Mesajı Okuyun
Old 15-12-2012, 16:47   #55
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/3587
K. 2012/5314
T. 5.6.2012

• ALACAK DAVASI ( Mal Rejiminden Kaynaklanan - İsteklerin Boşanmanın Eki Niteliğinde Olmadığı/Taşınır ve Taşınmaz Mal Niteliğinde Bulunan Katkı Payı ya da Artık Değere Konu Olan Eşyaların Protokolde Açık Bir Biçimde Yazılması Gerektiği )

• MAL REJİMİ ( Alacak İstemi - Taşınır ve Taşınmaz Mal Niteliğinde Bulunan Katkı Payı ya da Artık Değere Konu Olan Eşyaların Protokolde Açık Bir Biçimde Yazılması Gerektiği/Mal Talepleri Yoktur İbaresinin Yetersiz Olduğu )

• BOŞANMA PROTOKOLÜ ( Taşınır ve Taşınmaz Mal Niteliğinde Bulunan Katkı Payı ya da Artık Değere Konu Olan Eşyaların Açık Bir Biçimde Yazılması Gerektiği/Mal Talepleri Yoktur İbaresinin Yetersiz Olduğu - Mal Rejiminden Kaynaklanan Alacak )

• ANLAŞMANIN KAPSAMI ( Alacak İstemi - Mal Rejiminden Kaynaklanan İsteklerin Boşanmanın Eki Niteliğinde Olmadığı/Mal Talepleri Yoktur İbaresinin Yetersiz Olduğu )

4721/m.219,220,222/2

ÖZET : Dava, mal rejiminden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. Mal rejiminden kaynaklanan istekler boşanmanın eki niteliğinde istekler olmadığından anlaşma ya da protokol, mal rejimlerini de kapsıyor ise bu taktirde taşınır ve taşınmaz mal niteliğinde bulunan katkı payı ya da artık değere konu olan bu tür eşyaların açık bir biçimde tek tek, bentler halinde protokolde yer alması gerekir. Taraflar arasındaki protokolde herhangi bir açık ibare bulunmamaktadır. Sadece, "mal talepleri yoktur" ibaresi yer almaktadır. Bu ibarenin katkı payı ya da edinilmiş mallardan kaynaklanan taşınmaz ya da taşınır niteliğindeki eşyaları da kapsadığının kabulüne olanak bulunmamaktadır.

DAVA : S. K. ile E. K. aralarındaki dava hakkında Söğüt Asliye Hukuk ( Aile ) Mahkemesinden verilen 04.03.2011 tarih ve 139/45 sayılı hükmün Dairenin 27.12.2011 gün ve 3139/7755 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmişti. Davalı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, vekil edeninin çalışarak elde ettiği gelir ve babası M. K. tarafından verilen 6500 TL para ile evlilik birliği içinde kooperatif üyeliği sonucu davalı adına tapuya kayıt ve tescil edilen 93 ada 366 parsel sayılı taşınmazda 19 numaralı meskenin edinilmesine davacının katkıda bulunduğunu açıklayarak, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 30.000 TL katkı payının dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak vekil edenine ödenmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, boşanma davası sırasında tarafların imzaladıkları protokolün 3. maddesine göre, tarafların birbirlerinden mal talepleri olmadığı hususunun düzenlendiğini ve kesinleştiğini belirterek, kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece, davacının boşanma davası sırasında protokol düzenleyerek mal talebinde bulunmadığı ve bu şekilde anlaşmalı olarak davalı eski eşinden boşandığı, protokolün mahkemece onaylandığı, protokoldeki mal ibaresinin dar kapsamlı algılanamayacağı kanaatine varılmakla davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edildikten sonra, Dairemizin 27.12.2011 gün ve 2011/3139 Esas 2011/7755 Karar sayılı ilamı ile çoğunluk görüşüyle onanması üzerine, davacı vekili tarafından süresi içinde karar düzeltme isteğinde bulunulmuştur.

Dava, mal rejiminden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir.

Söğüt Asliye Hukuk Mahkemesinin ( Aile Mahkemesi sıfatıyla ) 13.10.2009 tarih 2009/160 Esas, 2009/244 Karar sayılı dosyası arasında bulunan "Protokol" başlığını taşıyan davacı S. K. ile davalı E. K. tarafından imzalanan 07.10.2009 tarihli protokolün 3 nolu bendinde; "tarafların mal talepleri yoktur" ibaresi yer almaktadır. Bunun dışında malla ilgili başka bir açıklama ve belirleme söz konusu değildir. Anılan protokol anlaşmalı boşanma için hazırlanmış ve dosyaya sunulmuştur. Yargılama oturumunda da, davacı, protokolün içeriğini kabul ediyorum, açıklamasında bulunmuştur.

