Mesajı Okuyun
Old 07-11-2012, 11:11   #2
üye7160

 
Varsayılan

T.C. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi
2.Dairesi

Esas: 1996/851
Karar: 1997/589
Karar Tarihi: 11.06.1997

TAZMİNAT DAVASI - DAVACININ DAVALI İDARENİN HİJYENİK ÇALIŞMA ORTAMI SAĞLAMADIĞINDAN RAHATSIZLANDIĞI İDDİASI - DAVACININ KISA SAYILABİLECEK BİR EVREDE TÜBERKÜLOZ PLÖREZİ DENİLEN HASTALIĞA YAKALANAMAYACAĞI - DAVANIN REDDİ

ÖZET: Üç ay yirmi bir gün gibi kısa sayılabilecek bir evrede davacının tüberküloz plörezi denilen hastalığa yakalanmış olması, hastalığın bu evrede başlayarak gelişmesi hem mevsim özellikleri ve hem de uygulanan gıda rejimi esas alındığında olanaksız bulunduğundan davacının iddiaları kabule değer görülmemiştir. Doğan bir zarardan idarenin sorumlu tutulabilmesi için zararla zararı yaratan eylem arasında direkt bir nedensellik bağının, bir diğer ifade ile hizmet kusurunun varlığı ya da zararlı sonucun idarenin kusursuz sorumluluğuna esas olan nedenlerden birisinden kaynaklanması gereklidir. Davacının idareye yönelttiği iddiaların hiç birisi somut inandırıcı delillerle kanıtlanamamış, hepsi soyut genel iddialar düzeyinde kalmıştır. O yüzden de kabule değer bulunmamışlardır. Davacının önceden var olagelen bünyesel rahatsızlığının kendisini askerliğe elverişsiz hale getirdiği sonuç ve kanaatine varılmakla yasal dayanağı olmayan dava reddedilmelidir.

(2453 S. K. m. 1) (2709 S. K. m. 125)

Davacının vekili tarafından verilerek 22 Nisan 1996 günü kayda geçen dava ve idarenin savunması üzerine verilen ikinci dilekçelerde özetle; Davacının Haziran 1995 tarihinden terhisine dek Birleşmiş Milletler Barış Gücü Türk Taburu Özel Reviri Birliğinde ambulans şoförü olarak görev yaptığını, bölgenin iklim koşullarındaki olumsuzluklar, hizmetin ağırlığı, nöbet hizmetlerinin yoğunluğu ve katlanılması güç bir iş yükü altında bulunması sonucu rahatsızlandığını, bunlara örnek olarak: Uyku ve istirahat için tahsis edilen er kampetlerinin sağlıksız yapısının, olağanüstü hallerde çok kısa bir süre için kullanılan bu malzemenin uzun süre kullanıldığının, gayri sağlıksız bir alana ve asvalt zemine kurulduğunun gösterilebileceğini, yaşama ortamında gerekli koruyucu tedaviye yönelik sağlık hizmetlerinin yeterince verilemediğini, olanaksızlıklar ve ihmaller sonucu davacının sağlığının bozulduğunu, 2 Kasım 1994 tarihinden başlayarak Ankara 600 Yataklı Mevki Askeri Hastanesinde tedavi altına alındığı, Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisi Eğitim Hastanesinde tedavilerinin sürdürüldüğü, en son 24 Kasım 1996 gün ve 12721 sayılı sağlık kurulu raporuyla hakkında <Geçirilmiş Tüberküloz Plörezi> hastalığı nedeniyle <Askerliğe Elverişli Değildir> kararı verildiğini, hizmetin ağırlığı, gerekli sağlık desteğinin sağlanmamasından davacının vücudunun güçsüzleştiğini, direncinin zafiyete uğradığını, Verem Savaş Eğitim Levhalarına Ait bilgiler Broşüründe, Tüberküloz hastalığının oluşma koşullarının böyle gösterildiğini, açlık, yetersiz ve dengesiz beslenme, soğuk, stresli çalışma ortamı, uykusuzluk, aşırı yorgunluk gibi nedenlerin davacının vücut direncinin yitirilip, zafiyete düşmesini sağladığını, ambulans şoförü olmasına karşın diğer erler gibi sıralı nöbet hizmetlerine tabi tutulduğunu, hatta nöbet hizmetleri sırasında ambulansla göreve gönderildiğini, uykusuz kaldığını, hasta ve yaralıların taşınması sırasında talimatlar uyarınca çelik yelekle yolculuk yapmak durumunda kaldığını, bu yolculuğun zaman zaman 10 saati bulduğunu, davacının Bosna-Hersek'e gönderilmeden önce sağlık muayenesinden geçirildiğini, röntgenlerinin çekildiğini, sağlık yönünden tam sağlam olduğunun saptandığını, kısa sürede hastalığa yakalanmış olmasının tek nedeninin yukarıda belirtilen hususlar olduğunu, davacı gibi aynı yerde ve birlikte görevli diğer personelden de rahatsızlananlar bulunduğunu, buna Er Erbay Kırdır'ın örnek verilebileceğini, idarenin iddialarının yerinde olmadığını, davacının zararlarının 2453 sayılı Kanunun 3994 sayılı Kanunla değişik 1/b maddesi uyarınca tazmini gerektiğini, hakkında 2330 Sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanmasını, davacı yönünden uygun hijyenik çalışma ortamı sağlamayan davalı idarenin bu nedenle rahatsızlığına ve zarara uğramasına neden olduğu davacının maddi ve manevi zararından sorumlu tutulması gerektiğini iddia ederek 850.000.000. TL. maddi, 150.000.000. TL. manevi zararının tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

