Mesajı Okuyun
Old 27-04-2010, 19:10   #17
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

AYİM'in idari yargıda ıslahla ilgili görüş özetleri:

Alıntı:
1 - ÖZETİ:İdari yargıda islah müessesine , yargılamanın yenilenmesi aşamasında da başvurulabilir.
Dergi No:7
Karar Dairesi:AYİM.1.D.
Karar Tarihi:09.05.1989
Karar No: 88/300 E
Karar No: 89/219 K.
----------------------------------------------------------

2 - ÖZETİ:Şartlı bulunduğu takdirde, ıslah müessesi idari yargıda da uygulanabilir.
Dergi No:7
Karar Dairesi:AYİM.1.D.
Karar Tarihi:07.05.1991
Karar No: 90/764 E
Karar No: 91/1549 K.

----------------------------------------------------------

3 - ÖZETİ:İdari yargıda ıslah müessesesi uygulama alanı bulmakla birlikte, davacının cevaba cevap dilekçesi ile önceki dava dilekçesinde talep etmediği bir başka sicilinin iptalini istemesi mümkün ise de; önceki red kararları ile davacının diğer sicillerinin hukuki denetimi yapıldığından, bu sicillerin iptali konusunda yeniden inceleme yapılmasına kesin hüküm ilkesi engeldir.
Dergi No:9
Karar Dairesi:AYİM.1.D.
Karar Tarihi:25.10.1994
Karar No: E.1993/1128
Karar No: K. 1994/1185
----------------------------------------------------------

4 - ÖZETİ:

1602 Sayılı AYİM Kanununun 46/son maddesi uyarınca, idari yargıda fazlaya ilişkin haklarında saklı tutulması müessesesi mevcut olmadığından, hesap bilirkişi raporunun tebliğini müteakip açılan ıslah niteliğindeki ek davanın süre aşımı yönünden reddi gerekir.
Dergi No:21
Karar Dairesi:AYİM. 2.D.
Karar Tarihi:05.10.2005
Karar No: E.2005/686
Karar No: K.2005/728

Kararlardan birinin tam metni :

