Mesajı Okuyun
Old 16-10-2007, 10:52   #5
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Sn. parezer,

İlk cevabımda davanın İYUK' tabi olduğunu atlamışım. Ekte konu ile ilgili bazı danıştay kararları var. İdare Hukuku konusunda pek bilgili olmadığımdan yolladığım kararları da kaydı ihtiyatla incelemenizi rica ederim.

Saygılarımla.



T.C.

DANIŞTAY

5. DAİRE

E. 1992/966

K. 1993/1875

T. 28.4.1993

• İPTAL VE TAM YARGI DAVALARI ( Faiz İstenmemişse Daha Sonra Başka Bir Davayla İstenememesi )

• FAİZ ( İptal ve Tam Yargı Davalarında İstenmemişse Daha Sonra Başka Bir Davayla İstenememesi )

2577/m.12

1050/m.93

ÖZET : Birlikte açılan iptal ve tam yargı davasında faiz yönünden bir istemde bulunulmamışsa faiz istemiyle ayrıca bir dava açılamaz.
İsteğin Özeti: 1402 sayılı Kanun gereğince sıkıyönetim komutanının istemi ile görevine son verilen davacının hakkındaki sakıncalılık kararınının kaldırılmasına rağmen göreve iade edilmemesine ilişkin işlemin iptali ile 28.3.1986 tarihinden sonraki parasal haklarının davacıya ödenmesi yolundaki Ankara 6. İdare Mahkemesinin 8.12.1987 günlü K: 1987/1209 sayılı kararı üzerine parasal hakları kendisine ödenen davacı, sözkonusu parasal haklarına yasal faiz verilmesi isteminin reddine dair işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.
Ankara 6. İdare Mahkemesinin 13.12.1991 günlü, E: 1988/763, K: 1991/2053 sayılı kararıyla, davacının göreve iade edilmesi için yaptığı başvurunun reddedilmesi üzerine açtığı davada Danıştay Beşinci Dairesince onanan, Ankara 6. İdare Mahkemesinin 8.12.1987 güntü, E: 1986/1021, K: 1987/1209 sayılı kararıyla göreve iade edilmemesi işleminin iptali ile aylık ve parasal haklarının ödenmesine karar verildiğinin anlaşıldığı olayda davacının göreve iade istemini reddeden idari işlemin iptali ile bu işlem dolayısıyla uğradığı parasal haklarının ödenmesini açtığı tek dava ile talep ettiği, bu davaya ilişkin dilekçesinde parasal haklara yasal faiz uygulanması yönünde bir isteminin bulunmadığı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 12. maddesi uyarınca iptal ve tam yargı davası birlikte açıldığından asla bağlı ve aslın fer`i niteliğinde olan faiz yönünden ilk davada talepte bulunulmamış olması ve faiz için ilk açılan davadan 2 yıl gibi bir süre geçtikten sonra istemde bulunulmasında 2577 sayılı Kanunun yukarıda sözü edilen 12. maddesi karşısında hukuka uyarlık bulunmadığından dava konusu işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Davacı; 1050 sayılı Kanunun 93. maddesinde Devlet borçlarının beş yıl içinde istenebileceği kuralının yer aldığını, faiz alacağının da Devlet borcu niteliğinde olduğu bu nedenle anılan süre içerisinde talep edilebileceğini öne sürmekte ve idare mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerekeceği yolundadır.
Danıştay Tetkik Hakimi: E.S.
Danıştay Savcısı S.G.`nin Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Türk Milleti Adına Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü: İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
Ankara 6. İdare Mahkemesince verilen 13.12.1991 günlü, E: 1988/763 K: 1991/2053 sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına 28.4.1993 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.

DANIŞTAY

6. DAİRE

E. 1999/2712

K. 2000/2819

T. 11.5.2000

• TAM YARGI DAVASI ( İlgililerin Fazlaya İlişkin Haklarını Saklı Tutarak Açabilmelerine Olanak Tanınmadığı )

• TAZMİNAT DAVASI ( Tam Yargı Davası - İlgililerin Fazlaya İlişkin Haklarını Saklı Tutarak Açabilmelerine Olanak Tanınmadığı )

• FAZLAYA İLİŞKİN HAKLAR ( Tam Yargı Davası - İlgililerin Saklı Tutarak Açabilmelerine Olanak Tanınmadığı )

