Mesajı Okuyun
Old 02-04-2010, 15:21   #2
Av.Aksoy

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2002/10-1091

K. 2002/1089

T. 20.12.2002

• FAİZ ALACAĞI ( Aylığın Kesilmesi/Alacak Davası - Önceki Davada Saklı Tutulması Nedeniyle Sonradan İstenebileceği )

• ALACAK DAVASI İÇİN AÇILAN ÖNCEKİ DAVADA SAKLI TUTULAN FAİZ ALACAĞI ( Sonradan İstenebileceği )

• EK HAKLARIN SONA ERMESİ ( Ana Borcun Ödenmesi İle - Faiz Hakkının Saklı Tutulması Durumunda Sonradan Bunun Ödenmesinin Gerekmesi )

• FAİZ ( Borcun Ortadan Kalkmasından Sonra İsteme Hakkının Şartları - Saklı Tutulması Veya Tutulduğunun Anlaşılmış Olması )

• BORÇ EKLENTİLERİNİN SONA ERMESİ ( Faizin Önceki Davada Saklı Tutulması Nedeniyle Sonradan İstenebileceği )

• FAİZ TALEP ETME HAKKININ SAKLI TUTULMASI ( Aylığın Kesilmesi/Alacak Davası - Önceki Davada Saklı Tutulması Nedeniyle Sonradan İstenebileceği )

• ASIL BORCUN ÖDENMESİ ( Faizin Önceki Davada Saklı Tutulması Nedeniyle Sonradan İstenebileceği )

818/m.113

ÖZET : Asıl borcun sona ermesi ile kural olarak kefalet, rehin ve diğer feri haklarda ( eklentiler ) sona erer. Ancak açıklanan bu kuralın bazı istisnaları vardır. Bunlar; a ) Alacaklının asıl borcun ödenmesini kabul ederken işlemiş faizleri talep etmek hakkının saklı tutulduğunu bildirmiş olması, b ) Durumun özelliğinden faiz hakkının saklı tutulduğunun anlaşılmış olmasıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 5. İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 14.3.2001 gün ve 1999/1755-2001/111 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 20.11.2001 gün ve 7626-7980 sayılı ilamı ile; ( ...Davacının, bağlanan aylığın kesilme tarihinden itibaren faizi ile birlikte ödenmesi gerektiğinin tesbitine dair açtığı dava, Ankara 9. İş Mahkemesinin 4.6.1997 gün 1996/1179 E. 1997/307 Sayılı kararı ile neticelenmiş ve davacıya 1.9.1991 tarihinden itibaren aylıkların ödenmesi gerektiğinin tesbitine karar verilmiş, davacının faiz talebi ile ilgili bir karar verilmemiştir. Bu karar, Yargıtay'ca onanarak kesinleşmiştir. Bu davada ise aylıkların geç ödenmesi nedeniyle faiz talep edilmektedir. Kural olarak Borçlar Kanunu'nun 113. maddesi gereğince, alacaklı asıl borcun ödenmesini kabul ederken işlemiş faizleri talep etmek hakkını saklı tutmamışsa faiz isteyemez. Ancak asıl alacağın ödenmesi için açılan davada faize ilişkin talep bulunduğuna göre, asıl alacak tahsil edilirken artık ayrıca ihtirazi kayıt ileri sürülmesine gerek yoktur.
Bu durumda, mahkemenin işin esasına girip davacının faiz alacağı konusunda inceleme yapması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ye yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, asıl alacak tahsil edilirken ödenmeyen temerrüt faizinin tahsili isteminden ibarettir.
Davacı, koşullarını yerine getirip emekli maaşı almakta iken davalı kurumun, maaş bağlama koşullarının gerçekleşmediği savı ile maaşını kestiğini, açtığı iptal davası sonucunda bu kurum işleminin iptal edilerek 1/9/1991 tarihinden itibaren aylıkların ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verildiğini, bu davada faiz de istemesine rağmen mahkemece olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediğini, kurumun ise sadece ana parayı ödediğini savlayarak ödenmeyen 110.000.000 TL. temerrüt faizinin, fazlaya dair hakları saklı tutulmak koşuluyla tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, Kurumun yaşlılık aylığının kesilmesinde kurumun herhangi bir kusurunun bulunmadığını, önceki kararda mahkemenin faiz konusunda bir karar vermediğini, davacının biriken gelirleri ihtirazi kayıt ileri sürmeden alması nedeniyle BK. nun 113. maddesi gereğince bundan sonra faiz isteminde bulunamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemenin, davalı kurumun her ne kadar faiz borcu ile sorumlu ise de, asıl alacağı bankadan alırken ödeme belgesinde veya parayı aldığı günden sonra davalı kuruma başvurarak, faiz alacağına ait hakkını saklı tuttuğunu bildirmediğinden, BK. 113. maddesi gereğince asıl borç ödeme ile sona erdiğinden, feri hak olan faizin de bu durumda istenemeyeceğinden, davanın reddine ilişkin olarak verdiği karar Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur.
Hemen belirtelim ki, kural olarak BK. m. 113 gereğince asıl borç ifa ile veya herhangi bir suretle sona erdiği takdirde kural olarak kefalet, rehin ve diğer feri haklarda ( eklentiler ) sona erer. Borcu sona erdiren nedenin niteliği önemli değildir. Sona eriş kendiliğinden olmakta, kural olarak ek bir işleme ihtiyaç duyulmamaktadır. Faiz de ana paranın fer'idir ( eklentisidir ).
Yukarıda açıklanan kuralın bazı istisnaları vardır. Bunlar;
a ) Alacaklının asıl borcun ödenmesini kabul ederken işlemiş faizleri talep etmek hakkını saklı tutulduğunun bildirilmiş olması,
b ) Durumun özelliğinden faiz hakkının saklı tutulduğunun anlaşılmış olmasıdır.
Somut olayda davacı kesilen yaşlılık aylığını almazdan önce açtığı davada faiz ödetilmesi isteminde bulunmuş ve bu şekilde açıkça faiz isteme hakkını saklı tutmuştur.
Bu olgular karşısında artık davacının faiz isteğinin saklı tutulduğunun kabulü, durumun gereklerine tamamen uygun olup, mahkemece işlemiş faiz isteminin kabulüne karar vermek gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 1/5/2002 gün ve 2002/9-371-343 sayılı ilamı, Hukuk Genel Kurulunun 20/12/1989 gün ve 1989/5-616-676 sayılı ilamlarında aynen benimsenmiştir. Bu nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK. nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 20.12.2002 gününde, oybirliği ile karar verildi.


Yukarıdaki kararda da görüldüğü gibi davacı daha önceki davasında faiz istediği için, Yargıtay bu davada da halin icabından faiz isteme hakkının saklı tutulmuş sayılacağına karar vermiştir. Sizin davanızda ise buna benzer bir durum yok. Ben yerel mahkeme kararının onacağını değerlendiriyorum.