Alıntı:
ÖZETİ:İdari yargıda islah müessesine , yargılamanın yenilenmesi aşamasında da başvurulabilir.
Davacı vekili Av.M. ............... tarafından verilerek 3 HAZİRAN 1988 tarihinde kayda geçen dava dilekçesi, Davalı İdarenin cevabı cevap layıhası ve 9 MART 1989 günlü dilekçelerinde Davacının İstiklal harbine katıldığını; Milli Savunma Bakanlığı Arşiv Müdürlüğünün 23 NİSAN 1988 gün ve 4063-10- 88 evrak inceleme (1717) 1170 sayılı yazılarında, Davacının 4 fırka 40 ncı Alay 1 nci Tabur erlerinden olduğunun ve 26 AĞUSTOS 1337 de Mangal tepede yaralanarak 4 ncü Fırka Sıhhiye Bölüğüne sevk edildiğinin öngörüldüğünü; Davacının firarına dair herhangi bir bilgi bulunmadığını; İstiklal Madalyası Beratı verilmesi gerekli iken, terhisine dair bir kayıt bulunmadığı gerekçesiyle taleplerini reddeden Davalı İdareye ait işlemin hukuka aykırı olduğunu; Davanın mükerrer bir dava sayılamayacağını; zira, daha önce reddedilen davanın tarafı ve konusu aynı olmakla birlikte, davalarını dayandığı sebep ve vakıanın birbirinden farklı bulunduğunu; ilk davada kararın dayanağı olan hususların dışında, bir başka belge ve kanıt üzerine bu davayı açtıklarını; esasen yeni davanın yargılamanın yenilenmesinden ibaret bulunduğunu; 21 EYLÜL 1988 tarihli dilekçelerini ıslah ettiklerini; yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulü ile ilk hükmün kaldırılarak işlemi iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 9 MART 1989 tarihli dilekçesi ile, dava dilekçesini ıslah ederek, davayı ‘ Yargılamanın yenilenmesi davası haline dönüştürmek istemiştir.
Islah, "Taraflardan birisinin yapmış olduğu bir usul işlemin , tamamen veya kısmen düzeltmesidir" şeklinde tanımlanabilir.
(Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu Md83; Prof.Dr. ............... Hukuk Muhakemeleri Usulü, Dördüncü Bşk., Ankara 1982, Cilt 111, 5:2793; Doç.Dr. ............... Medeni Yargılama Hukukunda Islah, 1982, S:26) Hukuk yargılamasında Islah: talep prensibi, yani davanın taraflarınca yürütülüp, dava malzemesinin taraflarca hazırlanması ilkesinin bir gereği, buna karşılık iddia ve savunmanın teksifi, değiştirilip genişletilemeyeceği yasağının bir ayrıcalığı (istisnası) 'dır. (Prof.Dr. ...............- Aynı eser,: 2926; Doç.Dr. ............... - Aynı eser S:23-26). Hukuk Yargılamasının amacı; gecikilmeden, basit ve ucuz bir yargılama sonucunda adil bir kararın verilmesini sağlamaktır. Yapılmış bir usul işlemini tamamen veya kısmen düzelterek yargılamanın devamına olanak sağlaması nedeniyle ıslahın, yargılamanın genel amacına hizmet ettiği, tarafların yararına olduğu söylenebilir. Islahın konusu, tarafların yapmış olduğu usul işlemlerinin düzeltilmesidir. Bu husus, "iki taraftan her biri usule müteallik olarak yaptığı muameleyi tamamen veya kısmen ıslah edebilir" hükmünü içeren Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanununun 83 ncü maddesinden anlaşılmaktadır. Şu hale göre ıslah edilecek husus, sadece tarafların yaptıkları usul işlemleridir. Uygulama ve öğretide davanın konusu da taraflarca yapılacak usul işlemleri arasında sayılmakta ve ıslah suretiyle değiştirilebileceği benimsenmektedir. (Prof.Dr. ...............- Aynı eser S:2821-2823; Doç.Dr. ...............- Aynı eser, S:145-182; Yargıtay Birinci Dairesinin 9 EKİM 1979 gün ve 1056/2003 sayılı; 26 MA YI5 1949 gün ve 3580/2493 sayılı; 23 OCAK 1976 gün ve 332/622 sayılı; İkinci Dairesinin 10 MART 1978 gün ve 1486/1892 sayılı; Dördüncü Dairesinin 3 KASIM 1978 gün ve 7674/4847 sayılı; Yedinci Dairesinin 11 EKIM 1956 gün ve 8898/10123 sayılı ilamları ...)
