan hastaneye gelmesinin beklenmesidir. Yani nefes alamayan ve sürekli ağrı çeken bir hastanın 24 saat içinde 60*3=180 km yaparak tekrardan hastaneye gelip gitmesi beklenmektedir. Hastanenin yeterli imkanının olmamasını anlarız fakat;

1. Öncelikle bir hastanın taburcu edilmesi için gerekli ise (ki bu hasta nefes dahi alamıyor) farklı bir özel hastaneye sevki için işlem yapılması gerekmez mi? Hastanenin bu konudaki hukuki sorumluluğu nedir?
2. Kanser gibi tüm aileyi derinden sarsan bir felaket neticesinde hali hazırda psikolojik olarak sağlıklı olduğundan şüphe duyulabilecek hasta yakınlarına herhangi bir şekilde kırıcı söz ve ifadeden kaçınılması gerekmez mi? Doktorun bu konudaki sorumluluğu nedir?

Açıkçası yukarıda belirtmiş olduğum nedenlerden ötürü tüm aile olarak ciddi bir yaptırıma gitmeyi düşünüyoruz. Acaba sizden hukuki süreç adına, hasta hakları konusunda, genel bir bilgi alabilir miyiz?

Saygılarımla.