Mesajı Okuyun
Old 16-08-2007, 00:44   #6
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi
Esas: 2000/8716
Karar: 2000/9376
Karar Tarihi: 31.10.2000
ÖZET: 1 - Sözleşmede, her yıl için %10 ceza kararlaştırıldığına, ayrıca faaliyete devam edilen aylar veya geçen süre için ayrık bir hüküm getirilmediğine göre davacı, üç yıllık ceza koşulunu davalıdan isteyebilir.
2 - Davacının, icra takibine konu bu alacağı, belli veya belirlenebilir niteliktedir. Hesaplanabilir olması yeterlidir. Bu nedenle davacının icra inkar tazminatı talebinin de kabulüne karar verilmelidir.

(818 S. K. m. 97, 98, 161) (2004 S. K. m. 67) (1086 S. K. m. 275)
Dava: Başbakanlık Özelleştirme idaresi vekili ile D.... Çay A.Ş. vekilinin aralarındaki dava hakkında (Ankara Altınca Asliye Ticaret Hakimliği)nden verilen 29.12.1999 tarih ve 351-697 sayılı hükmün dairenin 22.6.2000 tarih ve 5748-6160 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde taraflar avukatları tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu.
Karar: Davacı, özelleştirme kapsamında Y.... Süt ve Mamülleri İşletmesini davalıya sattıklarını, davalının sözleşmenin 18. maddesi hükmüne aykırı olarak süre dolmadan işletme faaliyetini durdurduğunu, bu hal için sözleşmede öngörülen ceza koşulunun tahsili amacıyla yaptıkları icra takibine itiraz ettiğini öne sürerek itirazın iptaline, %40 icra-inkâr tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, satım bedelinin peşin ödenmesi halinde sözleşmenin 18. maddesinin uygulanamayacağını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kısmen kabule karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiş, dairemizce davacı lehine olmak üzere kısmen bozulmuş, her iki taraf karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1- Temyiz ilamında belirtilen gerektirici nedenler karşısında usulün 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiç birisine uygun olmamasına göre davalının karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
2- Taraflar arasında imzalanmış bulunan 20.7.1995 tarihli sözleşmenin 18. maddesinde "Yatırımcı, işletmenin mevcut faaliyetini en az üç yıl süre ile devam ettirecek ve bu süre zarfında işletme üçüncü şahıslara satılmayacak, kiralanmayacak veya herhangi bir surette devredilmeyecektir. Bu husus tapuya dercedilecektir. Bu madde de belirtilen yükümlülere uyulmadığının idarece tespit edilmesi halinde her yıl için toplam satış bedelinin %10'u tutarında ceza şartı idareye ödemeyi kabul eder" hükmüne yer verilmiştir. Davalı yatırımcının birinci yılın bitim tarihinden sonra ve henüz üçüncü yıl başlamadan önce 20.10.1997 tarihinde işletmenin mevcut faaliyetini durdurmuş olduğu saptanmıştır. Bu halde her yıl için ceza koşulu olarak ödenmesi gereken %10 tutarındaki miktarı davacı talep hakkını kazanmıştır. Sözleşmede her yıl için %10 ceza kararlaştırıldığına, ayrıca faaliyete devam edilen aylar veya geçen süre için ayrık bir hüküm getirilmediğine göre davacı gerek ikinci yıl ve gerekse aynı durum üçüncü yıl da devam ettiği için üçüncü yıl ceza koşulunu davalıdan isteyebilir. Nitekim davacı, bu dava dosyası ile birleştirilen ankara Üçüncü Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 1998/882 esas sayılı davası ile de üçüncü yıl ceza koşulunu istemiştir. Mahkemenin kabulünde olduğu gibi davacının, 31.12.1997 tarihine kadar faaliyetini devam ettirdiğine dair bir kabulü olmadığı gibi 21.11.1997-7.1.1998 dönemi için ceza koşulu istemesi gibi bir durumda davada söz konusu değildir. 31.12.1997 tarihi, bilirkişi kurulu tarafından faaliyetin kısmen de olsa devam ettirildiği, kabul edilen tarihtir. Davalı, 20.7.1998 tarihli tutanak aksini kanıtlayamamıştır. Kaldı ki sözleşmeye göre mevcut faaliyetin üç yıl süreyle devamı asıldır. Kısmen devam ettirilmiş olması, davacının ceza istemi hakkını ortadan kaldırmaz. Sözleşmenin yorum ve değerlendirmesi görevi HUMK'nun 275. maddesi hükmü uyarınca mahkeme hakimine aittir. Üçüncü yılda da davalı yatırımcının işletmenin mevcut faaliyetine devam etmediği sabit olduğuna göre hiçbir oranlama yapılmaksızın davanın gerek asıl davada ve gerekse birleştirilen davadaki satış bedelinin %10'u tutarındaki ceza koşulunu ayrı ayrı isteyebileceğinin kabulü gerekir.
3- Davacının icra takibine konu alacağı belli veya belirlenebilir niteliktedir. Bu alacağın ceza koşulu alacağı olması ve miktarın önceden belli olmaması ve ancak yargılama ile saptanabilecek olması davacının yasadan kaynaklanan icra inkâr tazminatı isteminin reddi için bir sebep olarak kabul edilemez. Davalının itirazı ile icra takibi durmuştur. Açılan itirazın iptali davasında ise davalı borçlunun icra takibine haksız olarak itiraz ettiği de saptanmıştır. Davalı, sözleşme yükümlülüğünü ve bu yükümlülüğüne aykırı davranması halinde ödemesi gereken ceza koşulunun miktarını bilebilecek durumdadır. Şu durumda davacının icra inkâr tazminatı talebinin de kabulüne karar verilmesi gerekirken mahkemenin aksine düşüncelerle inkâr tazminatı istemlerinin yasal olmayan gerekçelerle reddine karar vermesi de usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki mahkeme kararı, açıklanan yönlere ilişkin olarak bozulması gerekirken usulen yazılı gerekçelerle bozulmuş olduğu bu defa yapılan inceleme ile anlaşılmış olmakla davacının karar düzeltme isteminin kabulüne, dairemizin bozma kararının kaldırılmasına ve mahkemece kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Sonuç: Birinci bent gereğince davalının karar düzeltme taleplerinin reddine, davacının karar düzeltme taleplerinin kabulüne, dairemizin 22.6.2000 tarihli ve 5748-6160 karar sayılı kararın kaldırılmasına, 2. ve 3. bentlerde belirtilen nedenlerle temyiz edilen mahkeme kararının davacı yararına olmak üzere (BOZULMASINA) peşin harcın istek halinde iadesine, 31.10.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************