Mesajı Okuyun
Old 04-01-2017, 15:56   #4
Av.Hkn

 
Varsayılan

T.C.
Yargıtay
6. Hukuk Dairesi

Esas No:2015/9121
Karar No:2016/314


MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tahliye

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, TBK 347. maddesine dayalı on yıllık uzama süresinin dolması nedeniyle tahliye ve kira sözleşmesinin feshi istemine ilişkindir. Mahkemece, kira sözleşmesinin feshi ve tahliye isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 347/1.maddesi hükmüne göre konut ve çatılı işyeri kiralarında kiraya veren sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez. Ancak, on yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminde en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilir.
6101 Sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun Geçici 2.maddesi uyarınca, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce TBK’nun 347.maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde öngörülen kira sözleşmelerinden 10 yıllık uzama süresi dolmamış olmakla birlikte geri kalan süre beş yıldan daha kısa olanlar hakkında yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş yıl, on yıllık uzama süresi dolmuş olanlar hakkında da yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 yıl sonra uygulanacağı öngörülmüştür.
Davacı vekili; dava dilekçesinde ve 18.09.2014 keşide tarihli ihtarnamede kira sözleşmesinin TBK 347. Maddesi gereği yenilenmeyeceğini, kiralananın tahliyesini ve kira sözleşmesinin feshini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacının müvekkilinden son derece fahiş bir bedel almaya çalıştığı için bu yasa hükmünü kullanarak kira bedelini artırmaya çalıştığını, tahliye davasında başka bir amaç bulunmadığını, ayrıca müvekkilinin kullandığı işyerinin 2005 ve 2012 yılları kirasının tesbiti için kira tespit davası açıldığını ve 2012 yılında yeni bir bedelin tespit edildiğini, davacının tespit davası açmakla kira sözleşmesini yenileme saiki taşıdığı bu sebeple 10 yıllık sürenin bu tarihten hesaplanması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece; taraflar arasındaki kira sözleşmesinin 01.07.2014 ile 01.07.2015 uzama dönemi için 01.07.2015 tarihinden en az 3 ay önce bildirimde bulunularak bu ihtarname uyarınca işbu davanın ancak 01.07.2015 tarihinden sonra açılabileceği davanın açıldığı tarih itibariyle TBK 347. Maddesinin son cümlesinin henüz uygulanma olanağının bulunmadığı gerekçesiyle ve davanın reddine karar verilmiştir.
6101 Sayılı TBK’nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun geçici 2. maddesi gereğince TBK’nun 347.maddesi 01.07.2014 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanacak olup, TBK 347.madde metninde de görüleceği üzere ihtar ‘’…her uzama yılının
bitiminden itibaren en az üç ay önce...’’yapılmalıdır denilmekle, kanunun düzenlemesinden verilen üç aylık sürenin asgari süre olduğu bildirimin uzama yılının bitimine üç ay kala kiracının elinde olmasının yeterli olduğu anlaşılmaktadır. 6101 Sayılı Yasanın Geçici 2. maddesi ile TBK.347. maddesinde verilen fesih imkanının konut ve çatılı işyeri kiraları sözleşmeleri bakımından bir defaya mahsus olmak üzere ertelenmesinin gerekçesi; TBK.nun 347/1 maddesinin derhal uygulanması sonucunda kiracıların zarara veya mağduriyete uğramalarının ve doğması muhtemel sorunların önlenmesidir. 6101 Sayılı Yasanın geçici 2. maddesinden dava açma için şart olunan bildirim tarihinin de 01.07.2014 tarihine kadar ertelendiği anlamı çıkarılamaz.
Somut olayda; 01.01.1992 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi uyarınca 18.09.2014 keşide, 22.09.2014 tebliğ tarihli ihtarnamenin son uzama yılı olan 01.01.2014 ile 01.01.2015 tarihine nazaran ihtarın 01.01.2015 tarihinden 3 ay önce keşide edildiği, davanın da süresinde açılmış olduğu anlaşıldığından kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle tahliye isteminin reddine karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı ...ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 25/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
www.hukukmedeniyeti.org