Mesajı Okuyun
Old 04-01-2007, 18:04   #4
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ömer adaleti
Sevgili Engin,
Ülkemizin başına gelebilecek en büyük felaketi konu olarak ele aldığın için çok teşekkür ederim.
Yazık çocuklara,arkadaşlarına karşı kendilerini kanıtlamağa uğraşan çocukların,sonucunu düşünmeden yaptıkları hareketler.
Lise yıllarımı hatırlıyorum,1980 öncesi,12 ile 18 yaş ortaokul ve lise öğrencileri kendilerini bir şekilde kanıtlamak istiyorlarsa ve hiç bir şekilde ne derslerinde ne sporda nede arkadaşlık kurmada, yeteneklere sahip değilse;bu çocuk kendini arkadaşlarına kanıtlamak için mutlaka bir ideolojik gruba katılırdı ve çok iyi anımsadığım bazı olaylarda, yeni gruba giren bu çocukların ilk yaptıkları şey,kendini gerek sporla gerek derslerindeki başarılarıyla gereksede arkadaşlık kurma yetileriyle ispatlamış gençleri(genellikle böyle gençler bir ideolojik grupta olmazlardı)hedef seçerler ve onları sindirmeğe çalışırlardı.Burada bunu çok detaylandırmağa gerek yok,ideolojisi olan herkes böyle değildi ama dediğim türdeki gençler bu ideolojilere girerlerdi ve buda az bir sayı değildi.
Bunu kısaca anlatmamın nedeni,bu zamanda, kendini ispatlama yöntemi,otoriteye karşı gelmenin en uç noktalarından biri olan ,uyuşturucu kullanımıyla ortaya çıkıyor.
Çözüm:her gencin kendine özgü,kullanmağı sevdiği bir yeteneği kesinlikle vardır. Bu yeteneğin ortaya çıkartılması ve gencin bu yönde çalışmalar yapmasına izin vererek kendini ispatlaması gerekir.Sanırım,bir çok çözümün içinde en ucuz ve etkili yöntem bu olsa gerek.
Saygılarımla

Baştan sona kadar yanlış teşhis olunca, tedavi yöntemi de yanlış olmuş. Sayın ömer adaleti'nin yaşamış olduğu bir kaç örneği genelleme yaparak THS'ye aktarış şeklini şiddetle kınıyorum.12 Eylül öncesi dönemi yaşamış ve bir ideolojiye sahip birisi olarak; aynı zamanda orta ve lise öğrenimini takdirnameyle, hukuk fakültesini ise 4 yılda bitirmiş birisi olarak bunları yazıyorum.Ortaokulda basketbol, lisede folklor ekibindeydim.Üstelik folklor ekibini kuran iki kişiden birisiyim.

12 Eylül öncesi ve sonrasının değerlendirmesini toplumbilimciler yapmış ve halen yapmaktadırlar.Bir gruba aidiyet duygusu ile gruba girmek başka şeydir; o gruba girdiğinde grubun kurallarına uymak ayrı bir şeydir. Aynen THS'ye üye olmak gibi...THS'ye üye olurken sizin amacınız ne olursa olsun; buradaki kurallara uymak zorundasınız. Aksi takdirde grup dışına atılırsınız.

12 Eylül öncesi dönemde mahallelerde, mafya barınamazdı; uyuşturucu satanlar deşifre edilirdi;lümpen davranışlarda bulunulamazdı; bulunan olursa gurup dışına atılırdı.Dayanışma had safhadaydı, birisinin gecekondusu yapılacaksa tüm mahallleli yardım ederdi. Köylerde imece usulüyle, tarlada hasat yapılır, düğünlerde dayanışma halinde olunurdu.

Gençler bu şekilde yetişti... Dayanışma, yardımlaşma, karşı durma, düşüncelerini başkalarına aktarma, özgürce konuşma, enerjisini olumlu kullanma...Gençlik, aklıma şimdilik gelmeyen ve insanı insan yapan birçok özelliği kullanabiliyordu. Bu arada futbol, voleybol, basketbol da oynadığı gibi, okul dergisi/gazetesi de çıkarıyordu. Açık oturum düzenleyip, şiir dinletisi yapıyorlardı.

Şimdi ne oldu? 12 Eylül Cuntası silindir gibi bu ülkenin gençlerinin üzerinde geçip, depolitize edince aynı şekilde düşünen, aynı şekilde giyinen tek tip gençler türemeye başladı. Kimisi mafya dizilerini seyredip oradakilere özendi, kendisine reis demeye başladı; etrafına 2-3 hergele daha alıp okulu haraca bağladı. Kimisi kız kavgası yüzünden arkadaşını öldürdü.Kimisi televizyonda seyrettirilen ablalarını gördü ve çabucak paraya kavuşmak için fuhuşa girdi...Kimisi ise, aynı nedenle uyuşturucu baronlarının kucağına düştü...12 Eylül öncesi sözü edilen ideolojilerden solda olanı tüm bunlara karşı çıkmıştı.

Herhangi bir lisenin kapısını çalın ve duyarlı bir öğretmen bulun...Ona "Lisenizde uyuşturucu kullanan var mı" diye sorun bakalım. Alacağınız yanıt en namuslusundan şu olurdu "Var ama 1-2 kişi"...İstanbul'da bütün liselerde şu veya bu oranda uyuşturucu kullanılmaktadır. Bunu ben biliyorum, öğretmen biliyor da devletin güvenlik güçleri bilmiyor mu?

Çocuklar bu konularda en suçsuz olanları...Çocuğu para kazanma amacı olarak gören eğitim sistemi değişmedikçe; enerjisini olumlu yönlerde harcamasına izin vermedikçe; onları sürüye katma eğilimimizden vaz geçmedikçe; onları ticari bir meta olarak gören düzen anlayışı değişmedikçe;onları yavrukurt olarak görenlere karşı gelinmedikçe;onlara düşüncelerini özgürce açıklayacak platformlar yaratmadıkça; uyuşturucu baronlarının çanına ot tıkmadıkça; bu baronları koruyan sistemi yıkmadıkça;uyuşturucu ticaretinin geçtiği yolları ve bu yolların kimin denetiminde olduğunu görmedikçe;"bir kilo toz, bir otoboz" vecizesini literatürden çıkarmadıkça...

Havanda su dövmeye devam ederiz.

Saygılarımla