Mesajı Okuyun
Old 07-09-2008, 22:25   #26
Gemici

 
Varsayılan Dahi"mi Melek"mi?

Türkçe’deki dahi kavramının Almanca’daki karşılığı ‚Genie’dir. Bu kavramın kaynağı Latince’deki genius’tur. Wikipedia dahiyi yaratıcı bir zekaya sahip kişi olarak tanımlıyor. Bilimde, sanatta birşeyler yaratan veya sporda üstün başarı elde eden kimsedir Genie.


Genie Rönesans’tan beri kendiliğinden yaratan sanatçı anlamında kullanılmakta ve tabiatın bir taklitçisi değil, tabiat tarafından başlanmış olupta bitirilmemiş olanın tamamlayıcısı olarak kabul edilmektedir. Dahiyi bir yaratıcı olarak kabul eden bu düşüncenin kaynağı Aristoteles’e kadar geriye gitmektedir.


Kant dahi kavramını sadece sanatçı için kullanmakta ve bir bilim adamı için dahi kavramının kullanılamıyacağını belirtmektedir. Wilhelm von Humboldt dahi kavramının sadece sanatçılar için değil, bilim adamları için de kullanılabileceğini belirtmiştir.


Günümüzde dahi kavramı bazı çevrelerce belirli bir zeka derecesine sahip olan kişiler için kullanılmaktadır. Bu tanımı tenkit eden çevreler, deha kavramının sadece üstün bir zeka ürünü ortaya koyanlar için kullanılacağını savunmaktadırlar. Bunlara göre var olupta kullanılmıyan bir zeka kendi başına hiçbir şey değildir. Deha ancak zekanın yaratıcılık, hayal gücü ve sezgi ile birleşmesinden ortaya çıkar. Dehanın olgunlaşmasının en büyük faktörü olarak psikologlar dehanın desteklenmesini ve dışarıdan tezahüratı ve hayran/taraftar kütlesini gösteriyor.


Dünya’da dahiliği herkes tarafından kabul edilen kişilerin yanında bir de belirli çevreler tarafından dahi olarak kabul edilirken diğer çevrelerce kabul edilmeyen kişiler var. Wikipedia birincilere örnek olarak Aristoteles, Leonardo da Vinci, Johann Wolfgang von Goethe, Gottfried Wilhelm Leibniz , Johann Sebastian Bach, Nikolaus Kopernikus, Salvador Dali, Pablo Picasso, William Shakespeare, Friedrich Schiller, Isaac Newton, Wolfgang Amadeus Mozart, Thomas Alva Edison, Albert Einstein, Immanuel Kant, Charles Darwin’i gösterirken ikincilere örnek olarak Karl Marx, Lenin oder Sigmund Freud’u gösteriyor. Bu da gösteriyorki bir kimsenin dahi olarak kabul edilip edilmiyeceği kültürel bir olay.


Aynı durum Hitler’in Generalleri için söz konusu. Bazıları, en başta Almanlar, onları savaş suçlusu olarak nitelendirirken, diğerleri, İngiliz ve Amerika tarihçileri, ‚taktik deha’’dayanma gücüne sahip, cesaretli ve namuslu’ olarak nitelendiriyor.


Bu da gösteriyor ki birilerine göre dahi olan diğerlerine göre ‚başka birşey’ olabiliyor.


Yazdıklarımın çoğu

Alıntı:
Bence DAHİ:

Akıl, zekâ, özellik ve yeteneklere sahip olan, zamanında ve yerinde üst düzeyde kullanabilen, insana + insanlığa ve yaşamına değer veren her insan DAHİ’ dir.
alıntısı ile aşağı yukarı aynı sonuca varıyor.

Benim problemim cümlenin ikinci yarısı ile. Cümlenin ikinci yarısını ve verilen örnekleri ele aldığımızda, dahi olarak nitelendirdiğimiz kimsenin neredeyse örnek bir insan, her yönü ile mükemmel bir insan olduğu neticesine varıyoruz. Kabul etmek gerekir, bu sonuç bazi dahiler için geçerlidir de. Bu durum dahi olarak tanıdığımız daha doğrusu bazı kimselerin dahi olarak tanıdığı, diğer bazı kişilerinse dahi olarak kabul etmediği tüm kişiler için geçerli mi peki?

İsviçre’nin Basel Üniversitesi profesörlerinden Balz Engler’in Alman Profesör Hans Lenk’e dayanarak belirttiğine göre dahiler, problem çözme ve yeni problem yaratma yeteneklerine göre sınıflandırılıyor. Bu konuyu açıklığa kavuşturmak için dahi olarak bilinen Sigmund Freud, Pablo Picasso, T.S. Eliot, İgor Strawinsky ve Albert Einstrein gibi kişilerin biyografileri incelenmiş. Bu dahilerin hepsinin erkek oluşunu dikkat çekici buluyor Balz Engler.


Bu dahilerin ortak karekter özellikleri şunlar: Hepsi egosentrik, egoist ve narkist, diğer insanlarla ilişkilerinde kendini geriye çekici ve diğerlerine karşı lakayıt, ilgisiz. Bazen diğerlerininin sırtından geçinme temayülü gösteriyorlar. Ayrıca toplum dışına çıkıyor ve kendilerini sosyal ve entelektüel olarak dışa çekiyorlar. Batıl inançları var. Yaratıcı olmak istiyorlar. Yaratıcılık araştırmalarına göre yaratıcılık çalışkanlıktan tamamen değişik bir şey; yaratıcılıkta maddiyat ve mükafatlandırılma söz konusu değil. İnsanın kendi içinden gelen bir güdü var.

Napolyon’un ve İtalyan Heykeltraş Benvenuto Cellini’nin dahi ve suçlu olarak nitelendirildikleri hukukçulara ve suçlularla çalışan diğer meslek mensuplarına el kitabı olarak hazırlanmış “Kriminalpsychologie, Psychologie des Täters” (Kriminalpsikoloji, Suçlunun Psikolojisi)
Adlı eser dahilikle delilik ve dahilikle suçluluk arasında bağlantı kuruyor deha ve delilik ve deha ve suçluluğun aynı kişide birleşebileceklerini belirtiyor.

Kısaca belirtmek gerekirse, dahi de en son aşamada bir insandır. Dahasını iyi değerlere yönlendierbileceği gibi kötü işlere de yönlendierbilir. İyiye veya kötüye yönelişi onun dahiliği konusunu etkilemez

İnsan çok yönlü bir kişiliğe sahiptir. Ve biz bu insanı değerlendirirken tüm yönleri ile değerlendirmek zorundayız. Bir insan belirli bir konuda başarılıdır ve bir dahidir demek, o kişi diğer alanlarda da mükemmeldir anlamına gelmez. Bu bir Karl Schmitt’te olduğu gibi diğer kişilerde de böyledir. İnsanın birisi belirli bir konuda dahi ise, diğer konularda da böyledir diye kutsallaştırmayalım derim.


Saygılarımla