2577/m.2,7

ÖZET : İdari yargılama usulünde, ilgililerin fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak tam yargı davası açabilmelerine olanak tanınmadığı hk.
İstemin Özeti: İstanbul 5. İdare Mahkemesinin 31.12.1998 günlü, E: 1998/572, K: 1998/1164 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu öne sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Sedef Polat'ın Düşüncesi: Temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Günay Erden'in Düşüncesi: Davacının, idari yargıda açtığı tam yargı davasında istemle sınırlı olarak tazminata hükmedilmesi ancak bilirkişi raporunda belirtilen zarar miktarının isteminden daha fazla olması nedeniyle, fazlaya ilişkin maddi haklarının tazminat olarak ödenmesi isteminin cevap verilmemek suretiyle zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ile 207.205.000. TL'sinin yasal faiziyle birlikte ödenmesine dair idare mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.
İdari Yargılama Usulü Kanununda, ilgililerin fazlaya ilişkin maddi haklarının saklı tutarak tam yargı davası açabilecekleri yolunda bir hükme yer verilmediğinden adı geçenin 1993 yılında açtığı davada, bilirkişi raporunda belirtilen zarar miktarının bu davada hükmolunan tazminat miktarını aşan kısmının tazmini istemiyle yaptığı başvurusu üzerine açılan davanın bu nedenle reddi gerektiğinden temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince tetkik hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, davacının, İstanbul 5. İdare Mahkemesinin de fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla açtığı tazminat davasının 31.12.1996 günlü, E: 1993/524. K: 1996/1697 sayılı karar ile istemle sınırlı olarak kabul edilerek tazminine karar verilen tazminat miktar ile bilirkişi raporunda tespit edilen zarar tutarı arasındaki 207.205.000.- lira farkın yapının yıkım tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte tazmini ve bu farkın ödenmesi istemiyle davalı idareye yapılan başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmış, idare mahkemesince: mahkemenin E: 1993/524 esas sayısına kayıtlı dosyasında, bilirkişilerce davacı zararının 586.037.812 lira olduğunun tespit edildiği, bilirkişi raporuna yapılan itirazların reddedildiği, mahkemenin 31.12.1996 günlü, E.1993/524, K: 1996/1697 sayılı kararı ile tazminat isteminin kabulüne karar verildiği, bu kararın Danıştay 6. Dairesinin 27.10.1998 günlü, E: 1997/3029, K: 1998/4924 sayılı kararı ile onandığından fazlaya ilişkin 207.205.000.- lira tazminat isteminin davalı idarece zımnen reddine ilişkin işlemin iptaline, tazminat isteminin kabulü ile davanın açıldığı tarihten itibaren yasal faiziyle birlikte ödemesine karar verilmiş, karar davalı idareler vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden. ... İlçesi, ... Mahallesi, ... pafta. ... ada, 38 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan yapının yıktırılması nedeniyle davacı tarafından uğranıldığı öne sürülen 583.000.000.-lira maddi, 750.000.000.- lira manevi zararın en yüksek banka faiziyle tazmini istemiyle açtığı davada, İstanbul 5. İdare Mahkemesinin 31.12.1996 günlü, E: 1993/524, K: 1996/1697 sayılı kararı ile 378.832.000.- lira için maddi tazminat isteminin kabulü ile davacıya yasal faiziyle birlikte ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat istemi ile manevi tazminat istemine yönelik olarak davanın reddine karar verildiği, bu kararın Danıştay 6. Dairesinin 27.10.1998 günlü, E: 1997/3029, K: 1998/4924 sayılı kararı ile onandığı, davacı tarafından anılan tazminat davası nedeniyle bilirkişi incelemesi sonucunda davacı zararının 586.037.812.- lira olduğunun tespit edildiği, daha önce fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması koşuluyla tazminat davası açtığından bilirkişilerce saptanan maddi zarar ile mahkemece istemiyle sınırlı olarak kabul edilerek tazminine hükmedilen tazminat arasındaki farkın yıkım tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İdari Yargılama Usulünde, ilgililerin fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak tam yargı davası açabilmelerine olanak tanınmamıştır.
Bu durumda, davacı tarafından daha önce açılan tazminata ilişkin davanın Mahkemenin 31.12.1996 gün ve E: 1993/524. K: 1996/1697 sayılı kararıyla sonuçlandırıldığına göre, bu defa mahkemece hükmolunan tazminat miktarını aşan kısmın tazmini istemiyle açılan davada süre aşımı bulunduğu açık olduğundan tazminata hükmedilmesine ilişkin mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle İstanbul 5. İdare Mahkemesinin 31.12.1998 günlü, E: 1998/572. K: 1998/1164 sayılı kararının bozulmasına, 11.5.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

DANIŞTAY

10. DAİRE

E. 1991/2716

K. 1992/2050

T. 15.5.1992

• ZARARIN TAZMİNİ ( İdari Yargıda İdari Eylem Yada İşlemlerden Doğan Zarar )

• İDARİ İŞLEMLERDEN DOĞAN ZARARIN TAZMİNİ ( Süresinde Açılacak Davalarla İstenmesi )

• FAZLAYA İLİŞKİN HAKKIN SAKLI TUTULMASI ( Süresi Geçtikten Sonra Yeniden Tam Yargı Davası Açılamaması )

• TAM YARGI DAVASI ( Süresi İçinde Açılmasının Gerekmesi )

2577/m.12

ÖZET : İdari yargıda idari eylem ya da işlemlerden doğan zararın tazmini ancak süresinde açılacak davalarla istenebileceğinden, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak süresi geçirildikten sonra yeniden tam yargı davası açılamaz.
İstemin Özeti: Davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak açmış olduğu ilk tazminat davasında yaptırılan bilirkişi incelemesiyle saptanan zararın istemini aşan bölümünün tazmini istemiyle açtığı davayı; idari yargıda, idari eylem veya işlemlerden doğan zararın tazminin ancak süresi içinde açılacak davalar yoluyla istenebileceği, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak süresi geçirildikten sonra yeniden tam yargı davası açılmasına olanak bulunmadığı gerekçesiyle reddeden Eskişehir İdare Mahkemesinin 27.3.1991 gün ve E: 1990/399, K: 1991/298 sayılı kararının; davacı tarafından, usul ve yasaya uyarlığı bulunmadığı savıyla temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerekeceği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi: G.O.
Danıştay Savcısı M.İ.D.`nin Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle İdare Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Türk Milleti Adına Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince işin gereği düşünüldü: İdare ve Vergi Mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması 2577 sayılı İdari Yargılama Uulü Kanunu`nun 3622 sayılı Kanun ile değişik 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Bozulması istenen karar; usul ve hukuka uygun olup dilekçede ileri sürülen temyiz sebepleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden temyiz isteminin reddi ile bozulması istenen kararın onanmasına 15.95.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.