Mesajı Okuyun
Old 23-12-2014, 15:54   #1
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan İstanbul Sözleşmesine Göre GREVIO Adayını Belirleme Süreci

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesindeki Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün İstanbul Sözleşmesinin denetim mekanizmasını oluşturan GREVIO’ya girmek üzere ülkemizin önereceği adayın belirlenmesi süreci konusunda kadın örgütlerine 17 Aralık Çarşamba günü mesai bitiminde gönderdiği e-posta şöyleydi:
Date: Wed, 17 Dec 2014 17:09:20 +0000
Sayın İlgili,
İstanbul Sözleşmesi kapsamında Ülkemizin GREVIO adayının belirlenmesine ilişkin süreç, Bakanlığımızın eşgüdümünde yürütülmekte olup; “STK’ların aday belirleme sürecine dahil olmalarına” ilişkin katkılarınız tarafımıza ulaşmıştır.
Tarafımıza ulaşan görüşleriniz de dikkate alınarak ülkemizin GREVIO adayının kamu ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden oluşacak bir kurul marifetiyle yürütülmesinin uygun olacağı değerlendirilmiştir. Söz konusu kurul:
- TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonundan 1 temsilci,
- TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonundan 1 temsilci,
- Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi üyesi 1 temsilci,
- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığından 1 temsilci,
- Dışişleri Bakanlığından 1 temsilci,
- Adalet Bakanlığından 1 temsilci,
- Sivil Toplum Kuruluşlarından 3 temsilciden oluşacaktır.
Bu kapsamda, Kurulda yer alacak 3 Sivil Toplum Kuruluşunun belirlenmesi amacıyla 22 Aralık 2014 tarihinde, 13:00-17:00 saatleri arasında Ankara’da Meyra Palace Hotel’de bir toplantı düzenlenecektir.
· Bu toplantıda GREVIO adayı belirlenmeyecektir.
· Toplantıya davet edilen her STK’dan sadece bir temsilci katılım sağlayabilecektir.
· Kurulda yer alacak STK’ların; kadına yönelik şiddet, aile içi şiddet, toplumsal cinsiyet eşitliği ve ayrımcılıkla mücadele konularında bilgi ve deneyim sahibi olmaları gerekmektedir.
· Toplantıya katılım sağlayacak kişinin STK adına temsil yetkisi olduğunu gösterir ve STK başkanı tarafından imzalanmış ve kaşelenmiş ekli yazı örneğinin, 19 Aralık 2014tarihi 14:00’a kadar yunus.kilisci@aile.gov.tr adresine gönderilmesi gerekmektedir.
· Toplantı girişinde, STK adına temsil yetkisine haiz olunduğunu gösterir orijinal yazının, kimlik ile birlikte gösterilmesi ve yazının teslim edilmesi gerekmektedir.”

Bu e-postaya göre 1,5 günlük süre içinde imzalı ve kaşeli yazının ulaştırılarak başvuru yapılması arandığı gibi ıslak imzalı yazının 22 Aralık’ta yani alelacele ve araya haftasonu sokularak neredeyse temsilci olarak belirlenen kişiye ulaştırılması olanaksız hale getirilerek toplantı esnasında hazır bulundurulması aranmıştır. Tüm bu bürokratik engellere rağmen pek çok STK bu yazının gereğini yerine getirmiş olmasına rağmen 19 Aralık Cuma günü 17.30’da yine mesai bitiminde bir e-posta gönderilerek kaşede vergi ve kütük numarasının bulunması gerektiği belirtilerek aksi takdirde STK’lerin kabul edilemeyeceği bildirildi. Böylece STK’lerin bu sürece katılması bir kez daha imkânsız hale getirildi.
Pazartesi günü toplantının yapılacağı otele sahada deneyimli ve emek vermiş STK’ler toplantıya kabul edilip edilmeyecekleri konusunda taşıdıkları endişeyle gittiler. Birlik olmaya karar verip topluca ve kaşeli belge ibraz etmeyi reddederek girmek istediler. Yetkililer önce itiraz ettilerse de sonra kabul ettiler.
Niyetimiz bu sürecin böyle işlemesinin yanlış olduğunu ifade etmek ve yetkililerle müzakere edebilmek, sürece katılabilmekti. Fakat yetkililerin bizi dinlemeye tahammüllerinin dahi olmadığını görmek geç olmadı. Aşağılandık, kovulduk, susturulduk! Oturma düzeni dahi müzakereye açık olmayan dayatmacı bir zihniyetin yansımasından ibaretti… Yükseltilmiş platformda oturan genel müdür ve yardımcıları ve aşağısında öğrenciler gibi sıralara dizilmiş STK temsilcileriydik. Sanki aramızda alt-üst ilişkisi varmış gibi bir muamele yapıldı.
Tüzelkişilikleri olmayan toplulukların muhatap kabul edilmeyeceği söylendi yetkililer tarafından.
Oysaki İstanbul Sözleşmesine göre GREVIO üyeleri öncelikle STK’ler olmak üzere tüm aktörlerin temsilcisi olmaya adaydı. STK uluslararası hukukta ve siyaset biliminde tüzelkişiliği olsun olmasın tüm gönüllü kuruluşları ifade ettiği halde keyfi bir yorumla STK deyimi dernek ve vakıflarla sınırlandırıldı. Bunun İstanbul Sözleşmesine aykırı düştüğünü ifade etmem hiçbir anlam taşımıyordu Genel Müdür için.
Demokrasi Genel Müdür ve yardımcıları ile birtakım dernek temsilcilerine göre sandıkçılıktan ibaretti. Demokrasinin oy vermek değil sürece katılmak, müzakere etmek, konsensus oluşturmak anlamına geldiğini ifade etmemiz de bir anlam taşımıyordu. Siyaset biliminde ve anayasa hukukunda demokrasi siyasete katılım anlamına geliyordu oysa. Önce yöntemi konuşalım, anlaşalım, tartışalım, sonra seçim yapalım dediysek de susturulmaktan öte yol alamadık.
Pek çok STK temsilcisi 9 kişilik seçici kurulun yalnızca üçünün yani karara etkisi olamayacak azınlığının STK’lerden oluşmasına yani 3/9 oranına itiraz ettiyse de bu konuda hiçbir değişikliğe açık olmadıklarını, kararın çoktan kapalı kapılar ardında yüksek mercilerce verildiğini öğrendik.
Sözleşmeye göre ve Genel Müdürlükçe bize yazılan e-postaya göre seçici kurulda yer alacak STK’lerin kadına yönelik şiddet, aile içi şiddet, toplumsal cinsiyet eşitliği ve ayrımcılıkla mücadele konularında bilgi ve deneyim sahibi olmaları gerekmekteyken orada ismini, cismini bilmediğimiz ve bugüne dek şiddet ve ayrımcılıkla mücadele konusunda nasıl bir deneyim kazandıkları konusunda fikir sahibi olamadığımız kuruluşların hangi ölçüte dayanarak ve hangi ciddiyetle oraya davet edildiklerini de öğrenemedik, hangi STK’leri davet edip kimlerden yanıt aldıklarını da öğrenemedik.
Yani kısacası süreç şeffaflıktan ve katılımcı demokrasi anlayışından tamamıyla uzak işledi ve İstanbul Sözleşmesi İzleme Platformunun bileşenleri olan STK’ler olarak bu süreçte daha fazla yer alamayacağımızı söyleyerek toplantıyı terk ettik. Bu sürecin takipçisi olacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın!

KAHDEM adına
Yrd. Doç. Dr. Özge Yücel