Mesajı Okuyun
Old 09-02-2011, 19:02   #18
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Merhabalar;

Bir önceki mesajıma dair bir Yargıtay kararı:

Alıntı:
T.C. YARGITAY
15.Hukuk Dairesi

Esas: 2003/5503
Karar: 2003/5364
Karar Tarihi: 11.11.2003

...
Kamu düzeni ile ilgili olduğundan mahkemece doğrudan gözetilmesi gereken İcra ve İflas Kanununun 45/1. maddesi gereğince, rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehinin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapabilir. Ancak rehnin tutarı borcu ödemeye yetmezse alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz yolu ile takip edebilir. Davalılar Ahmet ve Nevzat taşınmaz payları üzerinde tesis olunan ipotekler, borçlu şirketin davacı alacaklı ile yaptığı kredi sözleşmesinin teminatı olup; hukuksal niteliğince üst sınır ipoteğidir ( MK. Madde 851 ). Bu davalılar ipotek akit tablolarına göre, üçüncü şahıs durumunda olup, bizzat borçlu değillerdir. Bizzat borçlu olmayan üçüncü şahıs ipotek borçlusunun sorumluluğu ise, borçlunun borcunu ödemesi halinde ipotekli taşınmazın yahut taşınmaz payının icraca satılmasına ve satış bedelinden ipotek tutarınca borcun ödenmesine katlanmaktan ibarettir. Bu nedenle, ipotek borçlusu üçüncü şahsın borçtan ötürü şahsen sorumluluğu yoktur ( MK. Madde 884 ). Üçüncü şahıs ipotek borçlusunun teminat ipotekli taşınmazını yahut taşınmaz payını kayden devretmiş olması onun sorumluluğunda ve güvencede bir değişiklik meydana getirmez ( MK. Madde 888 ).



...


Dava dilekçesinde, Nevzat ve Ahmet in ipotek akit tablosunu aynı zamanda müteselsil kefil sıfatıyla da imzaladıkları ileri sürülmüş olduğu halde mahkemece bu husus incelenip değerlendirilmemiştir. Oysa, ipotek kurulmasına ilişkin sözleşme, kefillik sözleşmesini de içerebilir. Çünkü, Borçlar Yasanının 484. maddesi gereğince, kefillik yüklenimi yazılı olarak yapılmış ve kefilin sorumlu olacağı belirli bir miktar da gösterilmiş ise, geçerli bir kefillik sözleşmesi kurulmuş olur. Bu durumda da, anılan davalılar TTK.nun 7, Borçlar Yasasının 484 ve 490. maddeleri hükümleri uyarınca, müteselsil kefil sıfatıyla, davacı alacaklıya karşı, borçluya sağlanmış kredinin ana para ve fer'ilerinin ve işleyen faizi ile işlemiş faizin bir yıllığının toplamları kefalet limitini geçmemek üzere sorumlu olurlar. Kefilin tesis ettiği ipoteğin, asıl borcun teminatı olması durumunda, İİK.nun 45. maddesinde öngörülen önce rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip zorunluluğu kefile karşı sözkonusu olmaz. Borçlar Yasasının 487. maddesi gereğince; borçlunun hakkında takip yapmadan ve rehni paraya çevirmeden de, alacaklı kefiller hakkında icra takibi yapabilir. Kefil, kefalet sözleşmesiyle yüklendiği kefalet limiti tutarı ve ayrıca kendi temerrüdünün sonuçlarından sorumludur ( BK. Madde 490 ). Üçüncü şahıs ipotek borçlusu davalıların aynı zamanda kefil olmaları durumunda, ipotekle yükümlü taşınmazları, güvence tutarından fazla değerde olması ve alacaklının istenebilir alacağı miktarının ve kefalet sorumluluğu tutarının, ipotek tutarından fazla olması koşullarının oluşması halinde; davacının kefalet borçlularının tasarruflarının iptali hakkında, hukuksal yararı bulunduğu için dava açabileceği kuşkusuzdur.

...