İdari yargıda ıslahın uygulanıp, uygulanmayacağı tartışmalıdır. Nitekim Davalı İdare Danıştay kararlarını dayanak alıp, idari yargıda ıslahın kabul edilemeyeceğini ileri sürerek, Davacının ıslah isteminin reddedilmesini talep etmiştir. İdari yargıda ıslaha başvurulamayacağı görüşünü benimseyenlerin hareket noktasını, idari yargılama usulü ile ilgili düzenlemelerin, .Hukuk Muhakemeleri usulü Kanununa gönderme yapan hükümlerinde (2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31 nci, 1602 Sayılı. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 56 ncı maddelerinde) ıslahtan söz edilmemiş olması oluşturmaktadır. Danıştay Yedinci dairesinin 23 EYLÜL 1974 gün ve 1843/1630 sayılı, Danıştay On ikinci Dairesinin 4 ŞUBAT 1979 gün ve 3858/237 sayılı kararlarında da aynı espriden yola çıkılmıştır. Değinilen kararlarda 521 Sayılı Danıştay Kanununun 88 nci maddesinde "ıslah kurumunun öngörülmediği" gerekçesiyle istemin reddedildiği anlaşılmaktadır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa gönderme yapan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31 nci ve 1602 sayılı kanunun 56 ncı maddelerinde ıslahtan söz edilmemiş olması, idari yargıda ıslah yoluna gidilemeyeceği anlamına alınabilir mi? Sorunun cevabı, idari yargılama yasalarının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa. gönderme yapan hükümlerinin tadadi ve aynı zamanda tahdıdı ya da tadadı olmakla birlikte sadece örnek verme, sınırlayıcı ve kayıtlayıcı nitelikli hükümler olup olmadıklarının belirlenmesinde aranabilir. 2577 Sayılı Kanunun 31 nci maddesi 1 nci bendi ile 1602 sayılı Kanunun 56 ncı, maddelerinde; gönderme yapılan hususlar dışındaki Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin idari yargıda uygulanmayacağı, dolayısıyla bu hükümlerin tadadi ve tahdidi olarak, ancak sayılan ilkelerin uygulanmasına olanak verdiklerine delalet edilebilecek bir ibareye rastlanmamaktadır. Oysa, aynı şeyi 2577 sayılı Kanunun 31 nci maddesi 2 nci bendinde düzenlenen ve vergi uyuşmazlıkları için yapılan gönderme yönünden söylemek mümkün değildir. Zira bu maddede ‘‘Yukarıdaki fıkra uyarınca Hukuk Usulü Kanununa atıfta bulunulan haller saklı kalmak üzere vergi uyuşmazlıklarının çözümünde. Vergi Usul Kanununun ilgili hükümleri uygulanır" denilmek suretiyle, vergi uygulamalarında: İdari Yargılama Usulü Kanununda boşluk bulunan hallerde 31/1 nci madde ile gönderme yapılan Hukuk Usulü Kanununun hükümlerine başvurulabileceği; gönderme yapılanların dışında ise Vergi Usul Kanununa gidileceği, belirtilerek, gönderme yapılan hallerin tahdidi olduğu vurgulanmıştır.
Buradan varılan sonuç şudur: İdari Yargılama kanunlarında boşluk bulunan hallerde, hukuk yargılamasına egemen olan ilkelerin bağdaşırlığı ölçüsünde idari yargıda uygulanabilecekleri ve bunlardan yararlana bilineceğidir. Nitekim, öğretide "Hukuk usulünde ıslah kurumunun varlığını haklı gösteren gerekçelerin idari yargılama hukuku içinde aynen geçerli olduğu belirtilerek, idari yargıda ıslahın kabul edilmesinin kaçınılmazlığı baskın görüş olarak savunulmaktadır. (Prof.Dr. ............... Aynı eser, S:2824; Doç.Dr. ...............- Aynı eser, S:304-308; ............... - Danıştay Muhakeme Usulü, Ankara 1965, S:25; ...............İdare Hukuku ve İdari Yargının Bazı Sorunları, Ankara 1972, S:207). Davacı Vekili yeni dilekçesiyle, Dava dilekçesini ıslah ederek doğrudan iptal davası yerine "Yargılamanın yenilenmesi davası ikame etmek suretiyle davanın konusunu değiştirmiştir. Talebin ve başvurulan yolun 1602 sayılı Kanunun 56 ncı maddesine aykırı olduğu düşünülemez. Hukuk Yargılamasının amaçlarına hizmet eden ıslah kurumunun; genelde aynı prensiplere sahip (vergi uyuşmazlıkları dışında) idari yargıda uygulanmamasını haklı kılacak bir neden ve gerekçe bulunmamaktadır. Bu yüzden Davacı tarafın ıslah talebi kabul edilerek, Davalı İdarenin savunması geçerli görülmemiştir.

Dergi No:7
Karar Dairesi:AYİM.1.D.
Karar Tarihi:09.05.1989
Karar No: 88/300 E
Karar No: 89/219 K.