Mesajı Okuyun
Old 19-06-2018, 14:28   #20
Av. Aybars Karakırık

 
Varsayılan

YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/1716
K. 2017/1397
T. 29.3.2017
6100/m.27,197,218/1,266/1,178/4,288/1-2
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili ile davalı vekili Avukat geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Dava, Yap-İşlet-Devret modeli ile yükümlenilen Hamzabeyli Gümrük Kapısı Hizmet Binaları, Ticari Tesisler ile mütemmimlerinin yapımı, işletmesi ve devri konulu sözleşmeden kaynaklanmakta olup dava, inşaat yapım maliyeti ile işletme bitim tarihinin 29.10.2015 olarak tespitine karar verilmesi istemiyle açılmıştır. Davalı cevabında; sözleşmede işletmeye alınması süresinin ayrıntılı olarak düzenlendiğini, iddiaların sözleşmeye ve yasal düzenlemeye aykırı olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece ıslah da değerlendirilerek işletme süresi bitim tarihinin 03.04.2016, maliyet bedelinin 10.233.594,91 TL olduğuna yönelik verilen tespit kararı davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında; davacı tarafın evrak üzerinde inceleme yapılarak rapor düzenlenmesini istemesi, davalı vekilinin ise gerekirse bilirkişi kuruluna yerinde inceleme yetkisi de verilmek suretiyle rapor tanzim edilmesini talep etmesi nedeni ile davaya konu yapılan sözleşme süresinin bitim tarihinin yakın olması ve tespitin aciliyeti gerekçesi ile HMK 278/4. maddesi uyarınca 17.03.2015 tarihli celsede; resen seçilecek 3 kişilik bilirkişi heyetine dosyanın tevdi ile tarafların iddia ve savunmaları, gerekirse yerinde inceleme yapma yetkisi de verilmek suretiyle yerinde de inceleme yapılarak rapor düzenlenmesi yönünde ara kararı verilmiştir. Ara kararının icrası için mahkemece talimat yazısı yazılmamış, bilirkişiler bu ara kararı uyarınca taraflara, özellikle davalıya haber vermeden, mahallinde davacı tarafından yer gösterilmesi ve yapılan ölçüme dayalı olarak ve hakim nezareti olmadan yaptıkları inceleme sonucuna göre 29.09.2015 tarihli raporlarını düzenleyip mahkemeye sunmuşlar ve mahkemece de bu rapor esas alınarak hüküm kurulmuştur.
Davacının talepleri teknik incelemeyi gerektirmektedir. Hâkim, uyuşmazlık konusu hakkında bizzat duyu organları yardımıyla bulunduğu yerde veya mahkemede inceleme yaparak bilgi sahibi olmak amacıyla keşif yapılmasına karar verebilir. Hâkim gerektiğinde bilirkişi yardımına başvurur (HMK 288/1). Keşif kararı, mahkemece, taraflardan birinin talebi üzerine veya resen alınır (HMK 288/2). Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir (HMK 266/1). Kanunda belirtilen haller dışında, deliller davaya bakan mahkeme huzurunda, mümkün olduğunca birlikte ve aynı duruşmada incelenir. Bu kural doğrudanlık ilkesinin bir sonucudur. HMK'nın 218/1. maddesinde “Mahkemeye getirilmesi zor veya sakıncalı olan belgeler, hâkim veya görevlendireceği bilirkişi tarafından yerinde incelenir ya da bu belgelerin mahkemeye sunulmuş örnekleri asıllarıyla karşılaştırılır. İnceleme sonunda bir tutanak düzenlenir ve gerekli görülürse uygun teknik araçlarla belgenin aslı kaydedilir.” HMK 197. maddesinde de “kanunda belirtilen hâller dışında, deliller davaya bakan mahkeme huzurunda, mümkün olduğu kadar birlikte ve aynı duruşmada incelenir... (2) Başka yerde bulunan ve mahkemeye getirilemeyen deliller, o yerde istinabe yoluyla toplanabilir. (3) Delillerin incelenmesi veya beyanların dinlenmesi sırasında taraflar, istinabe olunan mahkemede hazır bulunabilir ve delillerle ilgili açıklama haklarını kullanabilirler. Bu hususu sağlamak için, taraflara incelemenin yapılacağı tarih ve yer bildirilir. Bu davet üzerine taraflar istinabe olunan mahkemede hazır bulunmasalar dahi deliller incelenir veya beyanlar dinlenir.
Bu yasa hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, mahkemece hükme dayanak alınan rapor usul hükümlerine aykırı olarak yapılan inceleme sonucu alınmıştır. Mahkemece yargı çevresi dışında bulunan Hamzabeyli'de bulunan gümrük kapısı ile ilgili yapılan işlerin tespiti için işin yapıldığı yer mahkemesine talimat yazıp isterlerse taraflara da günü bildirmek suretiyle hakim gözetiminde keşif yaptırması ve bilirkişi raporu aldırması gerekirken, bu yola başvurmadan bilirkişilere yerinde inceleme yetkisi vermesi delillerin mahkeme huzurunda toplanacağına dair HMK'nın 197. maddesine aykırı olmuştur. Hakimin doğrudan inceleme yaptırma yetkisi bulunmadığı gibi hakimlik yetkisinin bilirkişilere devri de mümkün bulunmamaktadır. HMK 278/4. maddesi yanlış yorumlanarak ve HMK 288/1. madde hükümlerine aykırı olarak istinabe yolu ile keşif yapılmadan bilirkişilere yerinde inceleme yetkisi verilerek karar verilmesi HMK 27. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkına aykırılık teşkil edeceğinden doğru olmamıştır.
Bu durumda mahkemece talimat yoluyla mahallinde konusunda uzman teknik bilirkişiler marifeti ile keşif ve bilirkişi incelemesi de yaptırılarak alınacak rapor ve dosya kapsamındaki delillere göre sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken bilirkişilere yerinde inceleme yetkisi verilerek ve davalı tarafın yokluğunda yapılan inceleme sonucu düzenlenen rapora göre karar verilmesi aykırı olmuş, kararın bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle davalının temyiz itirazının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 1.480,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay'daki duruşmada vekille temsil olunan davalıya verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 29.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
************************************************** *********

