Mesajı Okuyun
Old 17-12-2007, 16:47   #105
Gemici

 
Varsayılan

"Seninle aynı fikirde değilim ancak, senin fikrini özgürce söyleme hakkını ölümüne savunurum" - Voltaire.

Sayın Olguner,
Tartışmaya damganızı vuruyorsunuz. Konuya durmadan yeni bakış açıları getiriyorsunuz; diğer katılımcılar bu bakış açısına bir cevap verdiklerinde, bu cevaplara karşı bir cevap vereceğiniz yerde, yeni bir bakış açısı daha getiriyorsunuz.

Benim çıkarabildiğim kadarı ile tartışmaya getirdiğiniz yeni bakış açıları:
- Türkiyenin gerçekleri ile hukuki sistemi arasında bir boşluk olduğu,
- Türk Aydını’nın topluma yabancılaşmış olması, toplumun gerçeklerini bilmeyişi v.s.

Bu getirdikleriniz Türkiyede yıllardan beri tartışılan konular, yeni değil. Benim için yeni olan, Sizin toplum gerçeklerine uygun bir yasal düzen istemeniz. Buna da hayır demiyorum. Tek soru toplum gerçeklerinin ne olduğuna kimin karar vereceği ve genel gerçeğe uymayan gerçeklerin ne olacağı. Sizin yazdıklarınızdan çıkardığım, genel gerçeğin yanında başka bir gerçeğin olamıyacağı. Bunu uygulamaya çalıştığımızda ortaya çıkacak gerçek diktatörlük gerçeği olur. Benim görmek istediğim gerçekse ‘ Demokrasi Gerçeği’, çünkü demokrasi gerçeği çoğunluktan başka bir gerçeğe sahip olanlara bu gerçeği yaşama olanağı tanır.

Gözlemlediğim başka bir gerçek, Sizin düşüncenizden başka bir düşünce savunan kimseleri sorgulamanız. Bana danışmaya gelenlerden bildiğim ve çok iyi tanıdığım bir taktik. Adama kızını neden dövdüğünü sorduğunda ‘Beyefendi siz baba değilmisiniz? Sizin kızınız aynı şeyleri yapmış olsa siz ne yapardınız?’ Cevap: Evet babayım, ama birincisi burada söz konusu olan benim davranışım değil, senin davranışın, İkincisi söylediklerime kendim inanmazsam, senden de istemem.

Benden kimse istemedi ama bende cevabımı vereyim. Benim çocuğum aynı durmumda olsa üzülürüm, hem de çok üzülürüm. Bu üzüntünün sebeplerinden birisi de çocuğumun bu davranışından dolayı toplum tarafından horlanması korkusu olur. Toplumun kendi doğru bildiği yoldan gitmeyenlere karşı tavrı her yerde aynı. Türkiye’de horlanan ve dışlanan Almanya ve diğer ülkelerde de aynı davranışla karşılaşıyor. Bunun dışında başkalarına karşı gösterdiğim anlayışı ona da gösteririm.

Voltaire’nin sözünü burada konumuza adapte edersek ‘Seninle aynı cinsel yönelimde değilim, ama senin demokratik haklarını kullanabilmen için, sana sonuna kadar destek veririm’.

Hasta haklarını, kadın haklarını, çocuk haklarını v.s desteklemek için hasta, kadın veya çocuk olmaya gerek yok bence, olamayız da. Aynı durum cinsel yönelim için de söz konusu.

Bir de kurduğunuz cümleler var:
Alıntı: 'Hukuki metinlerimiz,belgelerimiz de öyledir : Anayasayı okuduğumuzda kanatlanıp gökyüzünde uçacak kadar mutlu oluruz : Haklar,özgürlükler,sosyal devlet,mükemmel tarif edilir... Derneklerin,vakıfların,kuruluşların tüzük,ana sözleşme,metinlerine baktığınızda her şey muhteşem bir örgü,düzen,ileri unsurlar,vaadler içerir... En güzel örneği,her sokakta birkaç tanesi mevcut kıraathanelerdir.
(Kıraathane : Okuma Evi oluyor) İsmi ne güzel,ama gerçek hayata baktığımızda,bugüne kadar kıraathanelerde yüzyıllardır tek bir kitap okunmadığından emin olabiliriz. Sizin aktardığınız dernek tüzüğü de aynı yapaylıkta,gerçeklerle örtüşmeyen ve örtüşmeyeceği malum olan...'

Eskimiş ve pek az kullanılan Kıraathane örneği ile hukuki metinlerimiz, belgelerimiz arasındakı bağlantıyı çıkaramadım bir türlü. Diğer bir soru yapay ve gerçeklerle örtüşmeyen ve örtüşemeyeceği malum olan dernek tüzüğünün hangi gerçeklerle örtüşmediği? Çoğunluğun gerçeği mi, azınlığın gerçeği mi, Türk hukukunun gerçeği mi, evrensel hukuk düşüncesinin gerçeği mi?

Saygılarımla