26 Mayıs 1993 günü askere sevk edilen davacının, Birleşmiş Milletler Bosna Barış Gücü Türk Taburu emrine 9 Mayıs 1994 günü tertiplendiği, bu görevinin devam ettiği sırada 31 Ağustos 1994 günü sırtta ağrı şikayeti ile birlik revirine başvurduğu, takiben 14 Ekim 1994 günü Alerji bundan beş gün sonra da 19 Ekim 1994'te bu kez sırtta ağrı şikayeti ile başvurusunu yinelediği ve revir tabipliğince ciğer grafisi çekilerek Gülhane Askeri Tıp Akademisi'ne şevkine karar verildiği, Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisi Eğitim Hastanesine 22 Ekim 1994 günü yatırılan davacının yapılan muayene ve tetkikleri sonunda Hastane Sağlık Kurulun 2 Kasım 1994 gün ve 202059 sayılı raporunda <Sağda Plörezi> tanısıyla <C/49 Sonunda Muayene Kaydı ile Üç (3) Ay Hava Değişimi...> kararı verildiği, hava değişimi süresinin bitiminde Ankara 600 Yataklı Mevki Askeri Hastanesi Baştabipliğine sevkedildiği, adı geçen Hastane Sağlık Kurulunun 3 Şubat 1995 gün ve 513 sayılı raporuyla hakkında <Plörezi> tanısıyla <C/49 SMK. GATA Göğüs Hastalıkları Kliniğinde olmak üzere üç ay hava değişimi...> kararı verildiği, ikinci hava değişimi sonunda Gülhane Askeri Tıp Akademisi Eğitim Hastanesine gönderilen davacının tekrar muayenesi üzerine Sağlık Kurulunun 4 Mayıs 1995 gün ve 6112 sayılı raporunda <geçirilmiş tüberküloz plörezi (yeteri süre antitbe tedaviye cevap kriterleri) tanılanıp, <B/49 F-1 Askerliğe Elverişli Değildir> kararı verildiği dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerden anlaşılmıştır.

İdare Hukuku İlkelerine ve Anayasanın 125/7 nci maddesine göre, idarenin tazminle yükümlü tutulabilmesi için bir zararın varlığı, zararı doğuran işlem veya eylemin idareye yüklenebilen nitelikte olması, zararlı sonuçla işlem yada eylem arasında uygun nedensellik (illiyet) bağının bulunması koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.

Maddi olguda bu koşullardan birisinin yokluğu idarenin tazminle sorumlu tutulma yükümünü kaldırır. Orta yerde bir zarar yoksa veya meydana gelen zarar idari eylem ve işlemden doğmamış ise veyahut zarar ile idari işlem ve eylem arasında uygun bir nedensellik bağı kurulamıyorsa, idarenin tazmin sorumluluğundan söz edilemez.