T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2017/12819
K. 2017/9694
T. 3.7.2017
6100/m.323,324
DAVA : Taraflar arasında görülen ve yukarda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Borçlu vekili, İcra Mahkemesi'ne başvurusunda; müvekkili aleyhine başlatılan işçilik alacaklarına dair ilama dayalı takipte, fazla faiz talep edildiğini, hangi bankanın hangi döneme dair hangi faiz oranlarının uygulandığının belli olmadığını ileri sürerek icra emrinin iptalini istemiştir.
Mahkemece, borçlu vekiline tensip tutanağı ile bilirkişi ücretinin yatırılması için kesin süre verildiği, kesin süreye rağmen yatırılmadığı, davanın hallinin bilirkişi incelemesi gerektirdiği, ancak şikayetin ispatlanmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine verilmesi üzerine; hüküm, borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bilirkişi incelemesi yaptırılması için gerekli olduğu belirtilerek 05.08.2014 tarihli tensip zaptının 13. bendi ile borçlu tarafça yatırılması istenen avans, delil avansı niteliğindedir. Şikayet başvurusu yapılırken, borçlu tarafça dosyaya 140 TL avans yatırıldığı görülmektedir. Delil avansıniteliğinde olan bilirkişi ücreti için, dosyada bulunan avans miktarı gözönünde bulundurularak eksik kalan miktar yönünden borçlu tarafa süre verilmesi, eksikliğin bu şekilde giderilmesi gerekirken dosyada bulunan avans miktarı dikkate alınmadan belirlenen miktar için borçlu tarafa süre verilerek sonuca gidilmesi doğru değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK'nun 366. ve 6100 Sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, 03.07.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

