Mesajı Okuyun
Old 29-09-2012, 16:32   #32
olgu

 
Varsayılan

Borçlunun hangi şubende hesabı var şeklinde bir talebin yetki sınırını aştığına işikin Yargıtay kararı mevcut



YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/18625, K. 2007/21364, T. 16.11.2007
• BORÇLUNUN ÜÇÜNCÜ KİŞİLERDEKİ ALACAKLARININ HACZİ ( Menkul Gibi Haczedileceği )
• BANKA MEVDUATININ HACZİ ( Bulunduğu Şube Bildirilmeden Üçüncü Kişiye Borçlunun Malvarlığını Araştırma Görevi Yükleyen 20 Farklı Banka Adı Bildirip Araştırma İsteyen Genel İçerikli Haciz Yazısı Yasada Öngörülen Yetkinin Amacını Aşacağı )
• YETKİNİN AMACININ AŞILMASI ( Borçlunun Mevduatının Bulunduğu Şube Bildirilmeden Üçüncü Kişiye Borçlunun Malvarlığını Araştırma Görevi Yükleyen 20 Farklı Banka Adı Bildirip Araştırma İsteyen Genel İçerikli Haciz Yazısı Yasada Öngörülen Yetkinin Amacını Aşacağı )
2004/m. 88,89/1, 106/2
ÖZET : Borçlunun bankadaki alacağı menkul gibi haczedilir. Ancak borçlunun mevduatının bulunduğu şube bildirilmeden, üçüncü kişiye borçlunun malvarlığını araştırma görevi yükleyen, 20 farklı banka adı bildirip araştırma isteyen, genel içerikli haciz yazısı yasada öngörülen yetkinin amacını aşar.
DAVA : Mahalli mahkemece verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi vekili tarafından istenmesi üzerine, bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Borçlunun üçüncü kişilerdeki ( bankadaki ) alacağı-mevduatı, İİK'nın 106/2. maddesi gereğince menkul hükmündedir. Bu nedenle, bankadaki mevduatın haczi menkul haczi gibi yapılır. Ancak, bankadaki mevduat hakkında haciz tutanağı düzenlenmesi için mahalline, yani bankaya gidilmesine gerek yoktur. Haciz tutanağı İcra Dairesi'nde düzenlenir ve haczi yapan memur, alacaklı ve borçlu tarafından imza edilir. Bu işlemlerin tamamlanması ile borçlunun bankadaki mevduatı haczedilmiş olur. Haczin tekemmülü için bankaya İİK'nın 89. maddesi gereğince haciz ihbarnamesinin de ayrıca tebliğ edilmiş olması şart değildir. İİK'nın 88. maddesinin üst başlığında da açıkça belirtildiği gibi, bankaya haciz ihbarnamesi gönderilmesi, bankadaki mevduatın borçluya ödenmesini önleyen bir muhafaza tedbiridir. Borçlunun bankada mevduatı varsa, bankaya gönderilen haciz yazısı birinci haciz ihbarnamesindeki şartları ihtiva etmese bile geçerli ve yeterli olup, borçlunun mevduatı haczedilmiş sayılır. Haciz tebliğ yazısını alan banka, artık borçluya ödeme yapamaz. Sadece İcra Dairesi'ne ödemede bulunabilir. Borçlunun, bankada mevduatı yok ya da borca yeterli değil ise, işte o zaman haciz yazısı ile 89/1 haciz ihbarnamesi arasındaki özellik ortaya çıkar.
Bir başka deyişle, bankada mevduatın bulunmaması halinde, İİK'nın 89. maddesindeki koşulları taşımayan haciz yazısı ile anılan maddedeki sonuçlar doğmaz ve borç bankanın zimmetinde sayılamaz ( HGK'nın 01.12.1999 tarih ve 1999/12-1003 E. 1999/1017 K. sayılı kararı ).
Borçlunun mal beyanında bulunurken bankadaki mevduatını bildirmemiş veya hiç mal beyanında bulunmamış olması hallerinde, alacaklının, borçlunun mevduatının bulunduğunu bildirdiği bankadaki mevduatın haczi mümkündür. Banka sırrı ( Bankalar Kanunu m. 22/7, 8 ve 9 ) nedeniyle alacaklının hangi bankada borçluya ait hesap olduğunu bilmesi mümkün değildir. Bu nedenle İcra Dairesi, alacaklının, borçlunun mevduatının bulunduğunu bildirdiği ( tahmin ettiği ) bankadaki mevduatı alacaklının talebi üzerine haczeder. Borçlunun o bankada gerçekten mevduatının bulunup bulunmadığı, ancak birinci haciz ihbarnamesinden sonra belli olacaktır ( Prof. Dr. Baki Kuru, İcra İflas Hukuku, 2004 Baskı, s: 405 ).
Kendilerine haciz ihbarnamesi veya ücret haczi bildirilen üçüncü kişiler, meslek veya banka sırrına dayanarak cevaptan kaçınamazlar, cevap vermeye ve borçlunun mevcudunu ( parasını, ücretini, malını ) İcra Dairesi'ne teslime mecburdurlar ( Prof. Dr. Baki Kuru, adı geçen eser. s: 436 ).
Oysa ki, somut olayda alacaklı vekili 26.06.2007 tarihinde İcra Dairesi'ne başvurarak 20 farklı banka adı bildirip, şikayetçi için genel müdürlük seviyesinde, borçlu yönünden araştırma talebi anlamında istekte bulunmuş, fakat belirli bir şubedeki hesap yönünden hacizle ilgili açıklama yapmamıştır.
Borçlunun mevduatının bulunduğu şube bildirilmediği için, haciz konulması talep edilen bir malvarlığı olmadan 3. şahsa ( şikayetçiye ) borçlunun malvarlığı araştırması görevini yükleyen genel içerikli haciz yazısı yasada öngörülen yetkinin amacını aşar.
O halde, şikayetin kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nın 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA , 16.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.