Davacı, rahatsızlığını görevin ağırlığı, yaşam koşullarının olumsuzluğu, yetersiz ve dengesiz beslenme, koruyucu sağlık önlemlerinin alınmaması, hijyenik ortamda çalıştırılmaması sonucu vücut direncinin zafiyete uğramasıyla yakalandığını iddia etmektedir.

Davacının iddialarının yerindeliği ve gerçek olup olmadığı, Dairemizin 19 Şubat 1997 gün ve E. 1996/851 sayılı, 26 Şubat 1997 gün ve E. 1996/851 sayılı ara kararları ile araştırılmış, bu amaçla askerlik şubesinden şahsi dosyası, Birleşmiş Milletler Bosna-Hersek Barış Gücü Türk Görev Kuvveti nezdindeki revir kayıtları getirtilmiş, bu arada adı geçen birlikte ne gibi nöbet hizmetleri yaptığı, görev süresindeki meteorolojik hava koşullarının ne olduğu ve yaşam koşulları araştırılmıştır.

Davalı idarece, davacının BM. Bosna Barış Gücü Türk Tabur K. lığı emrine 9 Mayıs 1994 günü verildiği, görev süresince nöbet hizmetleriyle ilgili bir kaydın bulunmadığı, Bosna-Hersek'te kaldığı sürede hava koşullarıyla ilgili meteorolojik bilgi bulunmadığı bildirilmiştir.

Davacı ve davalı idarenin öne sürdüğü hususlar ve elde edilen belgelerden geçen bilgiler karşısında, tüberküloz plörezi hastalığının oluşma şekli ve taraf iddialarına göre belirtilen hastalığın hizmet koşullarından kaynaklanıp kaynaklanmayacağı konusu, doğrudan doğruya tıp ilmini gerektirdiği gözetilerek Dairemizin 6 Kasım 1996 gün ve E. 1996/851 sayılı kararıyla bilirkişi incelemesine karar verilmiştir.

Ankara Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı öğretim üyelerinden Yrd.Doç.Toros Selçuk re'sen bilirkişi seçilmiştir. Bilirkişi tartından düzenlenerek taraflara tebliğ edilen ve itiraz edilmeyen 18 Nisan 1997 günlü bilirkişi raporunda özetle: Davacı 9 Mayıs-2 Kasım 1994 tarihleri arasında yurtdışında Bosna'da görev yapmıştır. Dosyada askerliğe karar alınması sırasında (15.7.1992) hastanın sağlam olduğu belirtilmiştir. Davacı Bosna'ya gidene kadar olan sağlık kontrollerine ilişkin belge ve bilgi dosyada yoktur. Bu nedenle hastanın Bosna'ya gitmeden önce sağlam olduğu kesin olarak söylemek mümkün değildir. Ancak davacı vekilinin dosyada yer alan 11.7.1996 tarihli dilekçesinde davacının Bosna'da görev almak üzere yollanırken sağlık kontrolünden geçtiği belirtilmiştir. Eğer bu sağlık kontrolü kaydına ulaşılır hastanın Bosna'ya gitmeden önce sağlam olduğu anlaşılırsa hastanın plözeri hastalığının yurtdışında görev yaptığı süre içerisinde geliştiği kabul edilmelidir. Tüberküloz plözeri tüberküloz mikrobuna bağlı olarak gelişen bulaşıcı bir hastalıktır. Kişiden kişiye bulaşır. Hastanın hastalık mikrobunu aynı ortamda birlikte bulunduğu kişilerden almış olması gerekir. Genel olarak beslenme bozukluğu ve bağışıklık sistemini zayıflatan hastalık veya durumlar hastalığın gelişimine katkıda bulunabilir. İklim ve çalışma koşullarının hastalığın gelişmesi üzerinde bir etkisi olmadığı kabul edilir. Hastaya plözeri tanısı konduktan sonra biyopsi alınmış ve tüberküloz ilaçları ile tedaviye başlanmıştır. Hasta ayrıca istirah almıştır. 3.2.1995 tarihli sağlık kurulu raporunda hastanın yakınmasının olmadığı, akciğer grafisinde plörezenin düzeldiği, laboratuar sonuçlarının normal olduğu, 4 Mayıs 1995 tarihli sağlık kurulu raporunda hastanın yakınmasının olmadığı ve laboratuar sonuçlarının normal olduğu anlaşılmaktadır. Hasta bu süre içerisinde INH, rifampisin, etambutol kullanmış ve gerek yakınmaları gerekse laboratuar bulguları düzelmiştir. Hasta 4 Mayıs 1995 tarihli raporda belirtildiği üzere yeterli ve uygun tedaviyi almıştır. Filmindeki düzelme ve yakınmasının olmamasından hastalığın sekel bırakmadan iyileştiği düşünülmektedir. Hastalığın tedavisi yönünden bir ihmal veya kusur olduğu düşünülmemiştir. Kişinin yeterli tedavisi sonrası sağlık kurulu raporlarına göre tamamen iyileştiği, sekel kalmadığı düşünülmektedir. Ancak tazminata konu olabilecek bir sekelin kesin olarak belirlenmesi yönünden hastanın radyoloji ve solunum fonksiyon testleri ile değerlendirilmesi gerekir> denilmiştir.

