Mesajı Okuyun
Old 01-03-2012, 14:22   #5
Av. Doğu Buz

 
Çözüm

öncelikle herkese merhabalar,
konu üzerinden bir hayli uzun süre geçmiş olsa da yeni araştıracak arkadaşların kullanması için görüşüm ve HGK görüşü şu şekildedir;
*Tebligat Kanunu’nun 11.maddesine göre tebligat yapılabilmesi için, vekilin vekaletnamesinin bulunması gerekir.
*Hakkında icra takibi yapılan bir borçlu, borca itiraz için bir vekil tutmuş ise, itiraz ile duran icra takibine devam için alacaklının açtığı itirazın iptali davasında, borçlunun itiraz safhasında tayin ettiği avukatın, itirazın iptali davası içinde yetkili olup olmadığı belli olamayacağı için, itirazın iptali dava dilekçesi, vekile değil, asile tebliğ edilmelidir. 15.HD. 2.11.2004 T. E.2004/2041 K.2004/5550 kararı da bu yöndedir.

Şimdi burada şu husus kafa karışıklığı yaratmaktadır. "Bir ilama dayalı icra takibinde icra emrinin asile değil vekile yapılması gerektiği" izahtan varestedir. Ancak buna dayanarak kıymet takdirine (veya o icra dosyasına ilişkin herhangi bir işleme) vekil aracılığı ile itiraz etmiş borçluya, icra dosyasından gönderilecek yeni tebligatların kıymet takdirine itiraz eden vekile yapılması gerektiğini savunan görüşe katılmak kanaatimce mümkün değildir. Şöyle ki; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 171. maddesinde "Avukat, üzerine aldığı işi kanun hükümleri ve yazılı sözleşme şartlarına göre sonuna kadar takip eder." Hükmü yer almaktadır. Bir ilama dayalı icra takibinde, vekilin üzerine almış olduğu işe ilişkin verilen karara bağlı olarak açılmış bir icra takibi söz konusu olduğundan vekilin aldığı işin henüz sona ermemiş olduğu ve bu nedenle icra emrinin vekile tebliğ edilmesi gerektiği belirtilmektedir. Ancak somut olayda vekil sadece kıymet takdirine itiraz için müvekkili ile anlaşma yapmış ve o işi de sonuna kadar takip ederek işi son bulmuştur. Sırf kıymet takdirine itiraza ilişkin verilen ilamın icra dosyasında bulunuyor olması, o ilamda adı geçen vekilin icra dosyasını da takip etmesi gerekeceğini göstermemektedir. Nitekim 15.HD. 2.11.2004 T. E.2004/2041 K.2004/5550 kararında “Bir kimsenin umumi vekil olması müvekkilin talimatı olmadan bütün davaları takip etme zorunluluğunu ona yüklemez.” Demiştir. O halde kıymet takdirine itiraz etmiş ve işi sonuna kadar takip ederek işini bitirmiş vekile icra takip dosyasında vekaleti bulunmuyorsa icra dosyasını takip işini yapma zorunluluğu yüklenemeyeceği aşikardır.

Ayrıca; yargıtayın bazı kararlarında sayın meslektaşım Av. Özgür KARABULUT’un da eklediği (Ancak aynı görüşte olmadığı ) gibi kararları mevcut olduğundan HGK’nun 2011 tarihli kararı yol gösterici niteliktedir.

Daire:HGK
Tarih:2011
Esas No:2011/12-108
Karar No:2011/505

“......Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında, satış dosyasına ibraz edilen kıymet takdiri raporuna itirazın reddine ilişkin karar örneğinde davacı-borçlu şirketin vekilinin adı bulunduğu ve bu kararın ibrazından sonra artık 7201 sayılı Kanunun 11. maddesi uyarınca tebligatın kararda adı bulunan vekile yapılması gerektiği, asil şirkete yapılan tebliğin usulsüz olduğu görüşü ileri sürülmüş ise de; Hukuk Genel Kurulu çoğunluğunca, 1086 sayılı HUMK.nun 67. maddesi uyarınca vekaletname aslının veya onanmış örneğinin her dosya için ayrı ayrı verilmesi zorunluluğu bulunduğu ve davacı-borçlu şirket tarafından icra takip ve satış dosyası için satış gününün tebliği tarihine kadar bir vekaletname ibraz edilmediği, gerekçesiyle bu görüşe itibar edilmemiştir. ......” diyerek son noktayı koymuştur diye düşünüyorum. Bu arada 1086 sayılı HUMK.nun 67. maddesini, HMK 76. ve 77. maddeleri kanaatimce karşılamaktadır.

Saygılarımla...