Mesajı Okuyun
Old 15-09-2008, 22:28   #11
Konuk

 
Varsayılan Anayasal hak ihlalinin yargı kararına rağmen Önlenememesi

1) Özel hayata dair fotograf/video kayıtlarının kötüye kullanımı nedeniyle Cumhuriyet Savcılığına yapılan suç duyurularında; müştekinin ilgili kayıtlarda kimlik tespiti soruşturmanın hangi safhasında yapılır?
2) Bu tespiti hangi birim yapar?
3) Savcılık bu tespiti hangi merciiye yaptıracağı konusunda tereddüte düşebilir mi?
4) Savcılık kimlik tespitini yanlış birimlerden isteyip, müşteki aleyhine geçen zamanı tasarrufsuzca kullanabilir mi? Müştekiyi kimlik tespiti konusunda sehven başka başka birimleri yahut da dikkatsizce evrak vs. eksikliği ile defaten müracaata ve mağduriyetini açıklamaya (soruşturmanın sağlığı için???) zorlayabilir mi?
4) Bu tespitin yapılması sırasında bürokratik vs. işlemlerle geçen süreç de; Savcılık müştekinin devam eden şikayete konu mağduriyetine ve bu mağduriyetin artmasına tahammül göstereceğini/göstermesi gerektiğini öngörebilir mi? Bunun yasal dayanağı nedir?
5) Bu tespitin ivedilikle yapılmamasından yahut bu tespite sonradan ihtiyaç duyulmasından dolayı, şikayete konu mağduriyetin önlenmesi ve suçun soruşturulması ertelenebilir mi? Bunun yasal dayanağı nedir?
6) Bu sebeplerle tıkanmış bir soruşturma ivedilikle nasıl işler hale getirilebilir??

6 aya yaklaşan suç duyuruma rağmen; özel hayat ihlalinden dolayı ağır bir mağduriyet yaşıyorum.
Sulh Ceza Mahkemesinin muhtelif tarihlerde (tarafımın emek ve gayretleri ile tespit ettiği) muhtelif internet sitelerinde tedavülde olan mahrem görüntülerimi içeren (evlilik dönemime ait) içeriklerle ilgili erişim engelleme kararları uygulanmamıştır.
Uygulanması konusunda defaten Savcılık nezdindeki taleplerim yerine getirilmemiştir.
Erişim engelleme kararlarının uygulanmaması ile ilgili ne talebim üzerine ne de re'sen Savcılık hiçbir şey önlem almamakta, müdahale de bulunmamaktadır.
Savcılık görüntülerdeki 'kişinin' şikayetçi olan şahsım olduğuna dair belge gerektiğini şifaen 2 ay önce dile getirmiştir.
Bunun için ilkin bir emniyet kurumuna Savcılıkça gönderildim. İlgili kuruma bizzat gittim. Gözümün önünde 4 adet erkek polis memuru görüntüleri açarak izlediler. Akabinde bizce 'siz'siniz, dediler. Fakat bu konuda bizim bir rapor hazırlamamız mümkün değil, dediler. Bu gereksiz ve tahammülü zor 'kimlik tespiti' hezimetinden sonra; bu kere tam 1.5 ay geçti. Savcılık beni adli tıbba gönderdi. Oraya da gittim. Toplam 5 saatlik otobüs yolculuğu/personelin cuma namaz dönüşü/ramazandan dolayı düşen çalışma verimi neticesinde toplam 7 saatimi adli tıbbın genel evrak bürosunda bekleyerek geçirdikten sonra, savcılığın usule uygun olmayan müracaatı sebep gösterilerek geri çevrildim.
Halen kimlik tespitim yapılamamıştır.
Halen görüntüler internette mevcuttur.
Konu ile ilgili daha önce bu 'kahdem'de iletim mevcuttur.
Gerek mahremiyetime olan tecavüz, gerek bu tecavüzün an be an devamı/yayılımı gerek ise 6 aya yaklaştığı halde anayasal kurumların konuya müdahil olmaması ile manen büyük bir bezginlik ve acı çekiyorum.
Bu durum hayatımın doğal akışını temin etmemi imkansızlaştırıyor.
Ve çalışan ve 2 küçük çocuğuma bakan yalnız bir kadınım.
Başıma geleni öğrendiğim günlerde derhal bu duruma müdahale edileceğini umuyordum. Edilmedi. Sanırım artık EDİLSE DAHİ ÇOK BÜYÜK BİR FAYDA SAĞLAMAYACAK. Konudan bilgisiz geçirdiğim yılları idrak etmekte/sindirmekte zorlanırken,,, aylardır gözler önünde olduğumu bilerek de yaşıyorum!!!!
Sanırım; Hukuk yerle bir olan değerlerimi/geçen aylarımı/yaşadığım ağır çöküşle altüst olan sosyal yaşantımı/özgüvenimi bana tekrar temin edemeyecek...
Anayasal hakların 'anayasa'da yazılı cümlelerden ibaret olduğu bir ülke de yaşadığımı idrak ettim.
Sıradaki görevim ise; kimlik tespiti....
Mİ??
Peki bu tespit yapıldıktan sonra; geçen bu zamanın, bu zamandan doğan zararlarımın muhabatı var mıdır?
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=30207