Mesajı Okuyun
Old 14-08-2012, 14:46   #49
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/5310
K. 2011/5866
T. 15.11.2011

• KATKI PAYI ALACAĞI ( Davacının Davaya Konu Meskenin Alımında Katkıda Bulunmadığının Kabulü Doğru Olmadığı Gibi Meskenin Mal Ayrılığı Rejiminin Geçerli Olduğu Dönemde Alınmış Olması O Malın Adına Tescil Edilen Kişinin Kişisel Malı Sayılmasını Gerektirmediği)

• KİŞİSEL MAL ( Meskenin Mal Ayrılığı Rejiminin Geçerli Olduğu Dönemde Alınmış Olması O Malın Adına Tescil Edilen Kişinin Kişisel Malı Sayılmasını Gerektirmediği - Katkı Payı Alacağı Davası)

• MAL AYRILIĞI REJİMİ ( Katkı Payı Alacağı Davası - Meskenin Mal Ayrılığı Rejiminin Geçerli Olduğu Dönemde Alınmış Olması O Malın Adına Tescil Edilen Kişinin Kişisel Malı Sayılmasını Gerektirmediği)

• MESKENİN SATIN ALINMASI SIRASINDA ÇEKİLDİĞİ İDDİA EDİLEN KREDİYE AİT BELGELER ( Getirtilmesi ve Meskenin Ne Kadar Miktarla Satın Alındığının Etraflıca Araştırılması Gerektiği - Katkı Payı Alacağı Davası)
743/m.152

ÖZET : Dava, edinilen mal varlığına yönelik katkı payı alacağı istemine ilişkindir. Her iki tarafın SSK'na bağlı olarak çalışarak düzenli gelir elde ettikleri taraf ve tanık beyanlarıyla zabıta araştırmasından belirlenmiş olup, davacının davaya konu meskenin alımında katkıda bulunmadığının kabulü doğru olmadığı gibi meskenin mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde alınmış olması, o malın adına tescil edilen kişinin kişisel malı sayılmasını gerektirmez. İki tarafta çalıştıklarına ve belirli bir gelir elde ettiklerine göre davacının da davalı adına tapuda kayıtlı bulunan meskene katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, öncelikle davaya konu meskenin satın alınması sırasında çekildiği iddia edilen krediye ait belgelerin getirtilmesi, meskenin ne kadar miktarla satın alındığının etraflıca araştırılması, daha sonra tarafların çalışmalarına ve gelirlerine dair maaş bordrolarla getirtilecek diğer belgeler gözetilerek evlenme tarihinden meskenin davalı adına tescil edildiği tarihe kadar tüm gelirlerinin ayrı ayrı toplanması, her birinin sosyal statüleri, konumları ve mesleki kariyerleri gözetilerek yapabilecekleri kişisel masraflarının ayrı ayrı hesaplanması gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın kabulüne dair hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı taraf temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı M. E. İ. vekili, evlilik birliği içerisinde edinilen 400 ada 486 parsel üzerindeki 9 numaralı bağımsız bölümün bedeli ve kredi taksitlerinin vekil edeni tarafından ödendiği halde davalı adına satın alma yoluyla tapuya kayıt ve tescil olunduğunu, yine vekil edeni tarafından evlilikten önce satın alınıp aile konutuna getirilen ve birlikte kullanılan dava dilekçesinde liste halinde bildirilen ev eşyalarının boşanma davasından sonra davalıda kaldığından, evlilik birliği içinde edinilmiş malların tasfiyesini ve fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 35.000 TL alacağın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı F. Ö. vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece; davaya konu 400 ada 486 parsel üzerindeki 9 numaralı bağımsız bölüme ( meskene) davacının katkıda bulunduğunu herhangi bir belgeyle kanıtlayamadığı gerekçesiyle kanıtlanamayan davanın reddine, davalı tarafın yargılama sırasındaki kabulü dikkate alınarak iki üçlü, iki tekli çek yat takımı, bir adet saba marka 37 ekran tv., Arçelik 3500 model çamaşır makinesi, Profilo bd. 240 turbo buzdolabı hakkındaki davanın kabulüyle bu eşyaların davacıya verilmesine, dava dilekçesinde belirtilen diğer eşyalar hakkındaki davanın kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Hüküm 400 ada 486 parsel üzerindeki 9 numaralı bağımsız bölüme ( meskene) davacının katkıda bulunmadığından reddine dair bölümü, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar 24.2.1997 tarihinde evlenmişlerdir. 22.2.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne dair hükmü 19.1.2009 tarihinde kesinleşmekle mal rejimi sona ermiştir ( T.M.K.nun 225/2).

Yanlar arasında sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı ( TKM, nin 170. m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir ( T.M.K.nun 202 m). Dava konusu 400 ada 486 parsel üzerindeki 9 numaralı bağımsız bölüm ( mesken) 23.5.2000 tarihinde satın alma yoluyla davalı adına tapuda kayıtlı bulunmaktadır. T.M.K. nin 6 ve 222 nci maddeleri gereğince herkes kendi iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür.