Davacının, çalışma ve olumsuz iklim koşullarının hastalanmasına etken olduğu iddiası, bilirkişi raporunda açıkça <... iklim ve çalışma koşullarının hastalığın gelişmesi üzerine bir etkisi olmadığı kabul edilir> yolundaki görüş uyarınca geçerli bir iddia olarak değerlendirilmemiştir.

Bunun yanında davalı idarenin bağışıklık sistemini zaafa uğratan özellikle beslenme bozukluğu gibi bir davranışı kanıtlanamamıştır. Türk Silahlı Kuvvetlerinde günlük çalışmanın karşılığı kalori değerinde gıda rejimi uygulandığı, günlük kalori değerleri saptanarak o kaloride yiyeceğin düzenli biçimde personele verildiği genel bir uygulama olarak bilinmektedir. Hatta yurtdışında görevli birlikler yönünden özel beslenme usulleri ve gıda takviyesi yapıldığı da bir gerçektir. Davacının Bosna-Hersek'teki Türk Tabur K. lığı emrine veriliş tarihi 9 Mayıs 1994'tür. Sırt ağrısı şikayeti ile birlik revirine ise bu tarihten üç ay yirmi gün sonra çıkmıştır. Mevsim özelliği gereği hava koşullarının en iyi düzeye ulaşması nedeniyle olumsuz etkinliğinden söz edilemeyecektir.

Personelin beslenme bakımından desteklenmesine en fazla olanak sağlanabilecekle bir sezona girdiği de bir realitedir. Bu hem verilecek gıda maddelerinin çeşitliliği ve hem uygulanan gıda rejimi yönünden böyledir. Üç ay yirmi bir gün gibi kısa sayılabilecek bir evrede davacının tüberküloz plörezi denilen hastalığa yakalanmış olması, hastalığın bu evrede başlayarak gelişmesi hem mevsim özellikleri ve hem de uygulanan gıda rejimi esas alındığında olanaksız bulunduğundan davacının iddiaları kabule değer görülmemiştir. Doğan bir zarardan idarenin sorumlu tutulabilmesi için zararla zararı yaratan eylem arasında direkt bir nedensellik bağının, bir diğer ifade ile hizmet kusurunun varlığı ya da zararlı sonucun idarenin kusursuz sorumluluğuna esas olan nedenlerden birisinden kaynaklanması gereklidir. Davacının idareye yönelttiği iddiaların hiç birisi somut inandırıcı delillerle kanıtlanamamış, hepsi soyut genel iddialar düzeyinde kalmıştır. O yüzden de kabule değer bulunmamışlardır. Davacının önceden var olagelen bünyesel rahatsızlığının kendisini askerliğe elverişsiz hale getirdiği sonuç ve kanaatine varılmakla yasal dayanağı olmayan dava reddedilmelidir.

Açıklandığı üzere, yasal dayanaktan yoksun DAVANIN REDDİNE. (¤¤)