Kural olarak, boşanma davalarıyla birlikte mal rejimine ilişkin açıklamaların ve eşler arasında varılan sonuçların anlaşma protokolünde yer almalarında herhangi bir sakınca bulunmayıp bunu engelleyen bir kanun hükmü de yoktur. Yine ilke olarak, dar kapsamlı olarak ifade edilen ibarelerin boşanmanın feri niteliğinde bulunan nafaka, maddi-manevi tazminat gibi istekleri kapsadığı kabul edilebilir. Mal rejiminden kaynaklanan istekler boşanmanın eki niteliğinde istekler olmadığından anlaşma ya da protokol, mal rejimlerini de kapsıyor ise bu taktirde taşınır ve taşınmaz mal niteliğinde bulunan katkı payı ya da artık değere konu olan bu tür eşyaların açık bir biçimde tek tek, bentler halinde protokolde yer alması gerekir. Somut olayda, herhangi bir açık ibare bulunmamaktadır. Sadece, "mal talepleri yoktur" ibaresi yer almaktadır. Mal tabirinin tüm taşınır ve taşınmazları kapsadığını kabul etmek mal rejimi davalarının mantığına ve hakkın özüne aykırı düşer. Mal tabiri oldukça dar bir kavramdır. Bu nedenle bu tabirin katkı payı ya da edinilmiş mallardan kaynaklanan taşınmaz ya da taşınır niteliğindeki eşyaları da kapsadığının kabulüne olanak bulunmamaktadır.

Mahkemece, katkı payı ve katılma alacağına ilişkin taraf delillerinin toplanması ve tüm taraf deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre işin esası ile ilgili olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulması gerekirken, dava konusu taşınmazın protokol kapsamında kaldığı görüşünden hareketle yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
SONUÇ : Davacı vekilinin karar düzeltme isteği açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle Dairenin maddi yanılgıya dayalı 27.12.2011 gün ve 2011/3139-7755 Esas ve Karar sayılı onama kararının ortadan kaldırılmasına ve mahalli mahkemenin 04.03.2011 gün ve 2010/139 Esas-2011/45 Karar sayılı hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde karar düzeltme isteyen davacıya iadesine, 05.06.2012 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :

Dava, boşanan eşler arasında görülen mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir.

Mahkemece, eşlerin boşanma dava dosyasına sundukları 07.10.2009 tarihli protokol ile birbirlerinden mal talebinde bulunmayacaklarını kararlaştırdıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, Dairemizin 27.12.2011 gün 3139/7755 sayılı ilamı ile çoğunluk görüşüyle onandıktan sonra, bu kez karar düzeltme isteği üzerine yerel mahkeme hükmü yine çoğunluk görüşüyle yazılı gerekçeyle bozulmuştur.

Taraflar, Söğüt Asliye Hukuk ( Aile Mahkemesi sıfatıyla ) Mahkemesinin 13.10.2009 gün 160/244 sayılı kararı ile boşanmışlardır. Söz konusu dava dosyasına sunulan, davacı ve davalının imzalarını taşıyan 07.10.2009 tarihli "protokol" başlıklı senedin 3. maddesinde aynen "tarafların mal talepleri yoktur" açıklamasına yer verilmiştir. Yargılama sonunda mahkemece tarafların boşanmalarına ve sunulan protokolün onaylanmasına karar verilmiş, hüküm kesinleşerek nüfus kayıtlarına işlenmiştir. Görülmekte olan dava dosyasında, davacı Sevgi Karaköse vekili, davalı Erkan Karaköse adına kayıtlı dava konusu 93 ada 366 parseldeki 19 nolu meskenin evlilik birliği içinde edinildiğini ileri sürerek mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğinde bulunmuş, davalı vekili cevabında boşanma dava dosyasına sunulan protokolün 3. maddesi gereğince davanın reddini savunmuştur.

Sayın çoğunluk ile muhalefet görüşü arasındaki ayrılık, protokolde sözü edilen "mal" tabirinden, mal rejiminin tasfiyesine konu edilebilecek malvarlıklarının anlaşılıp anlaşılamayacağıdır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabının birinci kısmının dördüncü bölümünün başlığı "Eşler Arasındaki Mal Rejimi" dir. Bu bölümün ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci ayırımları; sırasıyla "Edinilmiş Mallara Katılma", "Mal ayrılığı", "Paylaşmalı Mal Ayrılığı" ve "Mal Ortaklığı" başlıklarını taşımaktadır. Söz konusu bölüm ve ayırımların altında yer alan bir çok kanun maddelerinde de "mal" ya da "malvarlığı" tabiri kullanılmıştır. Nitekim, 219. maddede "Edinilmiş Mallar", 220. maddede "Kişisel Mallar" ve 222/2.madde de "Paylı Mülkiyete Konu Mallar" hakkında düzenleme getirilmiştir. Başlık ya da kanun maddelerindeki, "mal" tabirinden, eşlerin sahip oldukları mal rejiminin tasfiyesi davalarına konu edilebilecek ve ekonomik değeri bulunan taşınır-taşınmaz varlıkların tamamı anlaşılmaktadır. Başka bir anlatımla, "mal" tabirinden, sayın çoğunluğun bozma gerekçesinde belirttiği gibi, boşanmanın feri niteliğindeki nafaka, maddi-manevi tazminat istekleri ile feri niteliğinde bulunmayan ev ve çeyiz eşyaları anlaşılmamaktadır. Aksi düşünce, kanun koyucunun ve özellikle de mal rejimini düzenleyen TMK.nun sistematiğine ve ruhuna aykırıdır. Bu nedenle, 07.10.2009 tarihli protokolün 3.maddesinde, taraflara ait ve mal rejiminin tasfiyesine konu olabilecek taşınır ve taşınmaz malların tümünün amaçlandığının kabulü ile usul ve yasaya uygun görülen yerel mahkeme hükmünün onanması yerine, bozulması yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılmamaktayım.

Kazancı