************************************************** ******

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/21186
K. 2017/12077
T. 18.9.2017
DAVA : Taraflar arasında görülen istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, tarımsal sulama abonesi olduğunu, davalı kurum tarafından düzenlenen faturalarda haksız olarak kayıp-kaçak bedeli tahsil edildiğini ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.218,56 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, istirdadı istenilen bedelin ilgili mevzuat çerçevesinde abonelere yansıtıldığını ve uygulanmasının yasal bir zorunluluk olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacı vekiline bilirkişi incelemesi yapılması için gereken delil avansını yatırmak için 2 haftalık kesin süre verildiği, ispat yükü davacıda olmasına karşın verilen kesin süre içerisinde davacı tarafçabelirtilen eksikliğin giderilmediği, bu haliyle yapılacak eksik inceleme ile karar verilmesinin mümkün olmadığı ve mevcut delil durumu itibariyle davacının iddiasının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinin istirdatı istemine ilişkindir.
1-) HMK'nın 324.madde gereğince “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır”.
Açıklana yasal düzenlemeye göre, taraflardan her biri ikamesini takip ettiği delil için, mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır Verilen kesin süre içinde delil avansının yatırılmamış olmasının sonucu, talep olunan delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılmaktır.Talep edilen delillerin ikamesi konusunda verilen ara kararların ve kesin sürenin taraflarda duraksamaya neden olmayacak açıklıkta olması gerekir. Hangi işlemler için ve ne miktar avans talep edildiği buna dair ara kararda gösterilmemiş ise, verilen kesin süre sonuç doğurmaz.
Somut olayda mahkemece, 26.11.2014 tarihli ara kararda, bilirkişi incelemesi için eksik kalan delil avansının yatırılması için davacı tarafa iki haftalık kesin süre verilmiş olmakla birlikte, söz konusu ara kararda bilirkişi incelemesi için yatırılması gereken masrafın toplam miktarı açıkça ve net olarak gösterilip bildirilmemiştir. Dosya kapsamına göre davacı tarafça dava açılırken yatırılan gider avansı ile karşılanamayan eksik delil avansının ne kadar olduğunun ara kararında açıkça gösterilmesi gerekmektedir.
Buna göre, yukarda açıklanan ilke ve esaslar gözetildiğinde; yerel mahkemece, 26.11.2014 tarihli duruşmada, davacı vekiline, bilirkişi incelemesi için ne miktar avansı yatırılacağı açıkça belirtilmeden, 300,00 TL bilirkişi ücretinin, davanın başında yatırılan gider avansından karşılanamayan eksik kısmının yatırılması yönünde kesin mehil verilmesine dair ara kararı geçersiz olup, kesin mehilin sonuçlarını doğurmaz. (B.K..HGK.'nun 12.12.2012 tarih ve 2012/1202 E-1218 K sayılı kararı).
O halde mahkemece, eksik delil avansının verilen kesin süre içerinde tamamlanmadığı ve bu kapsamda davanın ispat edilemediği gerekçesiyle yazılı şekilde davanın usulden reddine dair karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

************************************************** *********

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/21186
K. 2017/12077
T. 18.9.2017
DAVA : Taraflar arasında görülen istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, tarımsal sulama abonesi olduğunu, davalı kurum tarafından düzenlenen faturalarda haksız olarak kayıp-kaçak bedeli tahsil edildiğini ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.218,56 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, istirdadı istenilen bedelin ilgili mevzuat çerçevesinde abonelere yansıtıldığını ve uygulanmasının yasal bir zorunluluk olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacı vekiline bilirkişi incelemesi yapılması için gereken delil avansını yatırmak için 2 haftalık kesin süre verildiği, ispat yükü davacıda olmasına karşın verilen kesin süre içerisinde davacı tarafçabelirtilen eksikliğin giderilmediği, bu haliyle yapılacak eksik inceleme ile karar verilmesinin mümkün olmadığı ve mevcut delil durumu itibariyle davacının iddiasının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinin istirdatı istemine ilişkindir.
1-) HMK'nın 324.madde gereğince “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır”.
Açıklana yasal düzenlemeye göre, taraflardan her biri ikamesini takip ettiği delil için, mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır Verilen kesin süre içinde delil avansının yatırılmamış olmasının sonucu, talep olunan delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılmaktır.Talep edilen delillerin ikamesi konusunda verilen ara kararların ve kesin sürenin taraflarda duraksamaya neden olmayacak açıklıkta olması gerekir. Hangi işlemler için ve ne miktar avans talep edildiği buna dair ara kararda gösterilmemiş ise, verilen kesin süre sonuç doğurmaz.
Somut olayda mahkemece, 26.11.2014 tarihli ara kararda, bilirkişi incelemesi için eksik kalan delil avansının yatırılması için davacı tarafa iki haftalık kesin süre verilmiş olmakla birlikte, söz konusu ara kararda bilirkişi incelemesi için yatırılması gereken masrafın toplam miktarı açıkça ve net olarak gösterilip bildirilmemiştir. Dosya kapsamına göre davacı tarafça dava açılırken yatırılan gider avansı ile karşılanamayan eksik delil avansının ne kadar olduğunun ara kararında açıkça gösterilmesi gerekmektedir.
Buna göre, yukarda açıklanan ilke ve esaslar gözetildiğinde; yerel mahkemece, 26.11.2014 tarihli duruşmada, davacı vekiline, bilirkişi incelemesi için ne miktar avansı yatırılacağı açıkça belirtilmeden, 300,00 TL bilirkişi ücretinin, davanın başında yatırılan gider avansından karşılanamayan eksik kısmının yatırılması yönünde kesin mehil verilmesine dair ara kararı geçersiz olup, kesin mehilin sonuçlarını doğurmaz. (B.K..HGK.'nun 12.12.2012 tarih ve 2012/1202 E-1218 K sayılı kararı).
O halde mahkemece, eksik delil avansının verilen kesin süre içerinde tamamlanmadığı ve bu kapsamda davanın ispat edilemediği gerekçesiyle yazılı şekilde davanın usulden reddine dair karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.