Mesajı Okuyun
Old 22-09-2006, 13:50   #22
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sn. Doğanel,

Bir üye yazmıştı, "Tez varsa antitez vardır" şeklinde bir sözdü.

Müzmin muhalifliğim, müzmin tezlerinizden ötürü oluyor çoğu zaman. İçi dolu olan tezi eleştirmekten güzel ne olabilir ? Muhalefet de desteksiz karşı koymuyorsa elinden geldiğince, sorular ve yanıtlar amacına ulaşır , tartışmalar yararlı olur diye düşünüyorum.

Konu yine maddeye dönüyor yavaş yavaş sanki.

Aslında şu son bir kaç mesaja kadar, hiç kimse ruhsal sağlığın bozulması kavramı üzerinde durmamıştı.

İlk olarak sn.Ergin'in "ve/veya" vurgusu üzerine farkettim ben de. O ana dek, tartışma, bekaret/kavram olarak varlığı/yasada yokluğu/beden sağlığının bozulup bozulmayacağı üzerine dönüyordu.

(Ama "veya" bağlacı, konuyu anlamsızlaştırıverdi bir anda.)

Şimdi her iki yönüyle soru karşımızda, ama ikinci soru daha çetin.

1-Kızlık zarının yırtılması , beden sağlığının bozulması anlamına gelir mi? (Muhtemelen doktorlar buna hayır diyeceklerdir.)

2-Kızlık zarının bozulması, ruh sağlığının bozulmasına neden olmuş mudur? Bu soruya, sınırsız çeşitlilikte ve her olayda kişiden kişiye değişebilecek yanıt verebilmek mümkün olsa da, bir tek "ruh sağlığının bozulmasına neden olmuştur" yönündeki içtihat, yasada yer almayan, tanımı karşılığı olmayan bekaret kavramını, eskisinde olup yenisinde yer almayan mağyubiyet kavramını, doğrudan doğruya ama bu kez içtihatlarla yine yaşatmaya devam edecektir bana kalırsa.

Tabi burda suç olan tecavüz fiili. Suçun mağdurunun eylem nedeniyle ruhsal zarara uğramayacağını düşünmek bile yersiz.

Burada önemli olan ve kritik mesele, tecavüze uğramış olmak nedeniyle ruh sağlığı bozulmuşturla konunun ve raporların sınırlı tutulması sanıyorum.

Aslında konuya ilk yanıtımı yazarken de buradaydım, sonra uzağa düştüm. Forum başlığına yukarı çıkıp bakarsanız "Yargıtay'dan bekareti bozma kriterleri" başlığına sahip olduğu, ama madde metninde bekaret kelimesine dahi rastlamadığımızı siz de göreceksiniz.

Yani özetlemek gerekirse, suç olan tecavüz fiili. Ruh sağlığı da elbette bozulacaktır (bedensal zarar var da olabilir, yok da), ama "1" no.lu mesaj içeriğinde anlatılanların hiç biri, bekarete işaret etmemekte olduğu halde, konu dönüp dolaşıp yasanın dilinden çıkarılan kelimenin, toplumun kabulleri dolayısıyla içeriğinde yer almadığı maddelerle dahi hafızalara kazınmaya devam edilmesindedir.Nitekim ilk mesajda yerel Mahkemenin de, bekaretin bozulmasına yönelik talepleri dikkate almadığı belirtildikten sonra, Yargıtay'ın da kararı, "tecavüz fiili nedeniyle" ,mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulup bozulmadığı yönünde Adli Tıp'tan rapor alınması gerektiği yönünden bozduğu anlaşılmaktadır.

Ama üst başlık yine gelip dolaşıp "Yargıtay'dan bekareti bozma kriterleri" olarak atılmaktadır. İtirazım buna.

Saygılarımla...