Mesajı Okuyun
Old 11-09-2011, 12:13   #36
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Sayın Metin,

Yasaya yönelik eleştirilerinizi anlıyorum ve bazı noktalarda size katılıyorum. Diğer taraftan (yazım stilinizden mütevellit irtibat kurup kurmadığınıza emin olmamakla birlikte ) bu eleştirilerinizin benim yazdıklarımla irtibatlandırılmasının da mümkün olmadığı kanaatindeyim. Örn: Usul Yasalarının sadece avukatlar için olduğu ve/veya herkesin avukat tutmak zorunda olduğu yönünde bir iddiam ve hatta "ima"m dahi yoktur. HMK m.119'u yazma sebebim, 31 no'lu mesajımda, tartıştığımız alanın THS'de "Meslektaşların Soruları" kısmı olmasından dolayı, direkt "belirsiz alacak davası"na konu olacağını düşündüğüm somut vakıaları yazmak yerine, kanundaki düzenlemeleri ve bu kanun maddelerinin uygulanacağı somut olayları muhtevi yargıtay kararlarını yazmakta sakınca olmadığını düşünmeme rağmen, mesajım sonrası tarafınızca yapılan (amacıma uygun düşmeyen) değerlendirmeden kaynaklıdır. Şayet yazdıklarımla yasaya yönelik eleştirilerinizin herhangi bir bağlantısı söz konusu değilse lütfen bu yazdıklarımı dikkate almayınız

Alıntı:
Yazan Av.Hulusi Metin
Öneri (1)::
Bu forumdaki çalışmalarımızın somut sonuç verebilmesi için, kaynak hukuka egemen,yorum ilke ve yönteminde uzlaşıp,"hukuksal görüşlerimizi" ortaya koyalım ve mümkünse, en azından biz avukatlar olarak bir ortak görüş oluşturalım.
Ne dersiniz?

Ben, görüşümü yazmıştım:
Alıntı:
Yazan Av.Nevra Öksüz
Neticeten; m.107/3'teki düzenlemenin:

Alıntı:Yazan Av.Nevra Öksüz...m.107/3: "Ayrıca, belirsiz alacak davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir."...
şeklinde anlaşılması gerektiği ve ancak belirsiz alacak davası ikame edilebilecek hallerde tespit davasına da cevaz verildiğinin kabulü ile 109. madde anlamında klasik kısmi dava ikame edilebilecek hallerde tespit davası ikamesi halinde işbu davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddedilmesi gerektiği kanaatindeyim.



Lakin anlaşılmadığı zehabına kapılmam sebebiyle mesajlarımın içeriğinde açıklamaya çalıştığım görüşlerimi özetleyeyim:

1. Belirsiz alacak davasının ikame edilebilmesi için: davacı, alacak miktar veya değerini, dava tarihi itibariyle tam ve kesin olarak hesaplayabilmesini kendisinden bekleyemeyeceğimiz bir durumda olmalı veya davacının bu şekilde bir hesaplama yapması -dava tarihi itibariyle- imkansız olmalıdır.

2. HMK m.106'da düzenlenen tespit davasını ikame etmekte davacının hukuken korunmaya değer güncel yararının olması gerekmekle birlikte; aynı maddede kanunda sayılan istisnalar için davacının, işbu hukuki korunmaya değer güncel yararının bulunduğunun kabul edileceği de belirtilmiştir. HMK m.107/3'teki düzenlemeye göre; belirsiz alacak davasının ikame edilebileceği hallerde (1 no'lu madde halleri) tespit davasının da ikame edilebileceği ve bu halde davacının, tespit davası açmakta hukuken korunmaya değer güncel yararının var olduğunun kabul edileceği belirtilmiştir.

3. Davacının kısmi dava ikame edebilmesi için: talep konusunun niteliği itibariyle bölünebilir olması ve talep konusu miktarının da davanın tarafları arasında tartışmasız olmaması/tartışmalı olması veya açıkça belirli olmaması gerekmektedir. Her ne kadar "belirsiz alacak davası", kısmi dava niteliğinde ise de belirsiz alacak davası ikame edilebilecek haller dışındaki kısmi davalar için davacının tespit davası açmakta hukuken korunmaya değer güncel yararının var olduğu kabul edilemez. Davacı, belirsiz alacak davası ikame edebileceği haller dışındaki kısmi davaları için bir tespit davası ikame ederse, işbu tespit davası hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddedilmelidir.

(diye düşünüyorum ).

P.S: Anladığım kadarıyla görüşümüz ortak değil ve siz (sanırım düzenlemeyi) kısmi dava ikame edilebilecek her durumda tespit davası da ikame edilebileceğine cevaz verildiği şeklinde yorumluyorsunuz??

Alıntı:
Yazan Av.Hulusi Metin
Öneri (2):
#23 no.lu iletimdeki kurguyu, açılacak bir dava gibi çözmemiz yararlı olur mu?


Tespit davası hususunda değerlendirmem (forum konusundan mütevellit, -sadece- m.107'deki belirsiz alacak davası ve tespit davası arasındaki ilişki çerçevesinde değerlendirme yapılmıştır):

1. "Düzensiz"den kastınız "eksik ödeme" sanırım. Davacı işçi, 2011 yılında kendisine ödenecek olan/ödenen ücret miktarını biliyor ise bu durumda dava tarihinde belirleyemeyeceği bir alacak değeri olmamakla belirsiz alacak davası açamayacağından tespit davası ikame etmekte de hukuki yararı yoktur.

2. Ödenecek ikramiyelerin, asgari ücret üzerinden ne şekilde hesaplanacağı sözleşmede belirtilmemişse, davacı, dava tarihinde ikramiye alacak miktarını hesaplayamayacağından, davacı işçinin, belirsiz alacak davası ve dolayısıyla tespit davası ikame etmekte hukuki yararı vardır.

3. Bahçıvan olarak çalıştığı iş için ne kadar ücret alacağı, davacı işçi tarafından bilinmemekle belirsiz alacak davası ve dolayısıyla tespit davası ikame etmekte hukuki yararı vardır.

4. Performans priminin miktarının tam ve kesin olarak belirlenebilmesi davacı işçiden beklenemeyeceğinden davacının, belirsiz alacak davası ve dolayısıyla tespit davası ikame etmekte hukuki yararı vardır.

5. Araba kiralama şirketleri tarifelerini belirleyen bir kıstas olup olmadığını bilemiyorum; fakat bu şekilde (bizim asgari ücret tarifemize benzer) bir tarife var ise ve lastik bedellerinin de faturası bedeli belli olmakla davacının, dava tarihinde alacak miktarını tam ve kesin olarak belirlemesi kendisinden beklenebilir olduğundan belirsiz alacak davası ve tespit davası ikame etmekte hukuki yararı yoktur.

6. Pencere ve iç kapıların takılmamasından mütevellit iş bedelinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi davacıdan beklenebilir (KKİS'nin içeriğinden dolayı-aksi de mümkündür; sözleşmeye bakmak lazım) ve bu yönden davacının, belirsiz alacak ve tespit davası ikame etmekte hukuki yararı yoktur. Daire içi tesisattan kaynaklanan su basması nedeniyle oluşan zararın miktarının tam ve kesin olarak belirlenebilmesi davacıdan beklenemeyeceğinden bu yönden belirsiz alacak davası ve tespit davası ikame etmekte davacının hukuki yararı vardır.

kanaatindeyim.

Saygılar...