Dava, 1.1.2002 tarihinden önce edinilen mal varlığına yönelik katkı payı alacağı istemine ilişkindir. Dava konusu taşınmaz 743 Sayılı TKM'nin 170. maddesi uyarınca eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiğine göre; taraflar arasındaki uyuşmazlığın B.K.nun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekmektedir. 743 Sayılı TKM. nin yürürlükte olduğu; 1.1.2002 tarihinden önce eşler arasında yasal mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde, karı ve kocanın diğerinden katkı payı karşılığında bir tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya parayla ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekir. Eşlerden birinin edindiği mala diğer eşin doğrudan maddi bir katkısı yoksa, bu talep kabul edilemez.

Somut olayda, her iki tarafın ssk'na bağlı olarak çalışarak düzenli gelir elde ettikleri taraf ve tanık beyanlarıyla zabıta araştırmasından belirlenmiş olup, davacının davaya konu meskenin alımında katkıda bulunmadığının kabulü doğru olmadığı gibi meskenin mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde alınmış olması, o malın adına tescil edilen kişinin kişisel malı sayılmasını gerektirmez. İki tarafta çalıştıklarına ve belirli bir gelir elde ettiklerine göre davacının da davalı adına tapuda kayıtlı bulunan meskene katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, öncelikle davaya konu meskenin satın alınması sırasında çekildiği iddia edilen krediye ait belgelerin getirtilmesi, meskenin ne kadar miktarla satın alındığının etraflıca araştırılması, daha sonra tarafların çalışmalarına ve gelirlerine dair maaş bordrolarla getirtilecek diğer belgeler gözetilerek evlenme tarihinden meskenin davalı adına tescil edildiği tarihe kadar tüm gelirlerinin ayrı ayrı toplanması, her birinin sosyal statüleri, konumları ve mesleki kariyerleri gözetilerek yapabilecekleri kişisel masraflarının ayrı ayrı hesaplanması, davacının ayrıca, 743 Sayılı TKM. nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü gözetilerek yapabileceği evi geçindirme gideriyle kişisel giderinden olabilecek fazla harcama var ise, oran belirtilmek suretiyle hesaplanacak miktarının, davalı yönünden ise kişisel harcamalarının hesaplanıp toplam gelirlerinden ayrı ayrı düşülmesi, her birinin bu durum karşısında yapabilecekleri tasarruf miktarlarının ayrı ayrı saptanması, tarafların toplam tasarruf miktarı içerisindeki katkı oranlarının belirlenmesi, bu katkı oranının uzman Emlakçi ve Mimar bilirkişi raporuyla belirlenen davaya konu meskenin dava tarihindeki değeriyle çarpılması sonucu davacının katkı payı alacağının saptanması, dosyanın bu haliyle konunun uzmanı bir hukukçu ve bir mali müşavir bilirkişiye verilerek tarafların ve Yargıtay'In denetimine açık gerekçeli rapor alınması, ondan sonra iddia ve savunma doğrultusunda toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş bulunması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün davaya konu 400 ada 486 üzerindeki 9 numaralı bağımsız bölüme ( meskene) dair bölümünün 6100 Sayılı H.M.K.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı H.U.M.K.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 17,15 TL peşin harcın istenmesi halinde temyiz eden davacıya iadesine, 15.11.2011 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :

Davacı vekili, davaya konu Bandırma A... mahallesi, K... sitesi, B blok, No:9'da bulunan gayrimenkulün 23.5.2000 tarihinde bedeli davacı tarafından ödenerek tapu kaydının davalı adına oluşturulduğu açıklanarak, evlilik birliği içinde edinilmiş malların tasfiyesine ve fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla 35000 TL alacağın yasal faiziyle davalıdan tahsiline vs, talep etmiştir.

Davalı taraf davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, kanıtlanamayan talepler sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Toplanan deliller tüm dosya kapsamından; davaya konu 400 ada 486 parseldeki 80/1600 arsa paylı 9 numaralı bağımsız bölümün satış yoluyla 23.5.2000 tarihinde davalı F. İ. ( Ö.) adına satın alındığı ve aile konutu seminin 16.12.2005 tarihinde konulduğu anlaşılmaktadır. Dava dilekçesindeki iddia, davalı adına oluşan tapu kaydı ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere davacının bedelini bizzat ödeyerek davalı adına satın alınan taşınmaz sebebiyle işlemin gizli bağış olduğu tartışmasızdır. Davanın bu sebeple reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olan gerekçelerle reddi sonucu itibariyle doğru olduğundan, sayın çoğunluk tarafından benimsenen bozma gerekçelerine katılmam mümkün değildir. Belirttiğim sebeple sonuç itibariyle doğru olan mahalli mahkeme kararı onanmalıdır kanaatindeyim.

Kazancı